MV Holding Yönetim Kurulu Üyesi, koleksiyoner Yasemin Vargı Emirdağ, bir eseri seçerken öncelikli kriterleri arasında sanatçısı, stili, teması ve ait olduğu dönemin üslubunu yansıtma şeklinin yer aldığını söylüyor. Vargı ile koleksiyonunun dinamiklerinden son aldığı esere uzanan pek çok konu hakkında sohbet ettik.
Röportaj: Burcu Dimili
Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?
Sanata dair ilk anımı her ne kadar net olarak anımsamasam da ailemde sanata ilginin hep var olduğunu söyleyebilirim. Küçükken annem evde yağlı boya tablolar yapardı. Gittiğimiz seyahatler ve bulunduğumuz şehirlerde müzeleri gezmeyi ihmal etmezdik. Yeni kültürleri keşfetmek, oraya ait eserleri ve tarihi öğrenmek küçük yaştan beri hayatımın bir parçası oldu. Sevgi ve merakla başlayan bu yolculuk ileriki yaşlarda akademik hayatımla birleşti ve modern ve çağdaş sanat üzerine Christie’s Education’da yüksek lisans programını tamamladım. Fırsat buldukça resim yapmaya ve fotoğraf çekmeye de devam ediyorum.
“Kendi yaşam alanımı oluşturmaya başladığımda aldığım ilk eserin yanına zaman içinde başka eserler eklerken farkında olmadan kişisel bir koleksiyon ortaya çıkmış oldu”
Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?
Üniversite eğitimimi bitirip çalışma hayatına başladığım aynı yıllarda bazı otel projelerimiz gerçekleşmekteydi. Bu mekânlar için ailecek bir koleksiyon oluşturmaya adım attık devamında koleksiyon hızlı bir şekilde genişlemeye başladı. Kişisel serüvenim ise koleksiyonerlik olarak gelişmedi. Kendi yaşam alanımı oluşturmaya başladığımda aldığım ilk eserin yanına zaman içinde başka eserler eklerken farkında olmadan kişisel bir koleksiyon ortaya çıkmış oldu.
İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?
İlk aldığım eser, fotoğraf ve Photoshop’u ustaca harmanlayarak sürreal portreler ortaya çıkaran genç Rus sanatçı Oleg Dou’ya ait “Pig” adlı resimdi. Bu eseri bir fuarda görmüş ve gördüğüm anda etkilenmiştim. Fuarın son günü de almaya karar vermiştim. Eserdeki küçük kızın donuk ama derin bakışları, renksiz saçları, sulanmış açık renk gözleri ve hayvani bir unsurla birleşen masum suratı bana yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgiyi anımsatmış, ilginç bir şekilde kendine çekmişti.
Eve getirip astıktan sonra eseri gören bazı arkadaşlarım her ne kadar ürkütücü bulmuş olsalar da o kızın bakışları her baktığımda bana zamanla bir dinginlik hissi vermeye başladı ve resimle aramızda bir bağ oluştu. Sanırım yaşam, ölüm, masumiyet ve hüzün gibi farklı ögeleri barındırması beni yakaladı.
“Bir nevi kendi duygularımın bir sanatçı tarafından ele alınması ve dışa yansıtılması ilgimi çekiyor.”
Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?
Sanat eseri alırken eser ve sanatçı ile kurduğum bağ ile o eserin bende uyandırdığı hisler çok önemli. Bununla birlikte, sanatçının pratiği ve stiline de dikkat ediyorum. Kendi koleksiyonum dışında, aile ve kurumsal koleksiyonları oluşturma konusunda da katkıda bulunuyorum. Eserlerin bazıları halka açık mekânlarda sergilendiği için izleyicilerle nasıl bir diyalog kuracağını, göze ve hisse nasıl hitap edeceğini, arkasındaki hikâyelerle nasıl merak uyandıracağını ve nasıl mesajlar vereceğini göz önünde bulundurmaya çalışıyorum. Dolayısıyla, kişinin kendi özel koleksiyonu ile halka açık mekânlarda sergilediği koleksiyonlarda ister istemez farklılıklar oluşabiliyor.
Sanatı herkese açık bir mekânda paylaşmak aslında koleksiyonu genişletmek için güçlü bir motivasyon. Kendi kişisel koleksiyonumda öne çıkan ana motivasyon daha çok manevi dürtülerden oluşuyor. Bir nevi kendi duygularımın bir sanatçı tarafından ele alınması ve dışa yansıtılması ilgimi çekiyor.
Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var?
Kendi koleksiyonumdaki yerli ve yabancı sanatçılardan bazılarını şöyle sıralayabilirim:
Server Demirtaş, Seçil Büyükkan, Zeynep Solakoğlu, Aras Seddigh, Nur Gürel, Evren Erol, Irmak Dönmez, Yusuf Aygeç, Fırat Neziroğlu, Derya Geylani Vuruşan, Atilla Galip Pınar, Leyla Emadi, Hakan Ozdil, Alp Arda Bağcık, Haydar Akdağ, Sercan Tunalı, Sükrü Karakuş, Varol Topaç, Ayça Telgeren, Rasim Aksan, Metin Celik, Rahmi Aksungur, Emre Namyeter, Ardan Özmenoğlu, Bubi, Merve Denizci….
