Berrin Saran: “Alınan her eser bir yapbozun parçası gibi”

Sanata ilgisinin üniversite yıllarına dayandığından bahseden koleksiyoner Berrin Saran, eser alımının bir eğitim süreciyle başlaması gerektiğine inanıyor. Saran ile koleksiyonunun dinamiklerinden takip ettiği sanatçılara, sanat dünyasındaki gelişmelerden genç koleksiyonerlere tavsiyelerine pek çok konu üzerine sohbet ettik.

 Röportaj: Burcu Dimili / Fotoğraflar: Pınar Gedik Özer

Arkadaki eser: Aylin Zaptçıoğlu

Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız? Sanata ilgim Ankara’daki üniversite yıllarımda başladı. Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi aldığım için o dönemde sanat yazıları da okumaya başlamıştım ve bu da beni Ankara’daki Galeri Siyah Beyaz ve Galeri Nev’de sergi gezmeye yönlendirdi. Sanatla ilk buluşmam bu galeriler aracılığıyla oldu ve sanat beğenimi şekillendiren önemli unsurlar hâline geldi.

Soldan sağa Ali Elmacı, Aylin Zaptçıoğlu.

“Sanat eseri alımının ve koleksiyonerliğin bir eğitim süreciyle başlaması gerektiğine inanıyorum” 

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı? 

Koleksiyonlik sürecim 2013 yılında New York’ta yaşadığım dönemde başladı. Hem New York’un sanat ortamı hem de sanatçı arkadaşım Haluk Akakçe’nin bu sürece büyük katkısı oldu diyebilirim. Sotheby’s Institute of Art New York’ta Çağdaş Sanat Yüksek Lisans Program Direktörü Kathy Battista ile tanışmam ise benim için bir kırılma noktasıydı. Onunla gerçekleştirdiğimiz sanat sohbetleri sanata bakış açımı değiştirdi. New York’ta bulunduğum zaman içerisinde birlikte Whitney Museum of American Art ve MoMA gibi birçok müzenin sergi açılışına gittik. Bir yandan da gündüzleri Pace, Kasmin gibi önemli galerilere ziyaretler gerçekleştirdik. Benim için çok keyifli bir süreçti ve aslında çok da fark etmeden bir tutkuya dönüştü. Fakat dürtüsel bir alım yapmaktan ilk başta kaçındım. Sanat eseri alımının ve koleksiyonerliğin bir eğitim süreciyle başlaması gerektiğine inanıyorum. İstanbul’a döndüğümde 2014 yılında hemen İstanbul Modern’in eğitim seminerlerine kaydoldum. Alım yapmam ise bu sürecin neticesinde organik olarak gelişti.

İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi? 

Koleksiyonumdaki ilk eser Haluk Akakçe’nin hediyesidir. Galeriden satın aldığım ilk eser ise Ekavart’tan aldığım Mercan Dede’nin “Believe” isimli eseriydi. Benim kişisel hikâyemle çok örtüşüyordu ve eserin enerjisiyle anında bir bağ kurduğumu hissetmiştim. Bu his yaptığım her alımın özünü belirleyen en önemli etken oldu.

Soldan sağa; Sarp Kerem Yavuz, Haluk Akakçe, Sena, Ali Elmacı

“Aldığınız her eser aslında bir yapboz parçası gibi koleksiyonun hikâyesine yeni bir anlam, bir bakış açısı katıyor” 

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz? 

Ana motivasyonum kesinlikle duygularımdır. Aldığınız her eser aslında bir yapboz parçası gibi koleksiyonun hikâyesine yeni bir anlam, bir bakış açısı katıyor. Benim özelimde ise bu hikâyenin ana başlığı içsel yolculuğum. Dolayısıyla eser alımı yaparken tema olarak seçtiğim “All for Love” ile kurduğu bağlantıya bakıyorum.

Soldan sağa: Alp İşmen, Sarp Kerem Yavuz, Haluk Akakçe, Sena

“Eserlerimle vakit geçirmek ve onlar hakkında düşünmekten büyük keyif alıyorum bu sebeple önemli bir bölümünü günümün büyük kısmını geçirdiğim salonumda sergilemeyi tercih ediyorum” 

Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor? Örneğin salonunuzda, çalışma odanızda, yatak odanızda ya da çocuk odalarınızda hangi eserler yer alıyor? 

