Selen Sarıoğlu Süloş: “Sanatın sorgulayan ve düşündüren yanı benim koleksiyonerliğimin arkasındaki ana motivasyon”

Koleksiyoner, sanat yazarı, danışman, Cultureist Eş Kurucusu Selen Sarıoğlu Süloş, eser almaktaki en önemli motivasyonlarından birinin sanatçının üretiminden bir parça edinebilmek olduğunu söylüyor. Kendisi ile aldığı ilk eserden koleksiyonunun ana temasına, takip ettiği platformlardan genç koleksiyonerlere tavsiyelerine kadar pek çok şey konuştuk.

Röportaj: Burcu Dimili

Arkadaki eser: Murat Germen

Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?

Sanat ile tanışmamı bir ana indirmektense çocukluğuma dayandığını söyleyebilirim. Koleksiyonlarına özenle seçtikleri eserlerin hikâyelerini annemden dinlediğimde, sanatın sadece görsel değil anlamsal yönüyle de bir bütün olduğunu en başından deneyimlemiş oldum. Ev dışındaki sanata dair hatıralarım ise seyahatlerimizde muhakkak uğradığımız müze gezileri. Galerileri annemle gezmeye başlamam daha ileriki yaşlarıma denk geliyor ama aslında koleksiyonerliğimin temelinde de bu geziler yatıyor.

Molly Greene

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?

Lise sonrasındaki dönemde eğitim ve iş tecrübelerim sırasında sanat alanında kendimi geliştirmeye hep devam ettim. Daha fazla bilgiye sahip oldukça da sanata olan ilgim gittikçe arttı. Yurt dışındaki bu dönemden sonra Türkiye’ye geri dönüş yaptığımda ve kendime ait bir evim olduğunda koleksiyonumu aileminkinden ayrıştırmaya başladım.  

İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?

İlk aldığım eser Yaşam Şaşmazer’in edisyonlu küçük bronz bir heykeliydi. Edisyonlu eserler koleksiyonerliğe giriş için oldukça ideal. İlk zamanlarda ne istediğinden emin olmak ve alım kararını verebilmek kolay değil. Dolayısıyla eserin birkaç edisyonu olması, daha düşük maliyetle birkaç kişinin o esere sahip olabilmesi olanağını sağlıyor. Kaldı ki yalnızca koleksiyonerliğin başında değil devamında da fotoğraf, heykel veya baskı olsun farklı mecralarda edisyonlu eserler almaya devam ediliyor. 

Yaşam Şaşmazer

“Seçim yaparken özgün dili olan, estetik kaygının yanında kavramsal olarak da kendine amaç edinmiş sanatçılar ilgimi çekiyor”

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Sanatın sorgulayan ve düşündüren yanı benim koleksiyonerliğimin arkasındaki ana motivasyon. Hem bunun sürdürülebilirliğine destek olmak hem de hayatıma katmak için sanat eseri alıyorum. Seçtiğim eserlerin hepsinin bende bir his veya farkındalık uyandırması benim için önemli.

Bir genç olarak başlattığım koleksiyonumun yaşadığım dönemi ve sanatçılarını yansıtmasını çok önceden kendime hedef biçtim. Seçim yaparken ise özgün dili olan, estetik kaygının yanında kavramsal olarak da kendine amaç edinmiş sanatçılar ilgimi çekiyor. Bir eseri alırken ondan etkilenmem önemli ama bir o kadar önemli olan da sanatçının pratiğinin bütünü. Bir eseri görüp hemen almak istediğim tabii ki oluyor ama genellikle akademik geçmişimden gelen bir alışkanlıkla da araştırmamı iyi yapıp ondan sonra inandığım ve desteklemek istediğim sanatçının eserini koleksiyonuma katarım. Türk veya yabancı hangi sanatçı olursa olsun okulu, katıldığı bireysel ve grup sergileri, farklı dönemlerde ürettiği eserleri inceler ondan sonra alım kararını veririm. Bu denenle Kolekta’nın sanatçıların özgeçmişlerini anlatan bir bölüme de yer veriyor olması bence oldukça yararlı. 

Jeff Koons, Volkan Aslan heykelleri, Burçak Bingöl duvar kağıdı

Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor? Örneğin salonunuzda, çalışma odanızda, yatak odanızda ya da çocuk odalarınızda hangi eserler yer alıyor?

