Defne Tulga: “Koleksiyonerliğe doğru kendi hâlimde, sakin ve keyifli bir yolculuk sürmekteyim”

Küsav sergi/proje sorumlusu ve genç koleksiyoner Defne Tulga, sanatsever bir ailede büyüdüğü için kendini şanslı hissettiğini söylüyor. Sanat eseri satın almak kavramının kendisi için hiçbir zaman uzak bir düşünce olmadığından bahseden ve kendisini koleksiyoner aday adayı olarak tanımlayan Tulga ile seçkisindeki isimlerden takip ettiği galerilere uzanan bir sohbet gerçekleştirdik. 

Röportaj: Burcu Dimili 

Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?

Çok şanslıyım, sanatsever bir ailede büyüdüm. Annem mücevher tasarımcısı. İlk ve ortaokul yıllarım Kapalı Çarşı’daki atölyesinde geçti. Sanat ile zanaat arasındaki güçlü bağın önemini o yıllarda kavradım. Kendime göre iyi bir gözüm olduğunu ve estetik anlayışımın kuvvetli olduğunu da aynı dönem fark ettim. Babam o yıllarda hobi olarak taş ev restorasyonuna başlamıştı. En keyif aldığım şey onunla beraber seramik taşları, korkuluk modelleri çizip tasarlamaktı. Sonrasında 14 yaşımda ailemi zar zor ikna ederek İsviçre’de yatılı okula gittim. Asıl sanata olan ilgim ve yönelimim okulumda aldığım eğitim ile pekişti sanırım.

“ Sanat eseri satın almak’ benim için hiçbir zaman uzak bir kavram olmadı”

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı? İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?

Öncelikle, kendimi bir koleksiyoner olarak konumlandırmam için epey erken olduğunu söylemek isterim. Genç bir koleksiyoner aday adayı demem daha doğru olacaktır :).

“Sanat eseri satın almak” benim için hiçbir zaman yabancı bir kavram olmadı. Kendimi bildim bileli evimizde bizlerle yaşayan çok sayıda sanat eserimiz var. Aile koleksiyonundan ileride kendi koleksiyonuma katacağım bir sürü eser olduğunu gördüm. Bu yolculuktaki ilk adımım, aslında ilk etapta koleksiyondan bana yol göstermesi için kafamda belirlediğim eserler üzerinden bir seçki yapmak oldu.

Sonrasında, kendi başıma ilk eser alma adımını iki sene evvel, 23 yaşımdayken attım. Tanıdığım bir genç galeri sahibine destek olmak amaçlı yapmıştım. Hemen sonrasında maddi özgürlüğümü tamamen ele almamla beraber küçük bütçelerle baskılar, edisyonlu işler ve fotoğraflar almaya başladım.

Erol Akyavaş, Duygu Aydoğan, Duygu Aydoğan

 “Bir eser beni ne kadar etkilese de bir veya iki gece üzerine uyumayı tercih ederim”

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Karakterim dolayısıyla hiçbir zaman hırslı biri olmadım. Sanat ve koleksiyonculuk konusunda da belirli hırslarım yok. Bir eser beni ilk başta ne kadar etkilese de bir veya iki gece üzerine uyumayı tercih ederim. Eseri tam anlamıyla algılayabilmek ve bağ kurabilmek benim için bu süreçte en değerli noktalardan biri. Daha henüz yirmili yaşlarımdayım. Zevkim, düşüncelerim, bazı konularla kurduğum ilişkiler başka noktalara evrilecektir. Yıllar sonra baktığımda eserin bende uyandırdığı his ve heyecanın aynı olmasını temenni ediyorum. Bu sebeple, koleksiyonerliğe doğru kendi hâlimde, sakin ve keyifli bir yolculuk sürüyorum.

Öte yandan, bir sanatsever olarak, koleksiyonerliğin sadece alım yapmaktan ibaret olmadığını düşünüyor, ekosistemin her aktörüne dokunmak, fayda sağlamak için bir olanak olduğunu da unutmamak lazım.

Güneş Terkol, 3’lü Furhan Akhan

Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor?

Aile koleksiyonundan yaptığım “transferler” ile beraber seçkimde yirmi beş eser yer alıyor. J Seçkimde bulunan bazı isimler; İbrahim Karakütük, Furkan Öztekin, Furkan Akhan, Işıl Eğrikavuk, Sabo, Anıl Saldıran, İrem Tok, Sinan Logie ve Murat Şahinler.

Türkiye’ye döndüğümden beri ailem ile beraber yaşıyorum. Bahsettiğim gibi evimizde bizlerle beraber olan eserlerimiz var. Boş alanımız son zamanlarda epey kısıtlandı. Kendi aldıklarımı da evimizde izlemeyi, görmeyi tercih ediyorum fakat ailem salon, yemek odası gibi ana mekânları kendilerine ayırmış durumda. Ben de yönetim kurulunun bana uygun gördüğü yatak odam, çalışma odamız, koridor ve merdiven duvarları gibi müsait alanları değerlendiriyorum!

