Ari Meşulam: “Piyasa ne kadar kalabalık olsa da iyi sanat her zaman alıcı bulur”

Interspor Yönetici Ortağı ve koleksiyoner Ari Meşulam sanata karşı duyduğu ilgi çerçevesinde koleksiyonunu oluşturduğunu söylüyor. Art Basel’i ziyaret ettikten sonra sanat koleksiyonu kavramıyla tanıştığını anlatan Meşulam, koleksiyonundan söz ederken “Beni yansıtan ve epey geniş bir ufka sahip bir koleksiyon” sözlerini kullanıyor. Kendisiyle koleksiyonunun dinamiklerinden son dönemde takip ettiği sanatçılara dek uzanan bir sohbet gerçekleştirdik.

Röportaj: Burcu Dimili 

Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?

İlkokulu ve liseyi Belçika’da okudum. Bir okul gezisi esnasında Ghent şehirinde Jan van Eyck’in çok meşhur “Mystic Lamb” eserini gördüm. Yaşım küçük olmasına rağmen epey etkilendiğimi hatırlıyorum. Hem boyutu hem de eserin içinde bulunan detayları beni çok etkilemişti. 2020 yılında bu tablo restore oldu ve en yakın zamanda Ghent’e gidip, eseri mevcut “gözüm”le bir daha görmek istiyorum açıkçası.

“Sanat koleksiyonu diye bir dünya olduğunu gördüm ve çağdaş sanatın en güzel örneklerini izleme şansım oldu” 

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?

1999 senesinde Amerikalı bir arkadaşım beni Art Basel’e davet etti. Onun sayesinde çok değişik bir dünya keşfettim. Sanat koleksiyonu diye bir dünya olduğunu gördüm ve çağdaş sanatın en güzel örneklerini izleme şansım oldu. O dönem iki fuar vardı Basel’de: Art Basel ve Liste. Çok tenha bir fuardı ve herkes rahat bir şekilde geziyordu. Tanıştığım herkesin heyecanı ve sanata ilgisi çok belirgindi. Tüm deneyim çok hoşuma gitti ve ben de sanat dünyasında kendimi geliştirmeye ve daha bilgili olmaya karar verdim.

Lara Ögel, Maureen Gallace, Rasim Aksan

İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi? 

Art Basel’de Naomi Fisher adlı Miamili bir sanatçının iki eserini satın aldım (Lombard Freid NY adlı bir galeriden). İşlerin hatların ve çizgilerii beğenmiştim. Maddi olarak da bütçeme uygundu ve de galerici ile çok iyi anlaşmıştım. Benim için söz konusu üç kıstas alım yapmak için epey yeterliydi.

“Sanata karşı bir ilgim var ve bu çerçevede bir koleksiyon oluştu”

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?  

Aslında bir “motivasyonum” yok demek en doğrusu. Sanata karşı bir ilgim var ve bu çerçevede bir koleksiyon oluştu. Benim seçkim olduğu için koleksiyon da beni yansıtıyor açıkçası. Benim mutluluğum, ilgim, araştırmam, yaşadığım heyecan, eser alımı veya sanatçı ile yaşanan hikâyeler bir türlü koleksiyonu yarattı.

Soufiane Ababri, Stefan Balkenhol, Leon Golub, Hernan Bas, Muntean-Rosenblum, Haris Epinemonda, Berke Doğanoğlu, Barnaby Furnas, NConen

Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor? Örneğin salonunuzda, çalışma odanızda, yatak odanızda ya da çocuk odalarınızda hangi eserler yer alıyor? 

Kaç eser olduğunu tam olarak bilmiyorum. 200’e yakın eser var. Çoğu evimde sergileniyor çünkü eserlerle yaşamayı seviyorum. Salon, koridor, mutfak, banyo kısacası her odada eserler asılı. Zaman zaman duvar değişikliği yapıyorum, böylece evin içinde hava değişiyor. En yakın hissettiğim işler yatak odamda duruyor (mesela Peter Hujar’dan siyah beyaz bir fotoğraf).

Ayrıca, ofis ortamında çok eser sergiliyorum. Bu vesileyle tüm gün eserlerin içinde yaşayabiliyorum. Son olarak, koleksiyonumun bir parçası Belçika’da ablamın evinde. Boyutları çok büyük olduğu için yurt dışından getirmek istemedim.

İsimler arasında hem yabancı hem de Türk sanatçılar var. Erol Akyavaş, Gözde İlkin, Gülsün Karamustafa, Basim Magdy, Nilbar Güreş, Hüseyin Çalayan, Murat Palta, Memo Kösemen, Rasim Aksan, Leyla Gediz, Canan Tolon, Serkan Taycan, Ali Elmacı, Georg Baselitz, Eduardo Arroyo, Anselm Keifer, Otto Dix, Stephan Balkenhol, Maureen Gallace, Benedikt Hipp, Douglas Gordon, Peter Hujar, Mahmoud Khaled, Pierre Alechinsky gibi isimler…

Mustafa Hulusi (sol duvar), Serkan Efe ve Memo Kösemen (sağ duvar), Koray Ariş (heykel)

Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz? 

