EKRIA’nın kurucusu, endüstriyel tasarımcı ve koleksiyoner Esra Karadeniz Saban, soyut eserlerin kendisini etkilediğini söylüyor. Koleksiyonunu görsel ve kavramsal deneyimlerinin bir yansıması olarak ifade eden koleksiyoner; iyi icra edilmiş, görsel olarak etkileyici, karakterli ve mesajı net, dürüst işleri sevdiğini ekliyor.
Röportaj: Burcu Dimili
Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?
Çok küçükken evimizde Dali’nin kadın bir figürünün posteri vardı. Hatırladığım ilk eser bu. Sanatla aktif ilişkim ise her çocukta olduğu gibi oyun hamurları, boya kalemleri ve sticker’larla başladı. 🙂
Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?
Ailemle birlikte başladı aslında. Eserleri birlikte değerlendirmek, yeni sanatçıları keşfetmek, sanat felsefesi ve teknik üzerine konuşmak sanat eseri almakla ilgili bakış açımı oluşturdu. Koleksiyonumun bir kısmını da ailemden gelen işler oluşturuyor. Bu sırada genç yaşta sanat fuarlarına gidip gelmek ve daha yakından sanat ticaretinin her kolunu görmek de beni hayat boyu nasıl eserlere sahip olmak isterim diye düşündürdü açıkçası.
İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?
Brian Duffy’nin David Bowie portresi “Aladdin Sane”. Portre fotoğraflar beni inanılmaz etkiliyor. Başarılı portreler insanların karakterlerinin en yalın hâlini yakalıyor. David Bowie benim için büyük ilham kaynağı çünkü hem feminen hem maskülen yönlerini benimseyerek benzersiz karakterlere bürünmüş ender insanlardan. Brian Duffy bu portreyi Bowie’nin “Aladdin Sane” albümünün kapağı için çekmiş. Hem müzik tarihi hem Bowie’nin kendisi için ikonik bir eser.
“Beni etkileyen eserlerin çoğunluğu soyut veya soyuta yakın”
Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?
Beni etkileyen eserlerin çoğunluğu soyut veya soyuta yakın. Materyaline karşı dürüst, iyi icra edilmiş, görsel olarak etkileyici, karakterli ve mesajı net, dürüst işleri seviyorum. Sanatçıdan ziyade eser benim için daha çok önem taşıyor diyebilirim.
Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor? Örneğin salonunuzda, çalışma odanızda, yatak odanızda ya da çocuk odalarınızda hangi eserler yer alıyor?
Yaklaşık 25-26 eser var. Nejad Devrim, Fikret Mualla, Miró, Heinz Ackermans, Volkan Arslan, Canan Dağdelen, Hans Op De Beek, Pınar Kayar, Brian Duffy, Andy Warhol, Yüksel Arslan, Faruk Geyran. Bebek odasında çok sevdiğim ahşap üzerine uygulanmış ufak pembe bir Nejad Devrim var. Kendi yatak odamda aile fotoğraflarımız ve müze posterleri ile birlikte yatağımın üstünde Faruk Geyran’ın İzlanda fotoğrafı siyah beyaz bir işi var. Merdiven boyunca Pınar Kayar’ın 9’lu bir resim serisi ve merdiven bitiminde Yüksel Arslan’ın çok figürlü bir işi var. Yemek odasında Miró’nun printi, Nejad Devrim, Fikret Mualla ve benim kendi işlerim asılı. Salonda Hans Op De Beek’in siyah beyaz bir fotoğraf işi, Canan Dağdelen’in “Bellek” adlı seramik bir işi, Volkan Arslan’ın bir heykeli ve benim kendi iki işim bulunuyor. Antrede Brian Duffy’nin Aladdin Sane’i, Andy Warhol’un kendi yaptığı bir sergi davetiyesi ve yine benim kendi işlerim yer alıyor. Bahçede Heinz Ackermans’ın küçük bir heykeli bulunuyor.
Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?
Benim için çok özel işlerden biri Heinz Ackermans’ın hediye ettiği heykeli. Kendisi aynı zamanda aile dostumuz olan Alman bir sanatçı. Sanat üretmeyi bıraktığından beri uzun yıllardır koleksiyonerlik yapıyor. Birkaç yıl önce sanata geri döndüğünde İstanbul’da Tophane-i Amire’de koordinatörlüğünü benim yaptığım bir sergisi gerçekleşti. Çamurdan kazıyarak yaptığı kalıplara beton dökerek ürettiği irili ufaklı figürlerden oluşuyordu işleri. Küçük ama karakterli figürü evimdeki en sevdiğim işlerden.
“Koleksiyonum görsel ve kavramsal deneyimlerimin bir yansıması diyebilirim”
Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?
Koleksiyonum görsel ve kavramsal deneyimlerimin bir yansıması diyebilirim. Topladığım belirli bir sanat türü yok, fikri beni yakalayan birçok tarzda, materyalde ve boyutta işten oluşuyor.
Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?
Evimde eserleri; müze posterleri, kendi işlerim ve benim için eserlerle aynı derecede kıymetli objelerle birlikte sergiliyorum. Yalnızca küçük eserlerin yerini değiştiriyorum o da çok sık değil. Eserleri evin her alanında, göz hizasına takılmadan farklı yüksekliklerde yan yana, altlı üstlü, kendi işlerimle ve diğer objelerle iç içe sergilemeyi tercih ediyorum. Evin karakterini ve aslında koleksiyonumu da eserlerle iç içe geçmiş kişisel fotoğraflar ve objeler bütünlüyor diye düşünüyorum.
Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?
Benim için koleksiyon çok kişisel bir şey, içinde yaşıyoruz. Eserler ve sanatçılar kadar işlerin bana ne hissettirdiği de önemli. Sanatçı, koleksiyoner dostlarımla eserlerle ilgili sohbet etmeyi seviyorum ama bu eser alırken kararımı etkilemiyor.
Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?
Çok sık eser almıyorum. Seyahatlerde galeri ve fuarlardan, internetten veya sanatçıların kendisinden alıyorum. Hangi eserleri nereden ne şekilde alacağıma tamamen spontane ve keyfi karar veriyorum açıkçası. Sokak sanatçıları, lokal zanaatkârların atölyeleri, müze mağazaları en çok ilgimi çeken kaynaklar.
Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?
Beğendiğim sanatçıların kendi Instagram hesaplarını takip ediyorum. MoMA, Tate, V&A, Foundation Beyeler gibi köklü müzeleri, fuarlardan Contemporary İstanbul, Art Basel, Frieze ve bu dönemdeki uydu güncel fuarları izliyorum. Galerilerden White Cube, Saatchi, Koenig, Patrick Seguin, Galeri Nev, Anna Laudel, SignsMoments, Pilot Galeri’yi takip ediyorum.
“Sanat eserlerinin de ister kavramsal ister daha görsel işler olsun, neticede bir tüketim ürünü olduğunu düşünüyorum”
Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?
Koleksiyonerlik anlayışımı değiştirdi diyemem fakat eserlere daha kolay ulaşmak, daha çok sanatçı ve daha çok işi kolayca görebilmek hoşuma gidiyor. Sanat eserlerinin de ister kavramsal ister daha görsel işler olsun, neticede bir tüketim ürünü olduğunu düşünüyorum. Kendim de işlerimi internet üzerinden satıyorum, ben de online eser alıyorum.
Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?
Önemli olduğunu söyleyemeyeceğim ama herhangi bir sanatçıyla tanışmak ve muhabbet etmek benim için büyük bir keyif. 🙂
“Sanat, tasarım ve deneyim kavramları artık iç içe geçti”
Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
Eser almaya ilk başladığımda daha tutucuydum. “Koleksiyon oluşturuyorum” düşüncesinde olup evimdeki eser topluluğunun çok kontrollü gelişmesine çaba gösteriyordum. Renk grupları ve işlerin tarzı olarak. Fakat artık koleksiyonumun benim ve ailemin hatıralarının, deneyimlerinin bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Koleksiyona eklenen irili ufaklı, kavramsal veya görsel, 2 boyutlu, 3 boyutlu işlerin ortak noktası benim. Sanatın da birçok konuda olduğu gibi git gide daha hızlı tüketildiğini görüyorum. Sanat, tasarım ve deneyim kavramları artık iç içe geçti. Kimler sanatçı, kimler değil, hangi işler sanat eseri hangi işler ürün, buna kim karar veriyor, tüm bu olgular artık bulanık. Bu dijitalleşme ile oldu diye düşünüyorum. Dijital dünyanın kalabalığında kaybolmadan orijinal eser üretmek, yeni kavramlar, materyaller, sorular ortaya koymak, insanlara sanat aracılığıyla bir şeyler hissettirmek, sorgulatmak, deneyimlemek bugün bir sanatçının var olması için şart. Bu inanılmaz zor bir şey. Sanatın romantizmi kalmadı diye düşünüyorum. Fakat günümüzün gerçeği bu, her iş değişmek zorunda kaldığı gibi sanat da değişiyor, evriliyor.
Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi?
Son aldığım eser aslında 9 parçadan oluşan bir iş. Çok yakın dostum genç bir sanatçı Pınar Kayar’ın işleri. Pınar’ın gerek kavramsal gerek daha görsel işlerinin hepsi çok dürüst ve karakteristik. Benim aldığım işi ham kâğıt üzerinde soyut geometrik formlar, toprak renkleri ve ana renkleri barındıran 9 küçük tablo.
Koleksiyonunuzu sergilediğiniz zamanlar oluyor mu, bu konuda görüşleriniz neler?
Hiç sergilemedim şimdiye kadar ama tüm işler evimde olduğundan duvarlarımın boş kalmaması adına öyle bir durum olsa iki kere düşünürüm. 🙂
Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak sanatçılar önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?
Pınar Kayar, Volkan Arslan, Serra Tansel.
Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?
Bu sene yaptıkları yeni işlerinden dolayı Olafur Eliasson, David Shrigley.
Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?
Genç, tanınmamış sanatçılardan iş almaktan ve popüler olmayan eserler almaktan çekinmesinler. Sıkılmadan ve bütçeyi zorlamadan, fırsat buldukça ruha dokunan eserler edinmek ve bu eserlerle birlikte yaşamak, onlarla yıllanmak benim için inanılmaz bir keyif.
Ayrıca yakın zamanlı başka projeleriniz varsa sizden dinlemek isteriz.
Kendi işlerimi çeşitlendirmek, sonrasında sanatçı dostlarımla iş birlikleri yaparak ortak veya tamamlayıcı işler üretmek gibi bir hayalim var. Pandemi sürecinde tasarımdan ziyade sanata ağırlık vermem için bir fırsat oldu. Uzun zamandır tohum hâlinde bekleyen fikirleri yeşertmeye çalışıyorum. Birkaç ay içerisinde olgunlaştıkça ortaya çıkacak umarım.