Melodie Provenzano, Vanessa Prager, Alyson Shotz, Lee Yanor, Judith Linhares, Anthony Goicolea, Tomas Saraceno, Samuel Salzedo, Rafael Silveira, Gregory Hayes, Corentin Grossmann, Marco di Giovanni, Federico Uribe, Elena Monzo, Christos Venetis, Oleg Dou….
“Bir eserin peşinden gittiğimde çoğunlukla tatlı tesadüflerle karşılaştım”
Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?
Eserlerin neredeyse her birinin benim için ayrı birer hikâyesi var. Bir eserin peşinden gittiğimde çoğunlukla tatlı tesadüflerle karşılaştım. Derin sohbetler, ilginç atölyeler, bilgisine saygı duyduğum sanatçı ve galericiler, kısaca hayatıma renk katan sürprizler… Koleksiyonumuza eklediğimiz her eser hayatımıza ayrı değerler ve anlamlar kattı.
“Koleksiyonumuza eklediğimiz her eser hayatımıza ayrı değerler ve anlamlar kattı”
Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?
Daha önce de belirttiğim gibi sadece şahsi koleksiyonuma değil diğer koleksiyonlara da eserler kattığımız için belirli bir dönem ya da belirli bir çizgiye sabit kalmıyoruz. Türk ve uluslararası, modern ve çağdaş sanata, genç ve usta sanatçıların farklı disiplinlerdeki sanat eserlerine yer veriyoruz.
Kişisel koleksiyonumda ise genelde estetik bütünlüğü olan, şaşırtan, ince detaylara sahip, özgün mesajlar içeren, sosyal konulara gönderme yapan, cinsiyet eşitliğini ele alan eserlere ve özellikle kadın sanatçılara yer vermeye özen gösteriyorum.
Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?
Benim için anlam taşıyan bazı eserler her zaman evimin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Bununla beraber bazı eserleri de belli aralıklarla değiştiriyorum. Eserleri depoda tutmak yerine her zaman görülebilmesi için ofiste, evde veya otellerde sanatseverlerle buluşturmaya özen gösteriyoruz.
Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?
Yakın çevremde görüşlerine ve fikirlerine saygı duyduğum sanat profesyoneli arkadaşlarım var. Onlarla sohbet etmek, önerilerini almak bana yeni ufuklar ve bakış açıları kattığı için hoşuma gidiyor, bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Aile veya kurumsal koleksiyonumuza katacağımız eserlerin seçiminde ise genelde ailecek ortak karar veriyoruz. Bazı alımlarda daha derin araştırma yapıyor ve konusunda uzman kişilere de danışıyoruz.
“Bir eseri seçerken öncelikli kriterlerim arasında sanatçısı, stili, teması ve ait olduğu dönemin üslubunu yansıtma şekli yer alıyor”
Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?
Daha önce alım yaptığım galeriler başta olmak üzere, fuarlar, bienaller, sanatçı atölyeleri ve dijital mecralardan buluyorum. Hangi eseri alacağıma, sanatçının gördüğüm eseri dışında diğer işlerini araştırıp inceledikten sonra karar veriyorum. Bazen çok beğendiğim eseri olan bir sanatçının geçmişe ait başka güzel eserleri de olabiliyor. Onları keşfetmekten çok keyif duyuyorum. Bir eseri seçerken öncelikli kriterlerim arasında sanatçısı, stili, teması ve ait olduğu dönemin üslubunu yansıtma şekli yer alıyor.
Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?
Yurt içi ve yurt dışında beğenerek takip ettiğim birçok galeri ve müzayede evi var. Frieze, TEFAF, Paris Photo, Art Basel, Independent Ny, The Armory, Spring Break Art Show, Mamut Art Project, Contemporary İstanbul takip ettiğim fuarlar arasında. Galerilerin büyük bir kısmı New York, Londra, Berlin ve İstanbul’da bulunuyor ama bir tek buralar ile sınırlı kalmıyor. Bunların yanı sıra dijital mecralarda da birçok galeri ve kurum yakın takibimde. Takip ettiğim platformlar arasında ise Artnet, Artsy ve özellikle son bir senede dijitale taşınan fuarlar ve müzayedeler var.
Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?
Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışımı çok değiştirmedi, pandemiden önce de online olarak görüp aldığım eserler olmuştu. Dijital ortam yerine bir sergiyi ya da fuarı gezmeyi, eserleri yakından görmeyi, galeriler ile yüz yüze iletişim kurmayı her zaman tercih ederim ama sanatın online mecraya taşınmasının da büyük bir kolaylık sağladığı göz ardı edilemez. Kısa sürede birçok sergi ve fuarı bulunduğumuz yerden görmenin fiyat şeffaflığı açısından da sanatseverlere kolaylık sağladığını ve zaman kazandırdığını düşünüyorum.