Aslında hepsinin bir hikâyesi var. Mesela ofisimde olan Georg Baselitz imzalı Marcel Duchamp portresi. 2008 yılında Paris’te bulunan Thaddaeus Ropac galeride bir sergi gezerken, çalışanların ofisine girmiştim ve bu tablo orada asılıydı. Genelde büyük galeride çalışanlar güzel işleri kendi ofislerine asmayı severler, bu tabloya anında âşık olmuştum. İki büyük sanatçı bir aradaydı, şahsen Marcel Duchamp hakkında çok kitap okumuştum ve epey hayranıydım. Bu esere ne zaman baksam, o an ki yaşadığım heyecan ve mutluluk aklıma gelir.

“Beni yansıtan ve epey geniş bir ufka sahip bir koleksiyon” 

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?   

Beni yansıtan ve epey geniş bir ufka sahip bir koleksiyon. Tek bir çizgisi yok. Vefat etmiş sanatçılarla daha yeni mezun olmuş genç sanatçıların işleri yan yana. Bu diyalog çok hoşuma gidiyor açıkçası. Eski ile yeninin konuşması her zaman heyecan verici. Tek bariz bir çizgi varsa, o da eserlerin daha fazla çok figüratif olmaları.

Furkan Akhan, Douglas Gordon, Yusuf Sevinçli

Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?

Eserlerle yaşamayı seviyorum. Yer sorunum olunca, ofise de taşıyorum. Çok keyifli oluyor. Depom yok. Evde bir odada sergilemediğim eserler duruyor.

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?

Profesyonel destek hiçbir zaman almadım fakat sevdiğim, görüşlerine saygı duyduğum yakın arkadaşlarımın fikirlerini alırım. Farklı bir bakış açısı ile eserleri görmek hoşuma gidiyor. Ve fikirlerine değer veriyorum.

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?

Eser benimle nasıl bağ kuruyor ona bakıyorum aslında. Koleksiyonun bir parçası olacak diye bir kıstas yok. Nitekim tüm eserleri bir araya getirince beni yansıtan bir “koleksiyon” oluştu.

Gökçe Erhan, Florian Meseinberg, Furkan , Barnaby Furnas, Canan Tolon, Gözde İlkin, Serkan Demir, Nil Yalter, Georg Baselitz

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?

Senelerdir çok fuar, galeri, bienal vs gezme şansım oldu. Yurt içinde galerilere ve müzelerdeki sergilere gidiyorum son zamanlarda. The Art Newspaper gibi online mecmuaları da takip ediyorum.

“Fazla dijital ortam beni yoruyor ve eserle yeterince bağ kuramıyorum maalesef” 

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?

İki, üç kez Christie’s’in yurt dışı müzayelerinden canlı yayında (online) eser aldım. Müzayede olduğu için epey heyecanlıydı. Son dönem OVR’ları pek takip edemedim. Fazla dijital ortam beni yoruyor ve eserle yeterince bağ kuramıyorum maalesef.

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?

Çok sanatçıyla tanışma imkânım oldu. Koleksiyonumdaki sanatçıların %80’i ile tanışıyorum. Aralarında arkadaşım olanlar da var. Bu bakımdan çok şanslıyım. Tanışmadığım sanatçılar da var tabii ki fakat benim için çok önemli değil. Bir işi gördüğümde direkt sanatçı aklıma gelmiyor.

“Piyasa ne kadar kalabalık olsa da iyi sanat her zaman alıcı bulur diye bir inancım var” 

Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?

Uzun bir cevap gerektiren bir soru. 20 senedir çok şey değişti. Sanat piyasası tüm dünyada evrim geçirdi. Fuarlar, galeriler, sanat eserlerinin boyutları vs. hepsi büyüdü. Ayakta kalanlar büyüdü ve gelişti, yok olanlar da oldu (sanatçı ve galeriler).

Aynı anda sanat daha da izleyici kazandı. Bu anlamda iyi sanatı tüm diğerlerinden ayırmak daha zor oldu. Piyasa ne kadar kalabalık olsa da iyi sanat her zaman alıcı bulur diye bir inancım var. Çok fazla geçmişe bakıp kıyaslama yapan bir kişi değilim. Eninde sonunda şimdi ve gelecek önemli.

Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi?

.artSümer’den Gözde İlkin’in bir işini aldım. Boyuttu ve konusu beni etkiledi. Artık fazla yerim olmadığı için küçük boyut tercih ediyorum. Gözde’nin işleri her zaman gözle görünenden daha fazlası oluyor. Bu işte de çoğu işlerinde olduğu gibi güzel bir mesaj ve anı var.

Koleksiyonunuzu sergilediğiniz zamanlar oluyor mu, bu konuda görüşleriniz neler?

Birkaç sefer Contemporary Istanbul’un koleksyon ziyaret programına dahil oldum. Ayrıca Spot ve Saha da evime gelip koleksyon ziyareti yapmıştı. Bununda dışında başka bir mekânda sergilemeyi düşünmüyorum.

Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak sanatçılar önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?

Furkan Akhan diye genç bir sanatçı var. Onun işleri çok güzel ve beğeniyorum. Takibe almanızı öneririm.

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Tarık Töre ve her zaman hayranı olduğum Michael Borremans.

“Bilinçli ve kendini geliştirmeye açık olan kişi her zaman sanatın seviyesini arttırır” 

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Her zaman aynı öneride bulunurum: Okuyun, araştırın, gezin. Sonra alım yapın. Bilinçli ve kendini geliştirmeye açık olan bir her zaman sanatın seviyesini arttırır. Aldığı işlerden daha tatmin olacak ve anlatacak bir hikâyesi olacaktır diye düşünüyorum.

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.