Koleksiyonumda 100’ün üzerinde eser yer alıyor. Eserlerimle vakit geçirmek ve onlar hakkında düşünmekten büyük keyif alıyorum bu sebeple önemli bir bölümünü günümün büyük kısmını geçirdiğim salonumda sergilemeyi tercih ediyorum. Bu sayede koleksiyonumun hikâyesini beni ziyarete gelen dostlarımla da paylaşma imkânı buluyorum. Çocuklarımın odasında ise onların seçtiği eserlere yer veriyorum. Onların çocukluklarından itibaren sanatla bir arada yaşaması ve bunun doğal akışıyla kültürlerinin parçası hâline gelmesini bir anne olarak çok önemsiyorum. Şu an koleksiyonumdaki eserlerden yaptığım seçkide yer alan ve yaşam alanımda sergilediğim sanatçılar arasında Ali Alışır, Ali Elmacı, Alp İşmen, Arslan Sükan, Aylin Zaptçıoğlu, Büşra Kölmük, Çağatay Odabaş, Eda Sütünç, Ekrem Yalçındağ, Haluk Akakçe, Melis Buyurk, Merve Morkoç, Metin Çelik, Mustafa Horasan, Rana Balca Ülker, Sena, Tayfun Gülnar ve Yonca Karakaş bulunuyor.

Soldan sağa: Aylin Zaptçıoğlu, Haluk Akakçe, Tayfun Gülnar, Ali Elmacı, Metin Çelik, Merve Morkoç, Mustafa Horasan, Haluk Akakçe
Soldan sağa: Rana Balca Ülker, Aylin Zaptçıoğlu, Haluk Akakçe, Tayfun Gülnar, Ali Elmacı, Metin Çelik, Merve Morkoç, Mustafa Horasan, Haluk Akakçe, Sevinçy

Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz? 

Haluk Akakçe’nin koleksiyonumda yer alan bütün eserlerinin benim için ayrı bir hikâyesi var. Özellikle çocuklarımla kurduğu dostluk üzerine yaptığı işler ve eserlerin arkalarına yazdığı yazılar benim için çok kıymetli. 

Eserler: Haluk Akakçe

“Koleksiyonum da benim gibi zamanla değişen ve evrilen bir yapıya sahip adeta yaşayan bir organizma” 

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı? 

Genel olarak bakıldığında figüratif eserler topluyorum. Fakat bu konuda kendimi sınırlandırmıyorum. Koleksiyonum da benim gibi zamanla değişen ve evrilen bir yapıya sahip, adeta yaşayan bir organizma. Dolayısıyla kendime her zaman bir oyun alanı bırakıyorum. Tür olarak resim, heykel, fotoğraf, baskı ve deseni alıyorum diyebiliriz fakat beni eserin mediumundan çok koleksiyonun temasıyla olan bağlantısı ilgilendiriyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde karşılaştığım dijital bir yerleştirme şayet bu amaca hizmet ediyorsa koleksiyonuma dahil olabilir. 

Soldan sağa: Heykel Aylin Zaptçıoğlu. Fotoğraflar Arslan Sükan

“Eserlerin arasında kurulan ilişki ve değişik şekillerde bir araya geldiklerinde yarattıkları yeni söylemler beni heyecanlandırıyor” 

Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz? Sürprizlerden hoşlanır mısınız? 

Eserlerin yerini genellikle her sene değiştirmeye çalışıyorum. Eserlerin arasında kurulan ilişki ve değişik şekillerde bir araya geldiklerinde yarattıkları yeni söylemler beni heyecanlandırıyor. Bununla beraber vazgeçemediğim ve dolayısıyla hep sabit kalan, benim için çok önemli 2 eser var. Bir Ali Elmacı’nın “Do You Like Surprises?” isimli 2013 tarihli heykeli bir diğeri ise Aylin Zaptçıoğlu’nun x-ist Galeri’de düzenlenen “Kimera” sergisinden aldığım heykeli. Aldığım eserleri hayatıma dahil etmek benim koleksiyonerlik anlayışım için çok önemli fakat sınırlı bir alana sahip olduğum için istemeyerek de olsa geri kalan eserlerimi depo olarak kullandığım bir odada muhafaza ediyorum.

Asılı heykel Eda Sütunç; Yerdeki heykel Aylin Zaptçıoğlu; Resim Rana Balca Ülker

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı? 

