Yusuf Romano: “Koleksiyonumun en belirleyici özelliği kaygısız ve içgüdüsel olması”

Koleksiyoner Yusuf Romano, koleksiyonerliğinin ardındaki ana motivasyonu “yolculuk” olarak tanımlıyor. Genelde birbirleriyle ilişki kuran işleri aynı alanda seyretmeyi sevdiğinden bahseden Romano ile koleksiyonundaki eserler, takip ettiği sanatçılar, izlediği galeri ve platformlar ile sanat dünyasındaki gelişmeler üzerine konuştuk. 

Röportaj: Burcu Dimili / Fotoğraflar: Deniz Ezgi Sürek

Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?

Sanat gibi geniş bir kavrama dair ilk anımı hatırlamıyorum ancak herhangi bir mekânda duvarlarda asılı olan şeyler küçüklüğümden beri ilgimi çekmiştir ve resimlerin mekânlara kendi yorumlarını kattıklarını düşünmüşümdür.

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?

Modern ve çağdaş sanat koleksiyonerligini konuşuyorsak 2013 yılınından itibaren diyebiliriz ki bence bu çok uzun bir süre değil. Bunun dışında minik sporcu figürlerini, magic ve pokemon kartlarını, bunlar gibi başka çocukluk heveslerini hep çok kararlı bir biçimde biriktirdiğimi/topladığımı hatırlıyorum.

Soldan sağa: Haluk Akakçe,Özlem Günyol&Mustafa Kunt, Yüksel Arslan, Burhan Doğançay

İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?

Slinkachu adlı japon bir sanatçının, ülkemizde yaşananlarla alakalı yaptığı bir işi almıştım. Tarafsız olduğunu düşündüğüm bir gözün, yaşadığımız bir coğrafyaya bakışı beni etkilemişti.    

“Ana motivasyonumu tek bir kelime ile açıklayacak olsam ‘yolculuk’ derim” 

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Ana motivasyonumu tek bir kelime ile açıklayacak olsam “yolculuk” derim. Geriye dönüp topladığım çalışmalara baktığımda, sezgisel ve plansız olarak hayatımla paralel eserler almış olduğumu fark ediyorum. Bu söz ettiğim yolculuğu benim için kıymetlı ve heycanlı yapıyor.

Topladığım yapıtlar arasında belki de dışarıdan bakan başka birinin hiç kurmayacağı ilişkiler, bana koleksiyonumu samimi ve anlamlı hissettiriyor.

Eser alırken kalın çizilmiş sınırlarım ve kriterlerim yok. Zaten bütün konuya çok daha sezgisel bir yaklaşımım var.

Özge Kul, Yunus Emre Erdoğan, Yusuf Sevinçli, Güneş Terkol, Deniz Bilgin, Enes Debran

“Genelde birbirleriyle ilişki kuran işleri aynı alanda seyretmeyi seviyorum” 

Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor? Örneğin salonunuzda, çalışma odanızda, yatak odanızda ya da çocuk odalarınızda hangi eserler yer alıyor?

Tam sayısını bilmemekle birlikte 120-130 adet eserim var. Eserlerin dağılımı sürekli değişiyor, hiçbirinin kalıcı bir konumu yok. Genelde birbirleriyle ilişki kuran işleri aynı alanda seyretmeyi seviyorum.

Francesco Albano, MentalKlinik, Zeynep Kayan, Deniz Bilgin, Kerem Ozan Bayraktar, Nil Yalter, Can İncekara, Yuichiro Kikuma, Kerem Ozan Bayraktar, Ali Şentürk (2), Erol Eskici (2)

Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?

Hepsinin kendine ait kısa ve benim için özel, fakat anlatılırsa belki de o kadar ilginç gelmeyecek hikâyeleri var. Bu nedenle özellikle birini ayırmak benim için çok zor ancak Eser’in (Romano) bir Haluk Akakçe resmini “bir gün çocuk odasına asarız” diyerek alması benim için tatlı bir hikâye.

Necla Rüzgar

“Koleksiyonumun en belirleyici özelliği kaygısız ve içgüdüsel olması” 

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?

Bence benim koleksiyonumun en belirleyici özelliği kaygısız ve içgüdüsel olması. Estetik kaygı, sosyal ya da politik mesaj gibi yönelimleri zaman zaman barındıran ancak bunların karar mekanizması hâline gelmediği, statü ve hiyerarşi barındırmayan bir koleksiyon olarak özetleyebilirim. Bence bu kaygısızlığın yanında koleksiyon içinde karmaşık ve sağlam ilişkiler de var. Mesela çok farklı zamanlarda, farklı tekniklerde ama fark etmeden çok sayıda siyah-beyaz iş toplamışım.

Basim Magdy, Ayça Telgeren, Murat Akagündüz, Zeynep Üçöz

Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?

Evet sürekli bir yeniden düzenleme ve duvar kavgası var. 🙂  Eser (Romano) ile gözümüz belli bir yerleştirmeye fazlaca alıştıkça işlerin yerlerini veya evde asılı olanlarla, depoladıklarımızı değiştiriyoruz.

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?

Profesyonel destek hayır, dostane destek her zaman! Deniz Artun ve Ata Özgenel’in hemen her zaman görüşlerini alırım.

