Duygu Yıldız: “Koleksiyon olarak kendimi topluyorum”

Yüce Auto-Skoda’da İletişim Stratejisti ve koleksiyoner Duygu Yıldız, koleksiyonundaki eserleri birer “emanet” olarak nitelendiriyor. Sanatın çeşitli alanlarıyla ilişki kurmasında ailesi ve aldığı eğitimin önemli olduğunu düşünen Yıldız ile kendisine 30 yaş doğum günü hediyesi olarak aldığı ilk eserden takip ettiği sanatçılara ve koleksiyonunun ana motivasyonuna uzanan bir sohbet gerçekleştirdik. 

Röportaj: Burcu Dimili 

Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?

İnsanın hayatında ve hayatının her detayında ailenin çok önemli etkilerinin olduğunu düşünüyorum, gözlemliyorum. Benim de sanatla tanışmam ailem sayesinde oldu. Çok küçük yaşlarımdan itibaren, özellikle annem sanatın çeşitli alanlarıyla ilişki kurmamı sağlayacak ortamlar yarattı.

Sanatla ilişkimin derinleşmesini sağlayan dönüşüm ise İtalyan Lisesi’nde geçirdiğim yıllarda oldu.

Okulumun ve lise yıllarımın, birçok açıdan kendimi bulmamda çok büyük etkisi var. Özgür ve yaratıcı düşünebilmek, düşünceye, fikre, bilgiye önem vermek, kendini özgürce ifade edebilmek gibi yetilerin kazanımı için verdiği eğitimin ve sağladığı vizyonun önemini, kendimde ve çoğu mezunda kolaylıkla fark edebiliyorum.

Üniversite dönemim ve aldığım reklam eğitimi, görsel hafızamın gelişmesine yani görsel olanı sözel olanla birleştirerek aklımda tutmama, düşüncelerimi somutlaştırabilmeme katkı sağladı. Sanat, sanat tarihi, tasarım, yaratıcı düşünme ve ifade etme gibi konular okuduğum bölümün temel dersleri içinde yer alıyordu ve benim fazlasıyla ilgimi çekiyordu. Bu ilgiyle birlikte galerileri gezmeye, sergi takip etmeye, beğendiğim eserlerin fotoğraflarını çekmeye, sanatçıların isimlerini not alıp, onları araştırmaya başladım. Kısacası sanatla bilinçli olarak tanıştım diyebilirim. O yıllardan bugüne izler çevrede olmaya meraklı biriyim; dinliyorum, izliyorum, bakıyorum, düşünüyorum, hissediyorum, okuyorum, okuyorum ve okuyorum…

Esma Burcu Havasi – Fikret Mualla – Mert Özgen – Arik Levy – Bora Aşık – Ayşe Bezenmiş – Elif Varol Ergen – Damla Yalçın – Annick Le Roux – Bülent Yavuz Yılmaz

“İçimde kontrol edilmesi zor ve hızla büyüyen bu tutkulu ‘toplama’ merakı çok uzun yıllar öncesinde başlamış”

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?

Koleksiyon kelimesini ilk defa ilkokul yıllarımda arkadaşlarımın kelebek, pul, misket, taso vs gibi küçük koleksiyonları ile öğrendiğimi hatırlıyorum. Ben de peçete toplardım. Seyahat ettiğim tüm ülke ve şehirlerden edindiğim magnetlerim, birer ikişer aldığım şapkalarım, okumalara doyamadığım ve ne yazık ki asla kimseye vermeye kıyamadığım kitaplarım, nasıl ve neden toplamaya başladığımı bilmediğim ve kaç tane olduğunu sayamadığım kibritlerim var. İçimde kontrol edilmesi zor ve hızla büyüyen bu tutkulu “toplama” merakı da çok uzun yıllar öncesinde başlamış.

