Vav Hakobyan TERS YÜZ ÜTOPYA

27/05/2021 - 11/07/2021

Galeri 77 - Hacımimi Mah. Necatibey Cad. Sakızcılar Sok. No:1/E Karaköy 34425 Beyoğlu, İstanbul

Ters Yüz Ütopya

Uzunca bir süre boyunca resim sanatı temsil yoluyla dolayımlama yapmayı kendine görev edinmiş durumdaydı. Ressamlar tuvali bir ayna gibi kullanıp, kültür ve sanata dair değişen kavramlara göre fiziksel ve metafizik hadiseleri yansıtırlardı. Ressamların bu yükümlülüğü günümüz sanatında büyük ölçüde önemini yitirmiş durumda. Gerçekten de sanat tarihi objektivizm ve rasyonalizmden gelip, subjektivizm ve duyguya varıncaya kadar ressamların on dokuzuncu yüzyıldan itibaren dünya hakkında kişisel fikirlerini ve hislerini dile getiren, bireysel anlatıcılar hâlini aldıkları bir yolculuktur. Yine de çeşitli sanat akımları gerek dışavurumculuktan kavramsalcılığa gerekse de biçimcilikten sosyopolitik angajmanlara kadar çeşitlilik gösteren figüratif ya da soyut tarzlarıyla birbirinden katı bir biçimde ayrılmış durumdadır. Yalnızca yakın geçmişte, yani yirminci yüzyılın sonlarına doğru, postmodernizmin toplumların çoğulcu ve heterojen yapısına maruz kalması sayesinde çeşitli akımların ve daha önce birbirinden ayrışan estetik ve kavramsal yaklaşımların birleşebilmesi mümkün oldu. Tam da bu sebeple çağdaş sanatı günümüzde disiplinlerarası karışımlar, estetik sentezler ve entelektüel çoğulculukla nitelendiriyoruz.

Bu bağlamda Vav Hakobyan’ın eserleri çağdaş resim sanatına harika bir örnek teşkil ediyor, çünkü çeşitli resim akımlarını birleştirip sanatın hâlâ devam eden evrimine pozitif bir katkı sunan, özgün ve epey dikkat çekici bir yaklaşım açığa çıkartarak günümüz dünyasına eleştirel bir biçimde bakan bir niteliğe sahipler.

1987 yılında, Ermenistan’ın başkenti Erivan’da doğan Hakobyan henüz oldukça genç yaşta iken bir sanatçı olmaya karar vermişti. Böylece 1994 yılında Mkhitar Sebastasi Sanat Okulu’na kayıt oldu. Beş yıl sonra sanatçı Panos Terlemezyan Sanat Okulu, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okumaya başladı. En sonunda eğitimini Erivan Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamladı ve hâlâ bu okulda eğitim veriyor.

Çok sayıda sergide yer alan Vav Hakobyan’ın eserleri Ermenistan, Rusya, Çin, Fransa, Almanya, İspanya, Kanada, Lübnan, Türkiye ve ABD gibi dünyanın çeşitli ülkelerinde özel koleksiyonlar ve ulusal müzelerde görülebilir.

Epey akademik ve klasik bir eğitim aldıktan sonra, 2017 yılı sanatçının külliyatında bir dönüm noktası oldu ve çalışma tarzı köklü bir değişim geçirdi. O zamandan beri, sanatçı geleneksel kompozisyon metotlarını reddediyor ve yaygın olarak bilinen ve kabul edilen resim dogmalarını sanatından çıkararak kendi resim yolunu çiziyor.

