Feyza Üstündağ: “Sanat hayallerin, yaratıcılığın ve yeteneğin ne kadar sonsuz olduğunun kanıtı”

Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr ve koleksiyoner Feyza Üstündağ, küçüklük yaşlarından beri resim yapmayı çok sevdiğini söylüyor. Üstündağ ile sanata tutkusunun başladığı ilk yıllardan takip ettiği sanatçılara, koleksiyonunun dinamiklerinden genç koleksiyonerlere tavsiyelerine pek çok şey konuştuk. 

Röportaj: Burcu Dimili

Eserler: Abidin Dino, Ayşe Wilson, Kemal Seyhan, Elif Ko, Furkan Akhan, Erman Gürcüm Ahmet Albayrak

Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?

Sanata olan tutkum çocukluk yıllarımda resim yaparak başladı. Küçüklükten beri resim yapmayı çok severdim ama asıl oratokul ve lise yıllarımda vücut figürleri çizmeye, onları gölgelendirmeye başladım. Ancak ailem bu ilgimi çok desteklemedi açıkçası, akademik başarılarımla daha çok ilgilendiler. Bu sebeple de sanata olan ilgim bir süreliğine sekteye uğramış oldu. Sonra evlendim, çocuklarım oldu ve onların sanatla erken yaşta tanışmalarını istedim. Onları Leonardo Sanat Atölyesi’ne götürdüm, orada dünyalar tatlısı bir öğretmenden resim dersi aldılar. Ben de orada açılan sergileri izleme ve tekrar resim ile iç içe olacağım yeni bir yolculuğa çıkma şansını yakaladım.

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?

Atölye sonrası yavaş yavaş galeri ve sergileri gezmeye başladım, bazı eserlerin beni çok etkilediğini, önünde uzun süre vakit geçirmenin bana çok iyi geldiğini, keyif verdiğini hissettim. Hatta eve döndükten sonra o eserin aklımdan çıkmadığını, “keşke evde benim duvarımda olsa” hissini yaşadığımı farkettim. Böylece yavaş yavaş eser sahibi olmaya başladık.

İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?

İlk aldığım eser, şimdi bu röportajı yaparen fark ediyorum ki, ortaokul ve lisede kendi yaptığım çalışmalar gibi figüratif bir eser olan çıplak bir kadın vücuduydu. Beni yakalayan şey eserin sadeliği, estetiği, naifliği ve belki de bir nevi arada kaybettiğim zamanı kapatıyor olmasıydı. 

Özer Toraman

“Bir kere görünce aşık oluyorsunuz, sizi ele geçiriyor, hep onu görmek istiyorsunuz” 

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Koleksiyonerliğimizin arkasındaki ana motivasyon tutku aslında, aşk gibi. Bir kere görünce aşık oluyorsunuz, sizi ele geçiriyor, hep onu görmek istiyorsunuz. Hep yanınızda olsun, bir tek sizin olsun istiyorsunuz. İşte bizim eser alırken dikkat ettiğimiz nokta, dikkat ettiğimiz değil de hissettiğimiz nokta tam da bu; eserin ilk anda bizde yarattığı, yaşattığı duygular…

Diğer bir motivasyonum da gençler. Özellikle son dönemde gençleri daha da yakından takip ediyorum. Yeteneklerine inanamıyorum ve eserlerini hayranlıkla alıyorum. Ülkemizde gençlerin hak ettikleri yere gelmesini çok istiyorum, onlara daha fazla şans verilmesi gerektiğine inanıyorum. Son dönemde dört ayrı genç sanatçının eserini aldım ve bu topraklarda böyle yetenekler yetiştiği için gurur duyuyorum ve tekrar söylüyorum gençleri hayranlıkla takip ediyorum.

Kendi ülkemizin sanatçılarını, eserlerini tanımanın, onları takip etmenin çok ama çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Ülkemizi ve değerlerini çok seviyor ve sanata sahip çıkılması gerektiğine inanıyoruz.

Özdemir Altan

“Eski ile yeniyi, klasik ile moderni bir arada sergilemeyi; tezatların sanatını çok seviyoruz” 

Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor? Örneğin salonunuzda, çalışma odanızda, yatak odanızda ya da çocuk odalarınızda hangi eserler yer alıyor?