Sanat koleksiyonerliği serüveninin ne zaman ve nasıl başladığına gelecek olursak, tahminen 7 sene önce, Spot Projects ile tanışarak başladı diyebilirim. Spot Projects, sanatseverler için kurulan bir sosyal girişim; sanat ve kültür alanında teori ve pratiğe dayalı programlar sunuyor. Spot ve etkinlikleri, bizleri bir araya getirdiği insanlar bana bambaşka kapılar açtı; onlar sayesinde zihinsel ve görsel yolculuğum genişledi, düşünsel ve duygusal farkındalığım arttı. Hem Spot ile hem bireysel olarak sergileri, müzeleri gezmeye devam ettim. Buralarda gördüğüm eserlere “öylesine” bakmadım ve görmeye, hissetmeye çalıştım, bende bıraktıklarını izledim. Ve izlerin peşinden ruhsal olarak sürüklenmenin keyfine varmayı öğrendim.

Kendimi tanımaya çalışarak nelerden hoşlanmadığımı, nelerin ilgimi çekmediğini, nerelerde kalbimin çarpmaya başladığını fark ederek bir “göz kilometresi” edindim.

Okudum, okudum, okudum, okuyorum ve okuyacağım. Çok uzun bir süre aklımda sanat alımına dair hiçbir fikir yoktu ama her fırsatta, dinlediğim, önemli bulduğum herkese de sorularım vardı; hâlâ var ve hiç bitmeyecek.

Mehmet Güreli – Tarkan Güveli
Tarkan Güveli

“İlk eseri, 2015 yılında, kendime 30 yaş hediyesi olarak aldım ve hikâye başladı” 

İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?

İlk eseri, 2015 yılında, kendime 30 yaş hediyesi olarak aldım ve hikâye başladı. Dinçer Güngörür’ün bir mermer heykeliydi bu eser. Artık 30 yaşında bir kadındım, ben heykelde kadını gördüm. Ama o gün beni sadece eser yakalamadı, sanatçı da yakaladı; heyecanımı anladı, tüm samimiyetiyle içimi ısıttı, yolumu açtı, cesaret verdi.

Dinçer Güngörür

“Seçtiğim eserlerle eşleşerek, birleşerek, bazen dönüşerek, kendi hikâyemi görselleştiriyorum” 

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Ben koleksiyonumun 30’larından itibaren bir kadının tüm yaşamının, kadınlığının hikâyesini oluşturmasını hayal ediyorum. Gördüğüm bir duvar yazısında şöyle yazıyordu: “Koleksiyon olarak kendimi topluyorum.” Benim için de sanata sığınmak, sanata sarılmak, sanatla iyileşmek, güzelleşmek, ona hayatımda büyük bir yer, zaman ve imkân ayırabilme isteğim, emeğim, onun alanını koruma, genişletme, onunla çoğalma, toplama çabam da bir nevi kendimi, ruhumu toplama ihtiyacım. Akıp giden ve çoğu zaman fazla rahatsız edici olan sistemin, düzenin, olayların, adaletsizliklerin, kötülüklerin vb. etkilerini azaltma mücadelesi. Bazen bir karşı çıkış, bazen kabulleniş. Güzelliklerle, iyiliklerle, emek vererek yaşama isteği.

Hayatımdan dönemlerin, günlerin, anların, sevinçlerimin, üzüntülerimin, suskunluklarımın, hayallerimin, değerlerimin, sevdiklerimin, beni ben yapan, beni var eden her duygumun bir eserle, bir esere yansımasını topluyorum. Onlarla sağlamamı yapıyorum belki de. İçselleştirebildiğim eserleri seçiyorum; seçtiğim eserlerle eşleşerek, birleşerek, bazen dönüşerek, kendi hikâyemi görselleştiriyorum. Hikâyenin bazı yerleri çok sıradan olabilir. Bazı yerleri hüzünlü, bazı yerleri umutlu; başkaları beğenmeyebilir, değerli görmeyebilir. Çok umurumda değil. Tıpkı hayat gibi, tıpkı benim hayatım gibi, tıpkı emanet aldığım sanatçıların hayatları ve onların eserleri gibi ve ben gibi. Benim.