Vav Hakobyan’ın günümüzdeki eserleri spontane ve dürtüsel bir renk ve biçim kullanımıyla nitelendirilebilir. Dengeli kompozisyon, simetri, ışık pozisyonu, gözlem, öykü ve doygunluk dengesi gibi klasikleşmiş kavramları alternatif ikonlar ve var olan gerçeklikte herhangi bir geçmişe ya da geleceğe sahip olmayan meçhul figürler yaratmak için değiştiriyor. Dinamik ve kalıcı form değişimi ve figürlerin aralıksızca başkalaşıma uğratılmasıyla sanatçı estetik çeşitlilikler ve uç noktada kontrastlar yaratıyor. Hakobyan resim sanatını bitmek bilmeyen bir arayış olarak gözler önüne seriyor; bu arayışta önemli olan eserin son görünüşü değil, resmetmenin dinamiği. O günden beri Hakobyan, her yeni resmin kendisi için bir sürpriz olduğunu belirtiyor, çünkü sonuç odaklı eserler yerine resmetme sürecinin kendisiyle ilgileniyor.

Figürasyon Üzerine

Vav Hakobyan’ın eserlerini incelerken, parçalı kompozisyonlarında yer alan figürlerin ve bu figürlere ait rollerin özgün yapısı izleyicinin hemen dikkatini çekiyor. Resimlerinde sıklıkla karikatürize olarak tasvir edilmiş ana karakterler çeşitli objeler ve geometrik biçimlerle birlikte karalama, fırça darbesi izleri ve renk alanları gibi resme dair elementlerle çevrelenmiş durumda. İnsansı figürlerin ve biçimsiz hayvanların tasviri ise natüralizmden çok uzak, daha çok dışavurumculuk ve soyutçu figürasyonla ilişkilendirilebilir. Biçimleri, siyah beyaz kalem çizimlerinden renkli ve solgun tasvirlere kadar çeşitlilik gösteriyor. Bununla birlikte, parçalı dizaynları ve kompozisyondaki merkezden uzaklaştırılmış pozisyonları itibarıyla ana karakterler asla tutarlı figürler olarak gözükmüyorlar. Bunun yerine eller, kafatasları ve gövdeler gibi vücut parçaları boşlukta salınan unsurlar gibiler.

Zaman zaman resmin çerçevesi figürlerin üzerinden geçip onları kesiyor, böylelikle bir “şipşak resim” estetiği yakalanıyor ve bu tüm kompozisyonun dinamizmini destekliyor. Birçok eserde figür çerçeve içine son anda atlamış ve dışarı çıkmak için sabırsızlanıyor gibi görünüyor. İzleyici için bu tasvir yöntemi, resmin ana karakterinin daimî olarak görünürlük ve görünmezlik arasında gidip geldiği bir tür saklambaç oyununa sebep oluyor. Böylece figürler hep var olma ve yok olma arasındaki eşikte duruyorlar. Kararlılık ve çözülme arasında, yaşam denen kaostan edindikleri hikayeleri izleyiciyle paylaşmak için dikkat çekme savaşı veriyorlar.

Yalnızca çerçeve değil, aynı zamanda kompozisyondaki çeşitli parçaların kesişimleri ve etkileşimleri de Hakobyan’ın antikahramanlarının varoluşsal kavgasını gözler önüne seriyor. Figürler sıklıkla etraflarında dönen unsurlar tarafından kesildikçe, bir belirme ve görünürlük savaşı vuku buluyor. Çeşitli nesneler arasındaki bu çekişme, her birimizin bir parçası olduğu varoluşçu mücadeleye atıfta bulunan bir metafor olarak değerlendirilebilir.

Figürlerin estetiği ise çocuk resimleri, primitif sanat, karikatür ve natüralist çizimle birlikte resimsel dışavurumculuk, deformasyon ve soyutlama gibi kavramlar arasındaki ilişkiyi gözler önüne seriyor. Gerçekten de Vav Hakobyan uzun sanat tarihinin sayısız figürasyon biçimini reddediyor. Yine de Tapies, Twombly ya da Basquiat gibi sanatçılara referans vermek mümkün gözüküyor, çünkü Hakobyan aynı zamanda hem dışavurumculuğu soyutlamayla birleştiriyor hem de resim içinde çizim kullanıyor. Tıpkı “post-war” diye nitelendirilen savaş sonrası sanatın bu ustaları gibi, Hakobyan da günümüz dünyasının deliliğini yorumluyor.

