Toplum Gönüllüleri Vakfı kurucularından koleksiyoner Hülya Eltemur, koleksiyonuna eklediği eserlerle duygusal bir bağ kurmayı sevdiğini söylüyor. Mesajı olan eserleri tercih eden Eltemur ile koleksiyonunun dinamiklerinden takip ettiği sanatçılara pek çok şey hakkında konuştuk.
Röportaj: Burcu Dimili
Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?
Sanata dair hatırladığım ilk anı 7 yaşındayken ailem ile çıktığım Avrupa seyahatinde gördüğüm Van Gogh’un otoportresi. Arkasındaki hikâye beni çok etkilemişti. O günden beri otoportreleri çok severim. Bir Fahrelnisa Zeid portresi sahibi olmayı çok isterim. Sanırım Ankara’da büyümüş olmak da sanatın her alanını hayatımın bir parçası yaptı.
Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?
Sanat koleksiyonerliği serüvenim 30’lu yaşlarımın ortasında başladı ama bir yengeç burcu olarak biriktirmeyi her zaman sevdim.
İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?
İlk aldığım eser Süleyman Saim Tekcan’ın bir tablosuydu. Sanırım ailemin 50 yılı aşkın zamandır at yetiştiriciliği yapıyor olmasından da kaynaklanarak, Süleyman Hoca’nın geleneksel ile moderni harmanlayan tekniğiyle yarattığı atlarının güzelliği beni çok etkiledi.
“Aldığım eser ile duygusal bağ kurmayı severim”
Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?
Aldığım eser ile duygusal bağ kurmayı severim. Sanatçının ve eserin bir mesaj içeriyor olmasını tercih ederim.
“Zamana yayarak görmekten asla bıkmayacağım eserler almayı seviyorum”
Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor? Örneğin salonunuzda, çalışma odanızda, yatak odanızda ya da çocuk odalarınızda hangi eserler yer alıyor?
Zamana yayarak görmekten asla bıkmayacağım eserler almayı seviyorum. Fikret Mualla, Azade Köker, İrfan Önürmen, Komet, Ayla Turan, Günnur Özsoy, Manolya Çelikler, Ayşe Gül Süter, Zerrin Tekindor, Günseli Kato, Emre Namyeter ve yurt dışından aldığımız birkaç yabancı sanatçının eserleri yer alıyor. Yatak odamızda çok sevdiğim bir Ayşe Bezenmiş var. Kızlarımın odalarında ise yine Manolya Çelikler ve Ayşe Wilson’a ait eser bulunuyor. Süleyman Saim Tekcan’ın tabloları ise evimizin giriş alanında. Bir de yine Tog Vakfı yararına çok severek aldığımız bir Cem Boyner fotoğrafımız var.
Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?
İrfan Önürmen’in eserini Gezi Parkı olaylarından sonra almıştım. Bana hâlâ o umut dolu dayanışma günlerini hatırlatır.
“Mesajı olan eserleri tercih ediyorum”
Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?
Daha önce de söylediğim gibi mesajı olan eserleri tercih ediyorum. Ve sanırım tablodan ziyade heykel almayı daha çok seviyorum.
Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?
Eserlerin yerini değiştirmeyi çok fazla sevmem. Doğru yeri bulmaları gerektiğine inanırım. Sadece zaman zaman İstanbul ve Bodrum’daki evlerimiz arasında gidip geliyorlar.
Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?
Küçük kızım Ebru NYU’da sanat tarihi ve küratörlük okudu, onun bilgisine ve önsezisine, büyük kızım Merve’nin de gözüne çok güvenirim. Sevgili arkadaşım Pırıl Güleşçi Arıkonmaz’dan da profesyonel destek alıyorum.
Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?
Yurt dışına gittiğim zaman özellikle Londra ve New York’ta kızlarımla galerileri ve sergileri gezeriz. Bienalleri, Contemporary İstanbul’u, sergileri düzenli takip etmeye çalışıyorum. Bir de dört senedir Tog Vakfı yararına PG Art Gallery desteğiyle düzenlediğimiz Art Sunday etkinliğimiz var.
Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi?
Sanat dahil her konuda klasik bir zevkim vardır ama yıllar içinde hem kızlarımın yönlendirmeleri hem de Marcus Graf, Ezgi Bakçay gibi değerli hocalardan aldığım dersler sayesinde çağdaş sanata doğru kayan bir zevkim oldu. Yine de benim için hiçbir eser bir Monet’nin ya da Degas’nın yerini tutmaz.
Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?
Son aldığım eseri online mecrada görüp beğendim ve benim için bir ilk oldu.
Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?
Eserin sanatçısıyla mümkün olduğu takdirde şahsen tanışmak isterim zira bizi bir araya getiren aynı duygu ve bilinç mi, kendisi ne hissederek tasarladı merak ederim ve onun ağzından dinlemeyi tercih ederim.
Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi?
Son aldığım eser Ayla Turan’ın “Dandelionlu Kız” adlı çalışması. İlk kapanma sürecinden sonra Tog Vakfı için düzenlediğimiz online Art Sunday etkinliğinde gördüm ve tıpkı o küçük kız gibi tüm zorlukları, tüm üzüntüleri hayatlarımızdan üfleyerek uzaklaştırmak istedim.
Koleksiyonunuzu sergilediğiniz zamanlar oluyor mu, bu konuda görüşleriniz neler?
Henüz sergileyecek kadar geniş bir koleksiyona sahip değilim ama bir gün olursa tabii ki tüm sanatseverlerlle paylaşmak isterim.
Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak sanatçılar önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?
Kolekta okuyucularına bir sanatsever gözüyle, Ayşe Bezenmiş ve Sinan Tuncay’ı takibe almalarını öneririm.
Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?
Sinan Tuncay ve Rehan Miskçi yakın zamanda eserlerini koleksiyonuma katmak istediğim sanatçılar.
“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir”
Ayrıca yakın zamanlı başka projeleriniz varsa sizden dinlemek isteriz.
Eşimle beraber bir sanat köyü oluşturmayı ve orada genç sanatçılara çalışma imkânı tanımayı çok arzu ediyoruz çünkü: “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir”.