Eda Taşlı- Mehmet Güreli- Tarkan Güveli
Eda Taşlı

Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor? Örneğin salonunuzda, çalışma odanızda, yatak odanızda ya da çocuk odalarınızda hangi eserler yer alıyor?

Bugün, koleksiyonumda Dinçer Güngörür, Bora Aşık, Esma Havası, Mert Özgen, Işıl Tüfekçi, Deniz Acerol, Eşber Karayalçın, Büşra Kölmük, Timur Kerim İncedayı, Ekin Su Koç, Ayşe Bezenmiş, Barış Kara, Mehmet Güreli, Fırat Koç, Meriç Akdis, Filiz Pelit, Can Bonomo, Davut Kanmaz, Elif Varol Ergen, Damla Yalçın, Tarkan Güveli, Eda Taşlı, Tarık Töre, Annick Le Roux ve Arik Levy’nin emanetleri var. Fikret Mualla, Kezban Arca Batıbeki ve Burhan Doğançay gibi isimlerin de sanatın bir uzantısı olarak gördüğüm edisyon ve objeleri evimde konaklıyor.

Hayatımda, doğup büyüdüğüm semtlerin, içinde bulunduğum çevrelerin, yaşadığım alanların, apartmanların, ortamların görsel hafızamda, karakterimde ve ruhumda derin izler bıraktığı bir gerçek. Yaşanılan evler ve düzenlerinin zamanla kişiliklerin ya da yaşantının bir yansımasına dönüştüğünü düşünüyorum. Kendini ve hayatını doldurdukça kalabalıklaşıyorlar ya da giderek sadeleşiyorlar ya da yaşantı sadeleştikçe evler kalabalıklaşıyor. Benim yaşadığım evler hep dolu evlerden oldu. Eşyasıyla, geleni gideniyle renklenen, anları, hisleri yeniden yaşatan… Gönül bağı olan eşyaların çok olduğu, onlara kıymet verildiği, duvarların hep dolu olduğu, korunaklı hissettiğim yerlerdi. Ruhu olan, her zaman anlatacak bir şeyi olan evlerdi; öyle evlerde kendimi iyi hissettim, mutlu oldum.

Şimdi de koleksiyonumda yer alan eserlerin, her birinin birbiriyle iletişim içinde olduğunu düşünüyorum, her biri bir bütünün parçası ve her birinin içimde, bana özel karşılığı var. Örneğin evimizin girişinde, Dinçer Güngörür’ün heykeli karşılıyor. Ben ona baktıkça bir kadın görüyorum. Salonumuzun girişinde ise Eda Taşlı’nın “Gidelim mi” serisinden şaşkın bakışlı, masalsı pilot kızı var. Eda diyor ki: “Heykeller, çocukken hayalini kurduğum hayatı umutla bekleme hâlini anlatıyor daha çok. Keskin ve ileriye kitlenmiş gözleriyle bir gün uçacağını hayal eden çocuklar, uçmak uçağa binip gitmek değil aslında…”  Salona her girip çıktığımda gülümsüyorum sayesinde.

Mutfağımızda, Deniz Acerol’ün bir eseri var. Yatak odamızda Tarık Töre’nin “Imagery 2” isimli eseri var. Koridorumuzda Büşra Kölmük’ün “Edepsiz” serisinden çok sevdiğim bir eser asılı…

Büşra Kölmük
Büşra Kölmük

Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?

Koleksiyonumda yer alan, emanet aldığım her bir eserin benim için özel bir hikâyesi var. Daha önce de bahsettiğim gibi, bu serüven kendime 30 yaş doğum günümde aldığım Dinçer Güngörür heykeliyle başladı. O gün atölyesinde, ilk defa bir sanat eseri aldığımı ve bunu kendime doğum günü hediyesi olarak aldığımı söylediğimde Dinçer de bana bir hediye verdi. Çok özel ve kıymetli bir mutluluktu benim için.