Kompozisyon Üzerine

Vav Hakobyan ustaca bir şekilde hayvanları, insanları ve çeşitli sosyal bağlamlardan nesneleri kombine ediyor. İkonların ve resimsel unsurların çeşitliliği hayranlık uyandırıcı. Aynı zamanda tüm parçacıkların birbirine eşit şekilde yan yana durması epey şaşırtıcı. Hiçbir unsur bir diğerinden daha önemli değil ya da hiyerarşik olarak bir diğerinin üstünde durmuyor. Bu, sanatçının kompozisyonlarının çok önemli bir özelliği.

Eski ustaların eserlerinde, beş resim türünde önem ve prestij bakımından çok güçlü bir hiyerarşi bulunmaktaydı. Tarih Resmi, Portre, Tür Resmi, Peyzaj Resmi ve Natürmort kategorizasyonu on altıncı yüzyıldan itibaren sanat sahnesini domine etti. Genellikle insan figürü ana karakter olarak görünürdü ve bu figürlerin hikâyeleri resmin biçimsel ve kavramsal anlamını tetikleyen ana unsurdu.

Çağdaş sanatın, sanatın toplumdaki geleneksel rolünü sorgulamasıyla bu hiyerarşinin zayıflamasından sonra bile -hatta yirminci yüzyılda dahi- insan figürü dışavurumculuktan realizme kadar bütün akımlarda hâkim figürdü. Bugün bile çağdaş resim, heykel, fotoğraf, performans sanatı, video sanatı ve benzer kavramsal esaslı yaklaşımlarda sanatçılar çoğu eserlerini insan vücudu, vücudun proporsiyonu, perspektifleri ve sosyal varoluşlarına istinaden kurgulamaktalar.

Vav Hakobyan geleneksel figüratif sanatın ötesine geçiyor. Tasvirci figürasyonla yapısökümcü soyutlamayı birleştiriyor, zira eserlerinde tüm unsurlar eşit. Kompozisyondaki her şey aynı resimsel yaklaşımla yaratılmış.

Bununla birlikte, figürün tuvalde yer edindiği önceki merkez pozisyonu sanatçının parçalı kompozisyon ve çerçeve kavramı dolayısıyla kırılıyor. İnsanlar, hayvanlar, hibrit figürler, tabancalar, çiçekler, platformlar, geometrik şekiller, karalamalar ve renkli şekillerin hepsi eserlerinde eşit bir anlam ediniyor. Sanatçının tabloları seyirci üzerinde birbirine benzer bir psiko-görsel etki bırakıyor. Bu noktada, sanatçının eserlerinin kavramsal çerçevesinin mantık, denge ve düzen gibi fikirleri reddeden, somut bir estetik ifadeyi nasıl edinebildiğini görebiliyoruz.

En nihayetinde tüm unsurlar önem taşıyor, çünkü hepsi ayrı parçalar olarak resmin bütününde eşit öneme sahip. Vav Hakobyan eskizden ya da hazırlık amacıyla herhangi bir çizim yapmaktan kaçındığı için resmetme süreci boyunca özgürce ve spontane bir şekilde beliriyorlar. Resmin nihai görünümü hakkında yaklaşık bir fikir sahibi olarak, tuval üzerinde direkt boyamaya başlıyor. Böylece, son derece fevri olarak, caz müzisyenlerinin ya da modern dansçıların doğaçlama stilini andıran bir resimsel akışla çeşitli unsurları formüle ediyor. Resmetme süreci boyunca aydınlatıcı ya da didaktik olmadan, gerçekliğimize eleştiri getiren ikonları ve imgeleri açığa çıkarmak için bilinçlilik ve bilinçsizlik hâllerini birbirine bağlıyor.