Bana göre henüz yeteri kadar eser yok çünkü bu hiç bitmeyen bir aşk, bir yolculuk. Yeni bir eserle karşılaşıyorsunuz aşık oluyorsunuz ve onu da koleksiyonunuzda görmek istiyorsunuz, dedim ya tam bir tutku. Eserlerimize gelince bazı isimler benim için çok ama çok değerli Abidin Dino mesela, Fikret Mualla… Hayat hikâyeleri duruşları ile saygı ve sevgimin sonsuz olduğu sanatçılar. Bazılarının manevi değeri çok yüksek eşimin bana hediyeleri gibi, diğerleri ise hep aşk ile aldığım eserler…

İsimlere gelince: Abidin Dino, Fikret Mualla, Kemal Önsoy, Özdemir Altan, Mustafa Ayaz, Tanju Demirci, Ayse Wilson, Yiğit Yazici, Elifko, Erman Gürcüm, Erdinç Babat, Erhan Lanpir, Ercan Filiz, Fikret Öztürk…

Eserlerin enerjisine, yarattığı duyguya göre görmek istediğimiz yere karar veriyoruz. Örneğin Ercan Filiz’in eserleri bence maskülen bir yapıya sahip, çok özgür ve yenilikçiler bu sebeple oğullarımın odasında yer alıyorlar. Eski ile yeniyi, klasik ile moderni bir arada sergilemeyi, tezatların sanatını çok seviyoruz.

Ayşe Wilson, Elifko, Abidin Dino, Furkan Akhan Yakalar, Cansu Sönmez, Albayrak

Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?

Hepsinin bendeki yeri çok ayrı, esrelerimin hepsi ile ayrı ayrı aşk yaşıyorum açıkçası ayırt edemeyeceğim ama eşimin ilk hediyesi olan Kemal Önsoy eserinin yeri biraz ayrı. Adem ile Havva sanki, taa en başından beri birbirine aşık gibi…

Furkan Akhan

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?

Öncelikle figüratif ve biraz da soyut aslında. Topladığımız belirli bir sanat türü yok ama zaman içinde zevkiniz oturuyor, gözünüz eğitiliyor ve belirli şeyleri beğenir, seçer oluyorsunuz.

Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?

Eserlerin yerini sık sık değiştirmiyoruz hepsi ile birlikte yaşamayı seviyoruz, hepsi gözümün önünde olsun istiyorum, hiçbirinden ayrılamıyorum.

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?

Profesyonel destek almıyorum hatta eşimle ayrı ayrı aldığımız eserler de var ama birlikte karar verdiğimiz, aldığımız eserler de oluyor. Ve artık eserlerimizi seçerken oğullarımızın fikirlerini de alıyoruz.

Kemal Seyhan

“Resmin yarattığı duygu, karşı tarafa geçirdiği hissiyat benim için en önemli, karar vermemde en etkili etmenler” 

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?

Eserleri galerilerden, sanatçıların kendisinden, online müzayedelerden, bazen arkadaşlardan yani kısacası her yerden buluyoruz. Resmin yarattığı duygu, karşı tarafa geçirdiği hissiyat benim için en önemli, karar vermemde en etkili etmenler.

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?

Türkiye’deki sergileri fuarları takip ediyorum. Çoğu galeriyi tüm mecralardan takip etmeye, sergileri kaçırmamaya çalışıyorum. Pg Art Gallery, Pilevneli, Sevil Dolmacı Art Galeri, C.A.M Galeri, Galeri Nev, Bozlu Art Project ilk aklıma gelenler. 

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?

Online mecralardan eser görüp alıyoruz. Eğer eser güzel duygular uyandırıyorsa hemen alıyorum, ne şekilde gördüğümün çok önemi yok. Erman Gürcüm’ün eserini Instagram’da gördüm, hemen sanatçı ile iletişime geçtim ve aldım, eser gelince de ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım.

Erman Gürcüm
Erman Gürcüm

“Bazen acaba eserin arkasındaki hikâye hissimi değiştirir mi diye de korkmuyor değilim” 

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?

Sanatçıyla tanışmak çok güzel bir duygu çünkü o eseri yaratan kişiye, o kabiliyete ve ruha hayranlık duyuyorum ve tanışmak çok keyif veriyor. Ama her zaman tanışmam da gerekmiyor eserin bende yarattığı duygu asıl önemli olan, hatta bazen acaba eserin arkasındaki hikâye hissimi değiştirir mi diye de korkmuyor değilim.

Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?