Son beş senedir eserlerin yerlerini pek değiştirmedik fakat yakın bir zamanda böyle bir niyetimiz var. Her ne kadar çoğu eserin yerleri ile özdeşleştiğini düşünsem de seçkiye göre yine kendi aldıklarımı her gün görebileceğim noktalara yerleştireceğim.

3’lü Furkan Akhan, İnci Eviner

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?

Şimdilik profesyonel bir destek almıyorum fakat yakın gelecekte içimdeki bu heyecanı yönlendirmemde destek olacak biri olmasını isterim. Dediğim gibi daha yolun çok başındayım. Çok görmem, gezmem, tanımam gerekenler var.

Bu geçen iki senelik süreçte ise çok şanslıyım, genç yaşımda işim gereği çok değerli insanlarla çalışma olanağı edindim. Tanıdığım galeri sahipleri, sanat danışmanları ve küratörlere arkadaş kontenjanından danışabiliyorum. Başta annem olmak üzere, beni en iyi tanıyan aileme de danışıyorum.

Frank Plant, Işıl Eğrikavuk

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz?

Şimdiye kadar büyük çaplı alışverişler yapmadım fakat aldığım eserleri gezdiğim sergilerden, online mecralardan ve galeri sahipleri ile yaptığım sohbetler sonrası beni yönlendirmeleri doğrultusunda aldım. Bazı sanatçılara belirli bir süre yakın takibe alıp, sonrasında online mecralardan ulaştığım oldu. Ayrıca, Base ve Mamut gibi platformların, özellikle benim gibi “amatörler” için büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Belirli bir jüri seçkisinden geçmiş sanatçılara ve eserlerine ulaşabilmek, beni alım yaparken cesaretlendiriyor.

Gökhan Deniz, Furkan Öztekin

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?

Lise ile üniversite yıllarımda, St. Moritz ve New York’taki sergileri, fuarları gezip, açtığım blogda onlar hakkında yazılar yazar, fotoğraflar paylaşırdım. Hatta üniversite iki ve üçüncü sınıf yıllarımı, ilk işim olarak Türk bir koleksiyoneri, Amerika’daki fuarları gezdirmek, dil konusunda ona yardımcı olmakla geçirdim.

Türkiye’ye dönmemle beraber buradaki sanat kurumları ve belirli platformlarla tanıştım. Genel olarak galeriler ile yakın, bire bir ilişkiler kurup, alışveriş yapılmasının manevi değerinin daha büyük olduğunu düşünüyorum. Severek takip ettiğim ve ziyaret ettiğim kurumlardan bazıları; Meşher, Arter ve Erimtan Müzesi. Meşher’in hamiliğini yaptığı araştırma sergileri her zaman öğretici oluyor. Arter’in çağdaş yaklaşımı hep çok hoşuma gidiyor. Erimtan Müzesi’nin ise bir Ankaralı olarak yeri bende ayrıdır.

Öte yandan takip ettiğim bazı galeriler; Galeri Nev Ankara, The Pill ve Mixer. Gerek Ankara olsun gerek İstanbul, geçmiş ile geleceği bir arada işleyen Galeri Nev kültürünün çok esaslı olduğunu düşünüyorum. The Pill’in sanatçı seçimi ve programı çok hoşuma gidiyor. Mixer’in genç sanatçılara verdiği önceliği ise çok önemsiyorum.

Günümüz şartları sebebiyle çevrim içi fuarlar, sergiler hatta satış platformlarının var olmalarını destekliyorum ve yakından takip ediyorum. Her zaman alım yapmasam bile sanatçılar ve işleri ile tanışık olmamı sağlıyorlar. İtiraf etmeliyim ki bazen iş yoğunluğum dolayısıyla yetişemediğim sergiler oluyor ve içimden keşke çevrim içi gezilebilse diyorum…,

Erkut Terliksiz

“Seçkimde olan çoğu sanatçıyla tanıştım”

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?

Seçkimde olan çoğu sanatçıyla tanıştım. İleride bunu her sanatçı için gerçekleştirebilecek miyim bilmiyorum ama galerinin burada da devreye girmesi gerektiğini düşünüyorum. Görüşlerine değer verdiğim bir sanat danışmanı bana iyi bir galeri çalıştığı sanatçıya tamamen kefil olabilmeli demişti. Yeri gelince onun iç dünyasına, günlük hayatına hâkim olup, üretiminin arkasında yatan “derdi” doğru aktarabiliyor olmalı. Bu doğrultuda da sanatçı ile tanışmasam bile alımlarımın yüzeysel bir beğeniden ileri geçmesini sağlamış olduğumu hissediyorum.