Vav Hakobyan’ın resimleri her parçanın sürekli değiştiği yapbozları andırıyor. Bu sebeple de homojen bir bütün bulmak imkânsız hâle geliyor. Tıpkı gerçek hayattaki gibi: Dünya parçalarına ayrılmış durumda ve tek bir ahenkli yapı yerine sayısızca formun ve yaşam konseptinin oluşturduğu bir kümelenme içinde varoluşumuzu sürdürüyoruz. Bu tuhaf gezegendeki her insan, gerçeklik denen kaostan anlam çıkarmaya çalışıyor. En nihayetinde herkes yaşam boyunca anlama ve mutluluğa gittiğini düşündüğü bireysel bir yol inşa etmeye çalışıyor.

Hakobyan’ın resimlerinde seyircinin kendi bireysel imgelerini yaratması sebebiyle yukarıdakine benzer bir yaklaşım görülebilir. Kompozisyon bütünlük ve lineer mantığı tamamen reddettiğinden, sanatçının çok parçalı resmetme anlayışı yeni bireysel algı yollarının önünü açıyor. İzleyici, öznel bir şekilde imgeleri deşifre edip onları kendi gerçekliğindeki yapılarla ilişkilendirebilir. Bu bağlamda, normalde epey pasif olan izleyiciler aktif birer katılımcı hâlini alıyorlar. Hakobyan’ın ana karakterleriyle birlikte seyirci, içinde yaşadığımız statükoya eleştiri getiren alternatif dünyaların eş yaratıcısı hâlini alıyor.

Renk Üzerine

Sıra dışı figür ve kompozisyon anlayışıyla beraber, Hakobyan’ın renk kullanımı da çarpıcı ve göz alıcı. Resimlerine çoğunlukla geniş renk skalaları hâkim. Vav Hakobyan ressam paleti kullanmıyor, bunun yerine boyayı direkt ve spontane olarak tuvalin beyaz yüzeyine uyguluyor. Renkleri palette birleştirmek yerine, farklı renk tonlarını direkt zemin üstünde karıştırıyor ya da birbiri üstüne seri bir şekilde renk katmanları uyguluyor.

Boyanın yoğunluğu kompozisyondaki bölümlere göre değişkenlik gösteriyor. Homojen ve uyumlu bir uygulama yerine aynı eser üzerinde belirli kısımları kalın boya katmanlarıyla şekillendirirken, bazı yerlerde de çizgiler ya da çizimler kullanıyor. Ancak aynı eser üzerindeki bazı bölümlerde de farklı boyutlardaki renk alanları baskın oluyor. Bu bireysel renk kullanımı sanatçının dinamizme ve parçalılığa olan inancını gözler önüne seriyor. Tuvalin ardındaki resimsel fikirlerin estetik bir izdüşümü bu. Aynı zamanda, boyanın bu şekilde kullanımı eserin gücünü destekleyen bir şekilde güçlü ritim değişimleri yaratıyor.

Sıklıkla tüm estetik tuvalin üzerindeki saf beyazla nitelendiriliyor. Her ne kadar kompozisyon için temel bir nitelik teşkil etse de ilk bakışta arka plan seyircinin gözüne tamamlanmamış olarak gözükebilir. Ancak yüzeyin boşluğu, resmin tüm kavramsal ve estetik anlayışı için epey önemli bir unsur. Resmin doğasını gözler önüne seriyor ve her türlü illüzyonu engelliyor. Beyaz plan seyirciye nereye bakarsa baksın, her ne hayal ederse etsin, eninde sonunda bu şeyin yapay bir eser olduğunu, belirli biçimsel, estetik ve kavramsal amaçlar güdülerek yaratılan bir resim olduğunu hatırlatıyor. Hakobyan böylelikle sentakslarını ortaya koyup, resmetme sürecini açığa çıkararak eserlerinin yapıcılığının altını çiziyor.

Aynı zamanda boş, beyaz plan yüzeyde var olan renkli dünyayla keskin bir kontrast oluşturuyor. Ön planda sayısız anlatımsal unsur varlıkları için mücadele ederken, arka plan sakin ve minimal bir nitelikte kalıyor. Bu ikilik yalnızca yüksek bir estetik değere sahip değil, aynı zamanda gündelik hayatta tecrübe ettiğimiz ağır zıtlıklara da atıfta bulunuyor.

