Ahu Bade Özkan: “Beni Bu Yolda Tutan Motivasyonum Keşifçi Ruhum”

NBS HR kurucusu koleksiyoner Ahu Bade Özkan’ın sanata ilgisi henüz küçük yaşlardayken başlamış. Arkadaşlarının kendisine “Sen bir duygu biriktiricisin!” ya da “Sen sanatçıdan anı biriktiriyorsun!” tanımlamalarında bulunduğundan bahseden, bazen ressamın duygusuna ortak olmak bazen onun duygusu üzerinden kendisini anlama/aynalamanın kendisi için kıymetli olduğunu söyleyen Özkan ile koleksiyonundaki eserlerden takip ettiği platformlara, genç koleksiyonerlere tavsiyelerinden ilham noktalarına pek çok konu üzerine sohbet ettik.

Röportaj: Burcu Dimili 

Eser: Didem Ünlü

Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?

Sanat dendiğinde akla ilk olarak sadece resmi getirmek bence haksızlık. Sanata dair ilk anım 9-10 yaşlarımda idi. Harbiye Muhsin Ertuğrul’un sahnesinde Cüneyt Türel’i Mösyö Butterfly’da izlerken nutkum tutulmuştu resmen. Bir de lisede Nuri İyem sergisi gezerken daldığım ve çok uzun süre kaldığım için eve gidince yediğim zılgıtı unutamam.

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?

Kolekta ile görüştüğümün bilincindeyim ? ama “koleksiyon” kavramı ve resim arasındaki ilişkide beni rahatsız eden bir yan var, sanırım geçmeyecek. Ressam arkadaşlarımdan biri: “Sen bir duygu biriktiricisin!” dedi. Bu güzel bir tanımdı. Bir diğeri de: “Sen sanatçıdan anı biriktiriyorsun!” dedi, bu da kabulüm. Bir serüven olarak bakacaksak net olarak 5 yıl önce başladı demek doğru olur. Biraz da üniversite mezuniyetimde İtalya’dan Sanat-Felsefe Master’ına kabul görmüş ama gidememiş olmamın verdiği bir motivasyon var altında.

İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?

İnanmayacaksınız ama ilk eseri ben değil oğlum aldı. O ana kadar öğrenilecek, araştırılacak, saygı duyulacak ama sahip olunmayacak gibi bir inançla kurgulamıştım eserlerle ilişkimi. Oğlum yedi yaşındaydı, bir eseri beğendiğini söyledi ve “harçlıklarımı tamamlar mısın?” dedi.

Mesleki şapkalarımdan birisi olan start-up mentorlüğümün verdiği bakış açısı, sanata olan tutkum ile oğlumun harçlığını anlamlı bir şekle çevirmesini öğretme isteğim o anı bizim miladımız yaptı. İlk ciddi hikâyemiz Didem Ünlü’nün bir aile resmini yağlı boya ile hayat geçirdiği eserdir. Resim Didem’in ailesini anlatır ama ben kendi babaannemin insanları aileyi etrafında toplayışını gördüm o resimde, onun ailesinden benim aileme ve aile değerlerime bir akıştı. Didem’in “Kalıplar” serisinde kullandığı annesine ait moda tasarım dersinin patron kalıpları beni babaannemin başında dikiş makinesinde beklediğim o büyülü ana taşıdı. Burda dergileri ve parşömen kağıtların kokusu ve benden bir parça eserin içine gömülüydü.

Didem Ünlü
Didem Ünlü Kalıplar Serisi; Jeff Koons

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Kurucusu olduğum, 30 kişiye ulaşmış bir insan kaynakları şirketi olan NBS HR‘dan gelen mesleğim gereği insanı anlamak ve yeteneği keşfetmek üzerine kurulu bir yolda yürüyorum. Üniversitede felsefe ile başlayan bu yol, psikoloji ve nlp-koçluk ekolleri ile gelişti. Bazen ressamın duygusuna ortak olmak bazen onun duygusu üzerinden kendimi anlamak/aynalamak ve bazen de yaşadığımız kolektif bilinç insanlık evrim yolunu bir görselle canlı kılmak.

Eser seçiminde dikkat ettiğim yegâne nokta; kavramın değerimle örtüşmesi- üst üste geçmesi, beni ve paylaştığım herkesi aydınlatacak bir hikâye taşıması.

Ömer Uluç

Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor? Örneğin salonunuzda, çalışma odanızda, yatak odanızda ya da çocuk odalarınızda hangi eserler yer alıyor?