“Sanatçılarla vakit geçirmekten ve onların pratiğinin gelişimini takip etmekten büyük keyif alıyorum”
Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?
Yaşayan bir sanatçının eserini alırken onunla sohbet etmek, eseri nasıl ürettiğini, nereden ilham aldığını, nasıl bir iç dünyaya sahip olduğunu ve bakış açısını öğrenmek aslında benim için en anlamlı deneyimlerden biri diyebilirim.
O yüzden fırsat oldukça sanatçılarla tanışmaya, atölyelerini gezmeye gayret ediyorum. Sanatçılarla vakit geçirmekten ve pratiklerinin gelişimini takip etmekten büyük keyif alıyorum. Aynı zamanda ortağı olduğum online sanat platformumuz “ARTSPEAK NYC” için New York’ta solo sergileri olan sanatçılarla tanışıp mümkünse yüz yüze röportajlar gerçekleştirip web sitemizde yayınlıyoruz.
Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
Yurt içinde ve yurt dışında açılan sergileri, müzeleri, fuarları, bienalleri gezdikçe ve değerli sanatçılar, koleksiyonerler, küratörler, profesyoneller ile vakit geçirdikçe sanat bilgim ve beğenilerim zamanla daha gelişti ve sonuç olarak daha seçici bir sanatsever hâline geldim. Sanat dünyasında her an her şey değişebiliyor, sanatçı Maurizio Cattelan’ın Art Basel’de duvara bantlanmış muzlarının 100.000 $ üzerinde satışa sunulmasından tutun da Banksy’nin tablosunun Sotheby’s tarafından satıldıktan hemen sonra kendini imha etmesi gibi.
Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi?
Son aldığım eserlerden biri Irmak Dönmez’e ait seramik heykel, kadın bedenine atfedilen kutsallık, doğurganlık, kapsama, besleme gibi konulara öncelik veriyor ve fetişizm ile kadın bedeninin objeleşmesine dair mesajlar içeriyor. Diğer eser ise Sercan Tunalı’ya ait mürekkep ve sulu boya bir çizim, doğa, insan ve dünya ilişkisini sade ve özgün bir dille anlatıyor.
Koleksiyonunuzu sergilediğiniz zamanlar oluyor mu, bu konuda görüşleriniz neler?
Prensip olarak mümkün olduğunca geniş bir kitlenin kıymetli eserlere erişimi olmasını sağlamak istiyoruz. O nedenle, koleksiyonumuzu ofis ve otel mekânlarında sergiliyoruz. Swissotel Büyük Efes İzmir ve MGallery Artisan Hotel İstanbul’da da geniş bir çağdaş sanat koleksiyonumuz bulunuyor.
Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?
Hiç eser almamış veya yeni koleksiyon oluşturmak isteyen birine ilk tavsiyem beğendiği, ruhunu iyi hissettiren ve onu kendine çeken bir eseri alarak bu yola başlaması. Severek yola başladıklarında zamanla beğendikleri tarzdaki sanatçılar zaten karşılarına çıkacaktır. Sormak, araştırmak, sanat piyasasını yakından takip etmek, olabildiğince sergi gezmek ve bilgi sahibi kişilerle fikir alışverişinde bulunmak yardımcı olacaktır.
Ayrıca yakın zamanlı başka projeleriniz varsa sizden dinlemek isteriz.
Beyoğlu’nda yer alan, özel mimarisi olan bir binayı restore ettikten sonra sanatseverlerin ziyaret edebileceği, daimî koleksiyon ve çeşitli sergilerin gerçekleşeceği çok amaçlı bir sanat alanına çevirmek üzerine bir projemiz var. Artisan Hotel MGallery’de iki senedir gerçekleştirdiğimiz sosyal-politik ve çevre konularına değinen karma sergilerimizi bu mekâna taşımayı düşünüyoruz.
Aynı zamanda, İzmir Büyük Efes’te Banu Vargı ve sanat yöneticimiz Meriç Aktaş Ateş’in desteği ve katkılarıyla 2013 yılından bu yana sanatçıya ve sanata destek veren etkinlikler gerçekleştiriyoruz.
“Dinamo” ile genç sanatçıların eserlerini sergilemeye olanak tanırken, “Sanatuar” projesi ile her yıl çeşitli üniversitelerin güzel sanatlar fakültelerini desteklemeye ve “Büyük Efes Sanat Günleri” projesi ile sanat galerileri, müze, üniversite ve sanat aktörlerini bir araya getirmeye devam ediyoruz. Düzenli olarak gerçekleştirilen sanat etkinlikleri, sergi ve söyleşiler ile de İzmir’in ve Türkiye’nin sanat tarihi arşivine katkı sağlamaya özen gösteriyoruz.