Dinçer Güngörür – Eşber Karayalçın
Eşber Karayalçın

“Eseri ilk gördüğümde kriter tamamen hissiyat ve açıklayamayacağım, ismini koyamayacağım bir çekim” 

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?

Bir “Duygu” toplaması olarak özetliyorum. Özellikle topladığım belli bir sanat türü yok ama nedense sanatla zanaat arasındaki inceliklerde takılıyorum çoğunlukla. Eseri ilk gördüğümde kriter tamamen hissiyat ve açıklayamayacağım, ismini koyamayacağım bir çekim. Fakat sonrasında koleksiyonu bütün olarak değerlendirdiğimde sanat-zanaat meselesi gibi isimlendirdiğim bazı örüntüler fark ediyorum. Kendime göre, bazen başkalarının da değerlendirmesine ve hissettiğine göre benzer tatta işler seçiyorum. Koleksiyonumda istemsiz ince bir örüntü oluştuğunu fark ediyorum. Belki biraz romantik ve kendi içlerinde “şahsi” olarak değerlendirilebilecek işler.

Annick Le Roux

Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?

Eserlerin yerlerini sık sık değiştirmiyorum. Koleksiyonum henüz çok genç bir koleksiyon, onlarla uzun bir süre daha, şimdiki yerlerinde birlikte yaşamak istiyorum.

Esma Havası – Fikret Mualla – Mert Özgen

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?

Profesyonel destek almıyorum, bunun en önemli nedenlerinden biri de kız kardeşim Naz Yıldız.

Kendisi, Koç Üniversitesi’ndeki lisans eğitimi sırasında Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’nü yan dal olarak bitirdi. Şu anda Pilevneli’de sanatçı temsilcisi olarak Murat Pilevneli’yle birlikte çalışıyor. Onun, iş hayatının ve içinde bulunduğu piyasanın sorularımın kendime göre yanıtlarını bulmamda büyük etkisi var. Beni çok iyi tanıyan, anlayan, hisseden, düşüncelerini önemsediğim, en yakınım olan kişi bana sanat dünyasından bildiriyor. Bu güzel bir şans.

Bora Aşık – Ayşe Bezenmiş- Elif Varol Ergen – Damla Yalçın

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? 

Beğendiğim sanatçı ve galerileri hemen hemen bütün mecralardan takip ediyorum, sergileri kaçırmamaya çok özen gösteriyorum. Hangi eserleri alacağıma da önce hissederek, sonra araştırarak ve son olarak da tabii ki bütçeme göre karar veriyorum.

Burhan Doğançay ve Kibrit Koleksiyonu

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?

Türkiye’deki fuarları, özellikle Base, Mamut gibi genç sanatçıları destekleyen platformları takip ediyorum. Yurt dışı fuarları online olarak takip etmeye çalışıyorum. Hemen hemen çoğu galeriyi tüm mecralardan takip ediyorum, sergileri kaçırmıyorum. Pilevneli, C.A.M, Galeri Nev, Zilberman, Anna Laudel ilk aklıma gelenler.

Yurt dışında gittiğim ülke/şehirdeki belli başlı galerileri de mutlaka araştırır ve gezerim. Yabancı galerilerden Perrotin, Gagosian, Lisson, Victoria Miro, König, Alfonso Artiaco, Almine Rech, Hauser & Wirth, Marlborough, Ropac, White Cube, Pace ilk aklıma gelen ve gıpta ederek izlediğim, denk gelirse ziyaret etmeye gayret ettiğim galeriler.

Eşber Karayalçın

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz? 

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışımı değiştirmedi ama koleksiyonerlik hissinin ve koleksiyonun zinde kalmasına çok etkisi oluyor. Henüz bir eseri sadece online mecrada görerek almadım ama alabilirim.

toiletpaper

“Sanatçının ve eserinin hikâyesini kendisinden dinlemeye çok önem veriyorum” 

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?