Koleksiyonumu oluştururken profesyonel destek almaktan çok yakın çevremde bulunan sanat piyasasındaki dostlarımdan yardım alıyorum. Sanatçı dostum Ali Elmacı, x-ist Galeri’nin direktörü Zeynep Pakel ve sanat yazarı gazeteci Gülben Çapan’ın fikirlerine çok değer veriyorum. Kendi tecrübelerimle bu görüşleri harmanlayarak karar verme sürecimi oluşturuyorum ve eser alımlarımı yapıyorum.

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? 

Çok fazla sanat fuarı, galeri ve bienal geziyorum, bir yandan da atölye ziyaretleri yapıyorum. Sanat eserlerine bu sayede ulaşıyorum. Artık benim için ritüele dönüşen bu süreçle kendimi güncel tutuyorum. Galericiler, sanatçılar ve koleksiyon yapan arkadaşlarımla sanat sohbetleri gerçekleştiriyorum ve fiziki ortamda deneyimlediğim sanat eserlerini alıyorum. Tabii pandeminin başlamasından bu yana alışkın olduğum bu döngü sekteye uğradı. Kolekta gibi dijital platformlar ve Instagram gibi sosyal medya kanalları sayesinde bu arayışımı sürdürüyorum. İnternet ortamında takip ettiğim sanatçıların işlerini de yine eserleri gördükten sonra galerilerden ya da temsiliyeti yoksa atölye ziyareti esnasında sanatçıdan alıyorum.

Soldan sağa: Aylin Zaptçıoğlu, Ali Elmacı, Alp İşmen, Sarp Kerem Yavuz, Yiğit Yazıcı

“Sanatı takip etmek artık benim için bir yaşam tarzı hâline geldi bu yüzden tatillerimi de genellikle uluslararası sanat fuarlarının yapılacağı tarihlere ve şehirlere göre ayarlıyorum” 

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz? 

Türkiye’de Anna Laudel, Arton, ArtSümer, CAM Galeri, Dirimart, Ekavart, Mixer, Öktem&Aykut, Pg Art, Pilevneli, Sanatorium ve x-ist Galeri’yi takip ediyorum. Yurt dışında ise Kasmin, Jeffrey Deitch, Gagosian, Pace, Lisson Gallery, White Cube, Victoria Miro, David Zwirner, Koenig, Sprueth Magers, Sadie Coles radarımda olan galeriler arasında. Sanatı takip etmek artık benim için bir yaşam tarzı hâline geldi bu yüzden tatillerimi de genellikle uluslararası sanat fuarlarının yapılacağı tarihlere ve şehirlere göre ayarlıyorum. Frieze New York / London / Los Angeles, Art Basel Miami, LA Artshow, Armory Show New York, Volta New York / Miami, ArtDubai ve Art New York / Miami en çok gezdiğim fuarlar arasında. Türkiye’de ise Contemporary İstanbul, Base, Step İstanbul, Mamut Art Project, Artweeks Akaretler’i takip ediyorum. Saha Studio’nun düzenlediği sanatçı ve küratörleri bir araya getiren, iş birlikleri çerçevesinde sanat üretimlerini geliştirmelerini amaçlayan rezidans programını ilgiyle izliyorum. Dijital platformlardan ise Kolekta ve Magnet ve Artsy’yi incelemekten büyük keyif alıyorum.

Soldan sağa: Melis Buyruk, Rana Balca Ülker, Alp İşmen, Yiğit Yazıcı

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz? 

Dijitalleşme sanat eserine ve içeriğe erişme hızıyla sanatı takip etme ve öğrenme sürecimi değiştirdi. Fakat şu an için henüz online bir mecradan sanat eseri almadım. Önümüzdeki dönemde dijital dönüşümün sunacağı olanakların gelişmesiyle neler olacağını göreceğiz. 

“Bir sanatçının eser üretim sürecini incelemek, yaratım sürecine meşgul olduğu kavramları anlamak ve özellikle sanatçıyla bağ kurmak benim için çok kıymetli 

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli? 

Eserin ardındaki sanatçı ile tanışmak benim için önemli. Bir sanatçının eser üretim sürecini incelemek, yaratım sürecinde meşgul olduğu kavramları anlamak ve özellikle sanatçıyla bağ kurmak benim için çok kıymetli. Benim daha derinlemesine bir koleksiyonerlik anlayışım var. Uzun süredir takip ettiğim ve sevdiğim, Ali Elmacı ve Aylin Zaptçıoğlu gibi sanatçıların kariyerlerinin gelişimine tanıklık etmek benim için koleksiyoner olmanın en güzel tarafı. Bir yandan da sanat üretimlerine destek olmak adına bağ kurduğum ve takip ettiğim sanatçıların her döneminden koleksiyonumun temasına uygun eserlerini almaya çalışıyorum. Sanatçıya yaptığım atölye ziyaretleri ve bu esnada gelişen diyaloglar benim eser alımımı derinden etkiliyor diyebilirim.