Kompozisyonların minimal bölümlerinde, sadece eserin ön planındaki tüm girdaplı unsurları izlemeye geri dönme amaçlı enerji depolamak için de olsa, seyircinin gözleri bir an olsun dinlenebiliyor. Boşluk ve doluluk, ağır ifade ve minimal sükûnet arasındaki bu oyun kompozisyon içinde hoş bir ritim oluşturuyor. Tüm bu heterojen unsurların başarıyla dengelenmesi, Hakobyan’ın eserlerinin asla dağılmamasını sağlıyor. Hiçbir zaman fazlasıyla kalabalık ya da yanlış bir şekilde kompoze edilmiş gözükmüyorlar. Görsellik ve algı bağlamında farklı açılara değinmek için çeşitli estetik tarzlar arasında ustaca geçişler yapabiliyor. Sanatçı seyircinin çeşitli duygusal deneyimleri aynı anda edinebileceği hisler için güçlü bir senfoni yaratıyor.

Vav Hakobyan’ın resimlerini estetik olarak anlamak gerçekten de kolay değil. Hızlı tüketime direniyorlar. Her ne kadar şiddet, delilik ve sosyopolitik sorunlar gibi gündemdeki konuları işlese de hep farklı yorumlara açık, çünkü sanatçı izleyici üzerine herhangi bir doktrin empoze etmiyor. Popülist kavramları ve yüzeysel eleştirileri formüle etmeyi reddetmesi sanatçının eserlerinin çok önemli bir yönü. Gerçekten de Hakobyan sosyopolitik olgulara, nasıl algılandıklarını fazlasıyla kontrol etmeye çalışmadan değinebiliyor, böylelikle bu hakkı seyircinin elinden almıyor. Bu da seyirciyi güçlendiren ve parçaları deşifre etmeye davet eden, çok önemli bir nitelik. Resimler seyirciyi kendince düşünmeye itiyor. Bu bağlamda, içinde bulunduğumuz durumu değerlendirebilmemiz için açık ve yaratıcı platformlara benziyorlar.

Hakobyan propaganda, manifesto ve dogma yerine sanatın gücüne inanıyor; bir temsil aracı olarak değil, yaratıcı hayal gücü ve tasavvur için bir enstrüman olarak. Gerçekten de Vav Hakobyan estetiğin önemini kavramış durumda. Resimleri biçimsel olarak her şeyin her zaman değişip başkalaşım geçirdiği toplumun daimî akışına uyum sağlayarak, gerçekliğin parçalı varlığına atıfta bulunuyor.

Sanatsal yaklaşımı sabit bir düzen yerine entropiye, bütüncülüğe ve kalıcı evrime daha yatkın, böylelikle yaşadığımız dünyaya eksiksiz bir şekilde uyum sağlayabiliyor. Bu, sanatçının eserlerinin bu kadar sevilmesinin ana sebeplerinden biri olsa gerek. Eserlerin bu denli önem taşımasının sebebi olduğuysa kesin. Vav Hakobyan’ın eserleri, estetik stratejilerini yenilemek ve içinde yaşadığımız çoklu gerçeklik yapılarını anlamamıza katkı sağlamak yoluyla çağdaş resmin evriminde itici güç olabilecek potansiyele sahip.

 

Prof. Dr. Marcus Graf, Sanat eleştirmeni, Küratör,

Yeditepe Üniversitesi Kültür ve Sanat Yönetimi Bölüm Başkanı

 

Vav HAKOBYAN
"Ters Yüz Ütopya / Utopia Inside Out"
27 Mayıs - 11 Temmuz 2021
May 27 - July 11, 2021

Ziyaret Saatleri (Visiting Hours): Pazartesi – Cumartesi (Monday to Saturday), 10.00-18.00

İletişim / Contact: info@galeri77.com

 

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.