CANAN, Işık Kurmuş Aleksandrov

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?

Bulabildiğim her yerden. 🙂 Galeriler, müzayedeler, online gösterim odaları ya da çevremizde daha önce aldığı işleri satan arkadaşlar.

Ebru Döşekçi

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?

Türkiyeden; Galeri Nev Ankara, Öktem Aykut, Sanatorium, The Pill başta olmak üzere birçok galeriyi yakından takip ediyorum. Bunun yanında Sorry We’re closed, GNYP, Wentrup, Peres Project çizgisindeki galerileri takip ediyorum. Fiac, Frieze, ArtBasel gibi önemli uluslararası fuarlara da fırsat buldukça gidiyorum. Ayrıca sıkı bir Artsy kullanıcısıyım.

Erol Akyavaş, Kaws
Erol Akyavaş

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?

Sanat yapıtları satın almaya başladığım ilk günden beri galerilerin ya da sanatçıların paylaştığı sunum dosyaları ya da Artsy gibi çevrim içi mecralardan eser alıyorum. Özellikle de bir sanatçının çalışması ile daha önceden fiziksel olarak karşılaştıysam, aynı sanatçının başka bir yapıtını çevrim içi mecradan seçmekte hiç zorlanmıyorum. Hatta bu şekilde aldığım bir eseri ilk kez görmek de ayrı bir heyecan yaratıyor.

Yağız Özgen

“Sanatçı ile tanışmak yapıta bakış açısını ister istemez değiştiriyor” 

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?

Bu soru aslında benim işin başından beri en çok çelişkide kaldığım konu. Sanatçı ile tanışmak yapıta bakış açısını ister istemez değiştiriyor. Özellikle bir karşılaşmanın ötesinde beraber sofra paylaştığım ya da atölyesini ziyaret ettiğim sanatçıları yapıtlarından ayrı düşünme fikri karmaşıklaşıyor. Bazen asıl olan iştir diyorum, bazen de beni bu kadar etkileyen ve bağ kurduğum bu işi kim yaptı diye meraklanıyorum. Sanırım bu konuda henüz doğru yolu bulamadım, yakın zamanda da bulabileceğimi düşünmüyorum.

Yunus Emre Erdoğan, Serdar Acar

Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz? 

Daha çok eser gördükçe, eserlerin yapıldığı zamanla ilgili bir şeyler okudukça ve aynı zamanda yapılmış başka eserler gördükçe, çalışmaları yorumlama şeklim ve tabii zevkim değişti.

İçinde bulunduğumuz dönemde ise sosyal medyanın etkisinin aşırı arttığını ve sanat piyasasının manipülasyona çok daha açık olduğunu gözlemliyorum. Şu dönemde eserin ne kadar “pazarlandığı”, hangi koleksiyonlarda olduğu, kimlerin desteklediği neredeyse niteliğinin önüne geçiyor. Bu bir yandan düşündürücü ama sanatçı da tek başına, hiçbir şeye ihtiyacı olmadan yapıtını bir sürü kişiye gösterme fırsatı buluyor. Bu da sanat piyasasını bir nebze demokratikleştirdi diyebiliriz.

Karşı duvar Burcu Yağcıoğlu

Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi? 

Canan Dağdelen’in bir otoportresini aldım. Henüz neye yakalandığıma karar veremedim. 🙂

Canan Dağdelen, Yaren Yıldız, Deniz Bilgin, Bora Aşık, Picasso

Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak sanatçılar önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz? 

Gökhun Baltacı, Basim Magdy, Güneş Terkol, Mireille Blanc, Sinan Logie, Stijn Ank, Raphael Barontini, Hayal Pozantı, Yağız Özgen, Rasim Aksan, Necla Rüzgar, Can İncekara, Gözde İlkin, Kerem Ozan Bayraktar ilk anda aklıma gelenler. 

Gökhun Baltacı
Sinan Logie

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Fabio Lattanzi Antinori, Jordan Kerwick, Annette Messager, Zeynep Kayan, Francesca Woodman, Brian Harte, Apolonia Sokol, Tarık Töre, Nevin Aladağ, Zachary Armstrong, Julie Curtiss. (Bu liste çok uzar aslında ama burada kesiyorum. 🙂

Jordan Kerwick

“Daha az süslü ismi ile ‘toplayıcılık’ kişiye özel bir mevzu” 

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Tam olarak söylemek istediğimi söylersem bir tavsiyem olmazdı, tavsiyesi olanları da dinlememelerini önerirdim. Bol bol gezip gördükçe, araştırdıkça kendi yolculuklarını başlatmaları daha samimi oluyor bence. Daha az süslü ismi ile “toplayıcılık” kişiye özel bir mevzu. Kurumsal bir koleksiyon oluşturmuyorsak ya da belirli bir teması olan bir koleksiyon değilse, hatalı alımlar yapmak, bir eserden vazgeçmek, yeni bir eser ile değiştirmek bu işin tuzu biberi diye düşünüyorum. Bana kalırsa bu işin formülize edilmiş tek bir çözümü yok. Zaten bütün konuyu çekici yapan unsurlardan biri de bu.

Raphael Barontini, Koray Ariş
Burhan Kum
Rasim Aksan
Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.