Çok önemli, fırsatım olduğu sürece mutlaka emanet aldığım eserin sahibiyle tanışmak istiyorum.

Sanatçının ve eserinin hikâyesini kendisinden dinlemeye çok önem veriyorum.

Can Bonomo

“Yakınımdaki çocuklara sanatı sevdirebilmek, onları sanata yakınlaştırabilmek için çabalıyorum. Sevdiklerimin umut vaat eden sanatçılarla tanışmalarına vesile olmaya çalışıyorum” 

Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?

Benim için mutlu olabilmenin, mutlu kalabilmemin, iyi hissedebilmenin ve hayatla barışık olmanın yolu kendi dünyamı zenginleştirmekten geçiyor. Kendimi, kendi dünyamı, hayatı sanatla anlamlaştırmaya çalışıyorum. Sanat, sanatın öğretisi ve etkisi de dolayısıyla hayatımın her alanına yansıyor; yansıtmaya gayret ediyorum. Bunun sorumluluğunu da hissediyorum. Yakınımdaki çocuklara sanatı sevdirebilmek, onları sanata yakınlaştırabilmek için çabalıyorum. Sevdiklerimin umut vaat eden sanatçılarla tanışmalarına vesile olmaya çalışıyorum.

Maddi ve manevi olarak Türkiye’de çağdaş sanatın desteklenmesi, bu alanda yer alan insanların var olabilmesi için her birimizin çaba göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Bilgi hiçbir zaman tamamlanamıyor; sanat bilgisi de öyle. Ama her gün biraz daha gelişmesi ve güçlenmesi için çok emek ve zaman harcıyorum. Dediğim gibi sürekli okumaya ve görmeye gayret ediyorum. İnsanların sanata ilgisinin arttığını gözlemliyorum ama bu ilginin sanat dünyasındaki karşılığını değerlendirebilecek kişi ben değilim sanırım.

Işıl Tüfekçi Ardıç

Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi?            

Son aldığım eser Tarık Töre’nin “Imagery 2” isimli eseri. Resme her baktığımda başka bir şey keşfediyorum. Tarık Töre, kolektif hafızayı yansıtıyor, yatak başımda durması bu anlamda önemli. Neredeyse her gün zihnimde yer edinmiş yeni bir imgenin karşılığını buluyorum resimde. 

Tarık Töre

Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak sanatçılar önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?

Erdoğan Zümrütoğlu, Tarık Töre, Mert Özgen ve Damla Yalçın’ı takip etmelerini önerebilirim.

Kezban Arca Batıbeki

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Son dönemde Derya Geylani, Meltem Sırtıkara, Ayşe Topçuoğulları, Esra Gülmen ve Defne Tesal’ı takip ediyorum.

Deniz Acerol

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Mithat Esmer, bir elektronik mühendisi, Polis Radyosu’nun kurucularından biri ama en önemlisi çok önemli bir koleksiyoncuydu. Hayatını konu alan “Koleksiyoncu” isimli belgeseli koleksiyon isteği ya da merakı olan herkesin izlemesini tavsiye ederim. Mithat Esmer koleksiyonculukla ilgili şöyle diyor: “Tedavisi olmayan bir hastalık bu koleksiyonculuk. Yıllar önce bırakmaya çalıştım ama bırakamadım. Sigarayı bıraktım bir ara ama koleksiyonculuğu bırakamadım.”

Kısacası, koleksiyonerlik, uzun, tutkulu, çok emek isteyen bir serüven. Acele etmeden, okusunlar, okusunlar, okusunlar… Ve çok gezsinler, çok görsünler, çok dinlesinler. Ama bence en önemlisi bu serüvende hep hissetmeye özen göstersinler. Hissetmeye çalışmaktan hiç vazgeçmesinler ve hisleri hiç kaybetmesinler.

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.