Eşim ile uzun bir süredir Çağdaş Türk Sanatı’nı takip ediyoruz. Koleksiyonumuzun büyük çoğunluğunu Türk sanatçılar oluşturuyor. Hâlâ figüratif ve soyut işler topluyoruz. Sanat bilgimizi sanat tarihi okuyarak, online eğitimler alarak, gündemi takip ederek, ön yargısız olup anlamaya çalışarak ve zamanla gözümüzü eğiterek geliştirmeye çalışıyoruz. Sanat çok derin; modern sanatı öğrenmek keyifli ve heyecan verici bir yolculuk, aslında kendinizi tanıdığınız, huzurlu bir iç yolculuk. Biz bu yolculuğun başındayız; yoldayız. Herkese de aşk dolu bir yolculuk dileriz…

Şu ara gündemin ön sıralarında bilgi çağının sanatı, dijital sanat ve NFT’ler var ama baştan beri anlatmaya çalıştığım gibi ben dokunmalı ve hissetmeliyim ama anladığım kadarıyla sanat teknolojiden kaçamayacak.

Marcel Duchamps “hemen her yerde, hemen her şeyle sanatın yapılabileceğini” iddia ettiğinde sanat tarihine damga vurmuştu. Dijital sanat da Duchamp’ın yıllar önce iddia ettiği söylemi ile sanırım şu anda sanat tarihine damga vuruyor ve sanatın sınırlarının genişleyip, aşılacağının sinyallerini veriyor.

Kemal Önsoy

Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi?

Ayşe Wilson’dı, kendisinin hayranıyım. Çocuklarımı sevgiyle, sanatla büyütmek istiyorum. Pozitif duyguların, sevginin dünyayı kurtaracağına inanıyorum. Şaka yapmıyorum ve pozitif düşünce yapısının öğrenilebilir olduğuna da çok inanıyorum. Bu sebeple çevremin pozitif olmasına çok önem veriyorum. Ayşe’nin eserleri inanılmaz enerji dolu, etrafa mutluluk yayıyor; iki eserini aldım ama inanın hepsini almak istedim…

Koleksiyonunuzu sergilediğiniz zamanlar oluyor mu, bu konuda görüşleriniz neler?

Almak için yanıp tutuştuğum bazı sanatçılar ve eserleri var: Neşe Erdok, Ömer Uluç, Komet, Sinan Ertaş, Hans Op de Beeck gibi… Onlar da kısmet olduktan sonra neden olmasın. Güzel şeyleri paylaşmak, paylaştıkça çoğalmak, daha ne isteriz ki…

Fikret Mualla

Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak sanatçılar önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?

Ayşe Wilson, Ayla Turan, Buket Aslantepe, Sinan Demirtaş, Server Demirtaş, Burak Kutlay, Serkan Küçüközcü, Tarık Töre, Mehmet Ali Uysal, Mahmut Aydın.

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Erdoğan Zümrütoğlu, Sinan Demirtaş, Selahattin Yıldırım, Furkan Akhan, Erdinç Babat, Lal Batman, Nil Büyükbayraktar, Cömert Doğru, Cansu Sönmez.

Erhan Lanpir, Tanju Demirci

“Sanat hayallerin, yaratıcılığın ve yeteneğin ne kadar sonsuz olduğunun kanıtı” 

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Sanat hayallerin, yaratıcılığın ve yeteneğin ne kadar sonsuz olduğunun kanıtı. Sanki mucize yaratmak, yoktan var etmek gibi ve her gün uyanıp o eserlere bakıp bu mucizeye şahit olmak ise inanılmaz bir duygu…

Çok gezmek, görmek, ön yargısız olmak, araştırmak, okumak, online mecraları ve gündemi takip etmek ama bence en önemlisi hissetmek ve sevmek gerek. Aşk dedik, tutku dedik, sanat dedik. O zaman bu röportajı üçünün de iç içe olduğu bir şiir ile sonlandıralım. Yaşar Kemal tutku ile aşık olduğu kadın kendisini terk ederken bu şiir kağıda döker. Aşık olduğu kadın ilk kadın ressamlarımızdan Celile Hanım’dır, Nazım Hikmet’in annesi. Tutku dolu bir aşk yaşıyorlarmış ancak bir arada olmaları mümkün değilmiş. Celile Hanım, Yahya Kemal ile olan ilişkisinden umudu kesince ayrılmış. Bu şiir Yahya Kemal’in, büyük aşkı Celile’nin vapurla adadan ayrılıp İstanbul’daki evine dönerken yaşadığı hisleri anlatır:

Sessiz Gemi 

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Birçok giden memnun ki yerinden

Çok seneler geçti çok seneler geçti

Dönen yok seferinden…,

Ercan Filiz
Ercan Filiz
Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.