Sizin sayenizde saydım. 80’e yakın eser var ve bunlar; litografi, fotoğraf, heykel, serigrafi, akrilik-yağlıboya tuval, enstalasyon ve kolaj olmak üzere birçok disiplinden oluşuyor.

Salon bölümünde yaşadığımız, arkadaşlarımızla sohbet ettiğimiz alanda daha çok kişinin veya kadının dönüşüm yolculuğu, bireyin düşünsel evrimi ve zıttı olarak aile/kök, aidiyet temalı işleri bir arada tutuyoruz. (İhsan Oturmak, Sayat Uşaklıgil, Bengisu Bayrak, Mehmet Dere, Zeynep Akgün, Alican Leblebici, Burcu Perçin, Didem Ünlü, Haydar Akdağ, Evrim Kılıç, Genco Gülan, Antonio Consantino)

Çalışma bölümünde daha çok genç sanatçılar ve usta isimler karşılıklı. Buradaki güçse amatör kalmanın iş kimliğinde yaratıcılığı ve ustalaşmanın zenginliği. (Yiğit Yazıcı ve Şeyda Özdamar karşılaşması gibi)

Oğlumun odasında dinamizm veren ve gelecek motivasyonu yaratan yeni medya işler toplanıyor. (Bu odanın favorilerinde de yine Alican Leblebici var onu Tolga Akbaş ve Cihan Ünalan takip ediyor)

Yatak odasında ise Adnan Turani, Devrim Erbil, Ergin İnan, Ömer Uluç bir aradalar. Bu isimler benim genel eğilimime tezat gibi dursalar da benim için anlamı; bireyin yenilenmesi için en büyük ihtiyacı uyku. Uykunuzu ancak güven alanındaysanız alırsınız. Bu isimlerin uzun yıllara dayanan öyküsü ve güven / istikrar döngüsüne ithaf eder kişisel yolumda. 

 Haydar Akdağ

Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?

Zeynep Akgün’ün bir kadının dönüşümünü anlattığı, özgürlüğü vurguladığı “KOZA” eseri var mesela. Hemen yanında Bubi’nin kafesi var. Çünkü ilişkisinin içinden özgürleştiğiniz insanlar bir zamanlar ruhunuzun kafesiydi.

Zeynep Akgün
Eserler: Zeynep Akgün, Bubi
Bubi

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?

Bu topraklar hafızasız ve köksüzleşme ile en çok 1980’den bu yana mücadele ediyor. Dünya ise 2000’den bu yana ışık hızında dönüşüyor. En çok köklerinle dönüş teması olarak özetleyebilirim sanat birikimimi. Sanat türü olarak bir niteleme yaparsak çağdaş akım altında farklı disiplinlerde üretilmiş eserlerden oluşur.

Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?

Evet, yerleri değişiyor. Çünkü benim duygum ve bakış açım da değişiyor. Özellikle ofis ve ev arasında da bir akış var. Ortalama 1 yılda bir dönüşüm oluyor. Bu akış ofiste yer alan ekibime de ayrı bir ilham veriyor.

Mehmet Dere

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?

Profesyonel destek almıyorum ama üç yıl kadar Marcus Graf’ın derslerine katıldım. Sesi sanırım hep kulağımda ama o da çok özgürleştiren bir hocadır, bu manada kendisine minnettarım. Eserlerini onların da adına sakladığım ressam arkadaşlarımın fikirleri hep benim için önemli, sohbetlerimizin konusu. Her ismin bende bıraktığı izler var. Ancak sanırım Haydar Akdağ ve Didem Ünlü’nün fikir desteklerinin yerini ayrı tutmam lazım.

Cihan Ünalan

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?

Genç sanatçıları bir araya getiren çağdaş sanat fuarları ilham veriyor elbette. Sanatçıların atölye ziyaretleri ve Instagram sayfaları. Mesleğim gereği farklılıklara gitmekten, yenileri tanımaktan hiç çekinmiyorum. Sanatçılarla tanışıyorum, resimde gördüğüm yeteneği kendileri ve düşünceleri ile bağdaştırıyorum.  Çok hızlı karar veren birisiyim ve burada da alım yaparken beni heyecanlandıran, bana enerji veren, varlığına anlam yüklediğim eserleri aynı hızda alıyorum. Verdiğim kararlarımdan da şimdiye dek hiç pişman olmadım.

İhsan Oturmak

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?