Bilal Yılmazel

Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi?

Kolekta üzerinden (bu bir reklam değildir :)) Şahin Çetin’in otoportre serisinden bir işini aldım. Tam aslında demin bahsettiğim gibi online bir mecra sayesinde Şahin ile tanışmış oldum. Ev olarak işlenen bizlerin ve iç dünyamızda yaşadıklarımızın döngüsünü hissettiriyor bana. Detaylar üzerinden ilettiği duygular beni etkiledi.

3’lü Ahmet Albayrak, Necmi Zeka, Arif Dino, Sarkis, Sinan Saül, Şahin Çetin. Sağ duvardaki 3’lü Ergin İnan

Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?

Kâğıt işleri seviyorum. Bunun dışında fotoğraf, resim, gravür gibi özgün baskılar ilgimi çekiyor. Son zamanlarda ise diorama sanatına merak duymaya başladım. Gerektirdiği detaycılık, gösterilen özen ve emeği takdir ediyorum.

Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak sanatçılar önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?

Herhangi bir sanatçıyı önermek bana düşmez. Sonuçta sanat çok şahsi bir beğeniyi gerektirir fakat Kolekta’da yer alan, işlerine aşina olduğum ve beğendiğim sanatçılardan bazıları; Sibel Horada, Alp Sime, Sinem Dişli, Yusuf Sevinçli ve Gülçin Aksoy.

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Son bir senedir radarımda olan sanatçı Mathias Depardon. The Pill’deki bir sergisini görüp, işlerindeki cesur tavır ve hikâyesinden çok etkilenmiştim. İlk defa bir yabancı sanatçının eserini almak için para biriktiriyorum, ilk fırsatta bir fotoğrafına ev sahipliği yapabilmeyi çok istiyorum…

Edze Ali, Sabo, Sabo, Ali Elmacı, Ali Elmacı

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Çevremde sanat eseri almak, bir seçki oluşturmak bunlar genelde kulağa büyük bütçeler gerektiren, lüks harcamalar olarak gelebiliyor. Özellikle benim yaş grubumda… Yakın çevremde bu düşünceyi bir nebze de olsa kırdığımı düşünüyorum. İlla koleksiyoner olunması gerektiğini asla savunmuyorum hatta bunun günümüzde bir kartvizit niyetine geçiyor olması bile beni rahatsız ediyor. Abartılardan uzak olup, sanat alımı konusunda daha ılımlı olunabileceğine inanıyorum. Ben de şahsen böyle yapıyorum.

Daha henüz eser almamış birine ilk tavsiyem aceleci davranmaması gerektiği olacaktır. Kendime de hep hatırlattığım gibi okumak, görmek ve gezmenin ne kadar önemli olduğunu söyleyebilirim. Daha da önemlisi, bir eseri neden seçtiğini ve niye o eseri beğendiğini kendi içinde birkaç defa sorgulaması doğru olacaktır.

Kemal Önsoy, İbrahim Karakütük

“Sanatçıların üretimi, görünürlüğü desteklenmeli ki sanat dünyasının diğer paydaşları ‘ahlaki çerçevede’ daha büyük mecralara ve kitlelere taşıyabilsinler”

Koleksiyonerliği sadece alım yapmak değil, ekosistemin içindeki her aktöre dokunmak, fayda sağlamak” olarak algıladığınızı söylüyorsunuz. Bu konuda takdir ettiğiniz girişimler neler ve neler yapılabilir sizce?

Her meslek kendine göre meşakkatlidir fakat günümüz Türkiyesi’nde sanatçı ve bu alanda faaliyet gösteren kişi ve kurum olmanın çok zor olduğunu gözlemliyorum. Sanatçıların üretimi, görünürlüğü desteklenmeli ki sanat dünyasının diğer paydaşları “ahlaki çerçevede” daha büyük mecralara ve kitlelere taşıyabilsinler.

Özellikle pandemi döneminde sanatçılar için Omuz gibi yeni fonlar yaratıldı. Misafir sanatçı programları geliştirildi. Bu gibi girişimlerin değerli olduğunu düşünüyorum. Sanat dünyasında örnek bir rolü olan Saha Derneği gibi kâr amacı gütmeyen derneklerin artması, farklı kitlelere ulaşılması da ileriki süreçte önem arz edecektir.

Ayrıca yakın zamanlı başka projeleriniz varsa sizden dinlemek isteriz.

Güncel olarak KÜSAV bünyesinde, sergi organizasyonu alanında, proje sorumlusu olarak çalışıyorum. En yakın sergi projemiz Eylül ayında gerçekleşecek. Heyecanlıyım…

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.