Mudo’nun kurucusu ve Onursal başkanı, koleksiyoner Mustafa Taviloğlu, resme olan ilgi ve heyecanını hiç kaybetmediğini söylüyor. Taviloğlu ile koleksiyonunun dinamiklerinden takip ettiği fuarlara, koleksiyonunu sergilediği yerlerden genç oleksiyonerlere tavsiyelerine pek çok konu üzerine konuştuk.
Röportaj: Burcu Dimili
Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?
Burhan Uygur’la ilişkilerim, Yahşi Baraz’la tanışmam ve Komet… Bir de Rabia Çapa ve Varlık Sadıkoğlu’nun Maçka Sanat Galerisi. Bu beşli ile birlikte Cihat Burak’ı tanımam beni çok çok etkilemiştir.
“Yola koleksiyoner olmak için çıkmadım”
Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?
Yola koleksiyoner olmak için çıkmadım, şimdi geri dönüp bakınca neredeyse 50 sene olmuş. Ben hep “Bizde ne yok, ne olmamış, eksik nedir?” diye baktım. Belki bilinçaltında o kadar galeri falan görmem de etkiledi beni. Tabii Yahşi de (Baraz), Maçka Sanat Galerisi’nin sahibi olan aile dostlarım Rabia Çapa ve Varlık Sadıkoğlu da etkiledi.
Vitali Hakko’nun da katkısı oldu. Fitaş’taki dükkânımın önünden geçerken kafasını hafif eğerdi, ben de eğerdim. Gözü vitrinime takılırdı neler var diye. Bütün tanışıklığımız oydu. Sonra bir gün beni fabrikasına çağırdı. “Eyvah ne diyecek” diye korkuyla gittim, meğer beni moda konseyine çağırıyormuş. Onun fabrikasına girer girmez kocaman kapıda heykeller, odada resimler, duvarda seramikler… Dopdoluydu. Demek ki burada bir iş var dedim. Hepsi bir bütün oldu, kafamın içine yazıldı. Tüm bunlardan etkilendim.
İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?
İlk para verdiğim resim yanılmıyorsam 1972 yılında aldığım Necdet Kalay’dı. Gördüm, beğendim ve aldım.
“Resme olan ilgimi ve heyecanımı hiç kaybetmedim”
Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?
Resme olan ilgimi ve heyecanımı hiç kaybetmedim. Bugüne kadar yaptığım işte de bir sezon yaptığımızı ikinci sezon yapmayız. Her sezon daha iyisini, daha değişiğini yapmayı düşünürüz. Sanatta da her zaman yeniyi görmek, koleksiyonda sınırlarımın dışına çıkmak, değişimlere açık olmak beni motive ediyor.
Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor? Örneğin salonunuzda, çalışma odanızda, yatak odanızda ya da çocuk odalarınızda hangi eserler yer alıyor?
Babadan kalma yadigâr sözler vardır ben onlara çok inanırım. Babam “Oğlum gün içinde kasaya bakmayın bereketi kaçar” derdi. Biz de alımlara devam ediyoruz, o yüzden adetlere bakmıyorum. Ben bile bilmiyorum adedi.
Evimin her köşesinde sanat eserleri asılı. Salonumda, özellikle koleksiyonumda da ciddi bir yere sahip Fikret Mualla’nın tabloları bulunuyor. Yine salonumda Osman Hamdi, Cihat Burak, Halil Paşa, Nazmi Ziya tabloları yer alıyor. Çalışma odamda Komet’e ait iki tablo var. Yatak odamda Bedri Rahmi’nin, Zeki Faik İzer’in, Cihat Burak’ın tabloları bulunuyor.
Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?
Hepsi birer hikâye. Koleksiyonumdaki her parçayı tek tek mesai harcayarak aldım, toptan alınmış bir koleksiyon değil bu yüzden de birçoğunun alım hikâyesi var.
Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?
Koleksiyonum pentür ağırlıklı ancak son on beş senedir farklı disiplinlerden işler alıyorum. Koleksiyonumda fotoğraf, heykel, video art, enstalasyon gibi farklı türlerden işler bulunuyor.
Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?
Hayır, neredeyse hiç değiştirmem. Ben birlikte iş yaptığım insanlarla da hep uzun soluklu çalıştım, 30 yıl şoförümü değiştirmedim. Salonumda asılı olan tabloların da yeri 35 yıldır hiç değişmedi. Sergiye ödünç eser verdiğimde bile evimden bir tablo giderse o tablo gelene kadar yerine başka tablo astırmıyorum.
Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?
Yolun başında Yahşi çok destek oldu, onun bana ve koleksiyonuma katkıları büyük ancak hiç sanat danışmanıyla çalışmadım. Hep kendi gözüme güvenerek beğendim ve aldım.
Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?
Fuarları çok dolaşıyorum. Bunun dışında Mamut Art Project, BASE gibi genç sanatçılara öncelik veren platformları takip ediyor, işler alıyorum. İşi beğenirsem önce sanatçının yaşını soruyorum, fiyatını da uygun bulursam alıyorum.
Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?
Ülkemizde Contemporary Istanbul fuarını, dünyada Miami ve Basel fuarlarını takip ediyorum.
Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?
Bu pandemi süreciyle birlikte ben de fuarları dijitalden takip ettim. Hatta sanat ortamındaki her şeyi dijitalden çok daha fazla takip etme fırsatım oldu. Bu süreçte internette görüp eser aldığım oldu.
Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?
Eskiden çok önemliydi, şu an herkesi tanımak çok mümkün olmuyor.
“Bugün gerçek bir sanat piyasasının varlığından söz edebiliriz”
Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
Koleksiyona başladığım ilk yıllarda klasik işler alıyorken bugün sadece çağdaş işler alıyorum. Şimdi yelpaze çok genişledi, bugün gerçek bir sanat piyasasının varlığından söz edebiliriz. Sanat yayınlarıyla, gençlere fırsat veren platformlarla, fuarlarla çok gelişme kaydedildi. Günümüz genç sanatçıları kendilerini daha rahat ifade edebiliyorlar, dünyaya açılabiliyorlar bu bakımdan geçmişle kıyas edilemez bile…
Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi?
Son aldığım iş Contempory İstanbul fuarından aldığım Teyyar Tosun’a ait Kim Jong-un portresi.
Koleksiyonunuzu sergilediğiniz zamanlar oluyor mu, bu konuda görüşleriniz neler?
Koleksiyonumun küçük bir kısmı Tuzla ve Mecidiyeköy’de bulunan Mudo ofislerinde sergileniyor ancak halka açık değil. Mudo ofisleri sanatla iç içe. Bunun dışında Maslak Mudo Concept mağazamızda 2018’den beri halka açık bir sanat galerisi bulunuyor. Orada balık objelerinden oluşan koleksiyonum sergileniyor.
Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?
Son 10 senedir sadece ismini bilmediğim, yeni tanıdığım, işlerini yeni gördüğüm genç sanatçılardan alıyorum.
Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?
Çok fazla sergi gezmelerini tavsiye ederim. Gözün gelişmesi için çok bakıp, çok araştırmak, çok fazla mesai harcamak gerek.
Senelerdir özgünlüğünü ve çizgisini bozmayan Mudo’nun kurucususunuz ve sanatla olan yakın ilişkiniz marka kapsamında da hissediliyor. Mudo Concept Maslak Mağazası’nda “Rastgele” adlı bir sergi açmıştınız. Bu tarz yeni projeleriniz olacak mı?
İnşallah bütün koleksiyonumu daimî sergileyeceğim, bugüne kadarki birikimimi paylaşacağım bir ortam yaratmak istiyorum. Bu benim senelerdir hayalim. İnşallah gerçekleşir.
“Bütün niyetim iyi bir koleksiyoner olmanın cevabını vermeye çalışmak”
Ayrıca yakın zamanlı başka projeleriniz varsa sizden dinlemek isteriz.
Bir koleksiyonun bir koleksiyonerden beklediği ne varsa tamamlamaya uğraşıyorum. Bütün niyetim iyi bir koleksiyoner olmanın cevabını vermeye çalışmak.