Kendimi bir merkez etrafında çerçevelemiyorum. Dolayısıyla radarımda olan galeriler var mı evet var; ancak benim değerlerim ya da açığa çıkmasına çaba ettiğim farkındalıklarıma işaret eden her türlü sergi-mekân sınırını aşan ve kavramına kâşif bir ruhla dahil olup izlediğim sayısız sanat buluşması var. Süreklilik/sürdürülebilir kurumsal yapılar iş hayatımızın bir parçası olabilir ama konu burada sanat! İşin içinde sanat eseriyle kurduğum ilişkideki duyumsama ve diyalog her şeyin üstünde.

İstanbul’un ev sahipliği yaptığı sayılı uluslararası çağdaş sanat fuarımız, sanat galerimiz ve alternatif sanat mekânımız var. Bununla birlikte iş seyahatlerime denk gelen fuar ya da sergileri mutlaka gezmek için zaman yaratıyorum.

Alican Leblebici, Suat Akdemir, Evrim Kılıç
Alican Leblebici
Suat Akdemir, Evrim Kılıç

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?

Hızlı düşünme, sonuca sağlıklı ulaşma ve bunları yaparken detayları atlamamak önemlidir. Temelde birçok prensibin beni beslediğini göz önünde bulundurursak ve meslek hayatımın bir parçası olarak deneyimlerin geleceğe aktarımında; gelecek aklını ıskalamadan, bir adımdan daha fazla önde olmaya dair motivasyonu dijitalleşme ile sağlayan bir çağdayız.

Bugün şirketlerin dijital dönüşümünün belkemiğini oluşturan yüzlerce adayı büyük kurumsal firmalara yerleştiren biri olarak dijitalleşme ile yeniden zengin bir dille çağın bilgisini inşa ettiğimizi görüyorum. Böyle olunca sanatın dijitalleşmesi, esere ve öyküsüne, sanatçısına, merak ettiğim detaylara ulaşmada bir avantaj sağladı. Fakat bütün bunlara rağmen eseri ya da eserleri canlı görmek, sanatçısını tanımak ya da takip ediyor olmak benim için önemlidir. Elbette üretim dilini, eserlerini bildiğim bir sanatçının/sanatçı dostumun dijital bir platformda eserini görüp heyecanlanıyorsam, üstüne gider ve o eseri alırım.

Genco Gülan

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?

Konu sadece bir eser almak değil. Üreten insanın düşünce dünyasındaki zenginlik, çok kültürlülük, felsefe ya da diğer sosyal bilimler perspektifleri. Bütün bunlar bir eserin yalnız plastik kuvvetini değil, nefes almak vermek gibi temel bir ihtiyaç olan düşünme ve düşün nesnelleşmesi sürecindeki samimi bağı bilmek açısından oldukça önemli.

Yiğit Yazıcı, Didem Ünlü

Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?

Zevklerin değişmesi üzerine belki daha detaylı konuşuruz. Fakat değişimin tetik noktası yalnız estetik değil elbette. Bilginin, araştırmanın, üretim dilinin kendisine dair izleyici/koleksiyoner olarak deneyimim geliştikçe keşif radarımı geliştirdiğimi söylesem daha doğru olur. Değişmeyen yönüm ve beni bu yolda tutan motivasyonum ise keşifçi ruhum.

Koleksiyonuma Türk Sanat tarihi için önemli isimleri eklerken, bir yandan ülkemiz değerleri ve deneyimlerini özümsemek bir yandan da oğlumun sanat sevgisine/sanat bilgi birikimine canlı tanıklıklar getirmek istiyorum. Eser seçkimin her geçen gün gelişmesi, yeni eserlerin eklenmesinde genç sanatçıların yaşadıkları dönemin deneyimlerine nasıl yaklaştıklarını gözlemlemeyi sürdürüyorum. Sanat dünyasında neler değişiyor ya da değişmiyor? Her deneyim kendi cesaret sınırlarıyla düş dünyasının ipuçlarını veriyor.

Beni işimde de sanatta da en çok kimsenin henüz duymadığı isimleri keşfetmek heyecalandırıyor. Belki de evet klasik müzayedesever veya galeri öncelikli seçimler yapan koleksiyoner tipinden ayrılıyorum. Gencecik pırıl pırıl isimler var kimsenin daha duymadığı. Oğulcan Sürmeli beni şu ara böyle heyecanlandırıyor, Bike Başaran da keza öyle.