Melis Buyruk

Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz? 

Koleksiyon yapmaya başladığım günden bu yana sanat anlayışımda ve beğenilerimde değişimler tabii ki oldu. Bunu fuar, galeri ve bienalleri gezdikçe bilgi birikimimin artmasına ve paralel olarak koleksiyonun gidişatı üzerine düşünmeme bağlıyorum. Benim koleksiyon yapmaya başladığım 2014 senesinden bu yana sanat dünyasındaki en büyük değişim pandemi sürecinde dijital dönüşümün hızlanmasıyla gerçekleşti. Galeriler ve müzayede evleri sanatı sunma biçimleri ve koleksiyonerlerle olan diyaloglarını gözden geçirerek yeni modeller geliştirmenin yollarını aradılar ve çevirim içi satış kanallarını geliştirdiler. Özellikle galerilere ve fuarlara gidemediğimiz bu dönemde OVR’lar (online viewing room) hayatımızın bir parçası hâline geldi. Tabii kalıcı olup olmayacakları ise başka bir tartışmanın konusu. Şu an ise her sohbette en çok karşımıza çıkan ve sanat piyasasını derinden etkileyeceğe benzeyen gündem maddesi NFT’ler (non-fungible token). Blockchain tabanlı eser satılan platformların yarattığı satış rüzgârı ve son olarak ilk kez tamamen dijital olarak üretilip NFT’lenmiş Beeple’a ait bir sanat eserinin 69.3 milyon dolar’a Christie’s’te açık arttırmada satılması… Bütün bu gelişmeler sanat dünyasında ezberleri bozacak gibi gözüküyor.

Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi? 

En son Sanatorium’dan Eda Sütunç’a ait bir kinetik heykel aldım. Böylece ilk defa kavramsal bir heykeli koleksiyonuma katmış oldum. “Baklava Halısı” isimli bu kinetik heykelde baklavalar yan yana getirilerek hareketli bir kilim oluşturulmuş. Kilimi oluşturan motif katmanları arasında da kavramsal olarak kültürel geçmiş ve teknoloji arasında köprüler kurulmuş. Bu işin yapımı 3 yıl sürmüş. Beni yakalayan nokta ise daha önce bir benzerine rastlamamış olmamdı.

Asılı heykel Eda Sütunç; Yerdeki heykel Aylin Zaptçıoğlu

Koleksiyonunuzu sergilediğiniz zamanlar oluyor mu, bu konuda görüşleriniz neler? 

Koleksiyonum ile ilgili paylaşımları zaman zaman Instagram yoluyla sosyal medyada yapıyorum. Bu sayede eserlerin ve sanatçıların görünürlüğünün arttığını düşünüyorum. Fakat bunu haricinde koleksiyonu bir mekânda sergilemek üzerine henüz bir projem yok.

Soldan sağa: Sena, Melis Buyruk, Rana Balca Ülker

Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak sanatçılar önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz? 

Benim okuyuculara önereceğim sanatçılar aynı zamanda koleksiyonumda da yer alan ve büyük bir ilgiyle takip ettiğim isimler: Ali Elmacı, Aylin Zaptçıoğlu, Tayfun Gülnar, Metin Çelik, Mustafa Horasan, Sena, Alp İşmen, Burcu Perçin, Erdoğan Zümrütoğlu ve Erkut Terliksiz.

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler? 

Eda Sütünç, Irmak Dönmez ve Serdar Acar’ı yakın zamanda takibe aldım.

Metal heykel Büşra Kölmük

“Hata yapmaktan korkmamalılar çünkü bu da öğrenme sürecinin bir parçası”

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Eserin yaratıcısıyla tanışmanın ve atölye ziyaretinin koleksiyoner için önemli olduğuna inanıyorum. Alım yapmadan önce muhakkak ilgilendikleri konular ve sanatçılar hakkında araştırma yapmalı ve galerilerle iletişim kurmalılar. Ama en önemlisi hata yapmaktan korkmamalılar çünkü bu da öğrenme sürecinin bir parçası.

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.