Sayat Uşaklıgil

Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi?

Son aldığım eserle son teslim aldığım eser farklı.

Oğulcan Sürmeli’nin “Sanatçı’nın Hammaddesi”… Eserin alt metninde bir yetenek yarışmasına katılım şartları yazar camı ise bir kurşun parçalar. Bu eserde beni yakalayan net bir şekilde sanatın belli kalıplara sokulmasının sanatçıyı parçalaması.

Diğer iş ise Bike Başaran’ın Pera ve Cermodern’de “Yüzleşme” sergisinde çok popüler olan “Old is the new Black- Betty White” isimli eseri.

Burada ruhun yaşlanması ve bedenin yaşlanması arasındaki farkın ve göreceliliği düşüncesinin kariyerinde arayış sürecinde adaylara ve danışanlarıma ilham olmasıydı yakaladığım, o yüzden ofiste yer alacak.

Özellikle pandemi sonrasında bu konuda danışanlarımda inanılmaz bir artış gördüm. Belli bir aşamaya gelmiş kariyerdeler ancak kariyerlerini dönüştürmek, yeteneklerinden gerçek ve kendilerini gerçekleştirdiklerini hissettikleri yeni bir kariyer yaratmak, yeni bir lider çıkarmak istiyorlar. Bu eser Liderlik Mentorluğu yaptığım toplantılarımın merkezinde olacak.

Oğulcan Sürmeli
Oğulcan Sürmeli

Koleksiyonunuzu sergilediğiniz zamanlar oluyor mu, bu konuda görüşleriniz neler? 

Koleksiyonumu ofisimde de sergiliyorum. Dediğim gibi zaman zaman yer değiştiriyorum. Koleksiyonda yer alan eserleri ve sanatçıları ekip arkadaşlarımla da paylaşıyorum. Zaman zaman uzun sohbetlerin zaman zaman başka bir duygunun tek kelimelik karşılığı oluyorlar. Şimdilik koleksiyon sergisi kısmını ailem, dostlarım, iş dünyası ve ekibimle paylaşıyorum. Daha kamusal bir sergi projesi için zamanımız ve heyecanımız var.

İşte tam da burada kapalı depolar ve eserler fikri, bana sanatın iyileştirici gücü aksine insana sahip olma adına verdiği hırs ve hırpani tavrı hissettiriyor. İzleyemediğim, koklayamadığım, paylaşamadığım, önünde yaşamadığımız eser fikri bana tam da Erich Fromm’ün olmak, sahip olmak arasındaki yolunu hatırlatıyor.

Burcu Perçin

Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak sanatçılar önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?

İsim önerisi yerine bir motivasyon önersem? Takip edeceğiniz sanatçı ya da takip ettiğiniz sanatçıların duyarlılığına, üretim gücüne, iletişimine, yaratıcılığına, sizi düşündüren ya da duygularınızı tetikleyen formlarına/renklerine/enerjisine odaklanın. Sanatçının popülerlik ya da görünürlüğü dikkatinizi dağıtmasın.

Nehir Sağdıç

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Mehmet Dere’nin son zamanlarda üst üste doyurucu sergileri oldu. Bence takibe değerdi.

Helen Levitt’in eserleri, Nam Jun Paik, Thomas Struth , Rauschenberg, Beuys Ekolü beni  sürekli canlı tutuyor. Cengiz Çekil veya Halil Altındere ne zaman gözümün önüne gelse içimde bir dalgalanma olur, vazgeçmem. Ayrıca, Füsun Onur, Gülsün Karamustafa, Hale Tenger, İpek Duben ve Erdal İnci, Rasim Aksan, Bashır Borlakov takip ettiğim isimlerden.

Bedri Baykam

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Bu tutkuya biriktirmek ve sahip olmak duygusundan çıkıp, paylaşmak, anlamak, ilham olmak, iyi hissetmek ve iyi hissettirmek motivasyonlarıyla sahip çıksınlar. Sanatçıyı doğrudan tanısınlar. Atölyeler, galerilere göre çok daha gerçek mekânlar, sanatçı atölyelerinden vazgeçmesinler. İlle de müzayede ille de bilinen isme konsantre olmak değil bol okumak, konuya felsefeden başlamak daha tatlı bir hâl alacaktır.

Adnan Turani
Bengisu Bayrak
Haydar Akdağ
Ergin İnan
Haydar Akdağ
Haydar Akdağ
Şeyda Özdamar
Oğulcan Sürmeli
Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.