Koleksiyonumdaki eserleri henüz arşivlemediğim için sayısını hiç bilmiyorum. Eserlerin yerlerini sık sık değiştirerek yaşam alanlarını sürekli yenilemek hoşuma gidiyor. Şu an ki hâliyle, evimin girişinde Hayal Pozantı’nın bir yağlı boya eseri yer alıyor. “46 (Percent increase in requests by world governments for Twitter user data since the beginning of 2014)” adlı eser isminden de anlaşılabildiği gibi dünya devletlerinin Twitter data taleplerindeki, yani politik baskıdaki artışa işaret ediyor.

Salonumuzdaki raflarda daha küçük boyutlu, çoğunluğu fotoğraf koleksiyonumdan olan eserler yer alıyor. Burada Türk olarak Lara Ögel’in fotokolaj çalışması, onun yanında yabancı sanatçılardan Sam Falls, Shirin Neshat, Farah Al-Quasimi, Prem Sahib gibi isimler var. Yine rafların olduğu bölümde Sam Moyer’in küçük bir mermer heykeli, Lauren Clay adlı genç bir sanatçının 3D yazıcıyla üretilmiş mermer görünümündeki bir eseriyle yan yana duruyor. Yine bu raflarda Ai Weiwei’in New York Washington Square enstlasyonu sırasında satışa çıkarıp aynı gün tükenen edisyonlu bir heykeli yer alıyor. Yemek odasında NY’ta oturan arkadaşım sanatçı Ahmet Civelek’in tuval üzerine yapıştırılmış kırık cam ve porselen bulunmuş nesne parçalarından oluşan eseri var. Oğlumun odasının girişine de yine Ahmet’in bize düğün hediyesi olarak verdiği legolardan yapılmış bir eseri yer alıyor. Salonda Fransız sanatçı Nicolas Deshayes’in diptik bir eseri var. Bu da metal levhalar üzerine yapılan müdahaleler ve plastik eklentiden oluşan bir eser. İnsanların doğaya müdahalelerinin kalıcı sonuçlarına dikkati çekmeyi hedefleyen eser hem estetik hem kavramsal açıdan beni yakaladığı için satın aldım. Yine salonda, divanın üzerinde ise Joe Reihsen adlı Los Angeleslı genç bir sanatçının soyut eseri yer alıyor. Yatak odamda Nevin Aladağ’ın “Stiletto” serisinin ilk zaman eserlerinden biri var. Bir performans sırasında topukların levhada bıraktıkları izlerle ortaya çıkan bu eser kadınların topuklarını yere vurarak seslerini duyurup izlerini bırakmalarını temsil ettiği için bana göre çok manalı.

Ahmet Civelek (Eşinin müdahelesiyle)

Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?

Benim için her aldığım sanat eserinin bir anlamı veya hikâyesi var ama Leyla Gediz’in “Türkiye” adlı eserinin alım hikâyesi benim için unutulmaz. Rampa Galeri zamanında sergisinin açılış günü öğle saatlerinde galeriye gittiğimde en çok beğendiğim eserlerin hepsi satılmıştı. Ondan sonra sanatçıyı Instagram ve Facebook’ta takip eder oldum ve birkaç sene sonra kendi evinde, çok iyi hatırlıyorum Topağacı’ndaki Kilimli Konak’ta bir sergi açtığı haberini sosyal medyada paylaştığında bir arkadaşımın doğum günü için yoldaydım. Doğum günü öncesinde Topağacı’na gitmeye karar verdim ve bu altı siyah giyimli üstü çırılçıplak vücuduyla köprü yapan Türkiye temsili eser beni çok etkiledi. O zamanlar tanımadığım Leyla’ya gidip bu esere olan ilgimden bahsettim. Kendisi de bir yurt dışı kurumunun opsiyonladığını ama onların farklı bir yöne kayması durumunda haberleşebileceğimizi söyledi. Nitekim öyle de oldu ve ben eserin sahibi olma şansına eriştim.

Leyla Gediz

“Kadın sanatçı ve kadın meseleleri ilgimi çekiyor. Özgürlük ve eşitlik kaygısı da hem politik hem de feminist bakış açılarından önem verdiğim temalar” 

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?

Koleksiyonumdaki sanatçıların hepsinin ortak paydası genç diyebileceğim, benim yaşıma yakın sanatçıların eserlerinden oluşması.

Eserlerin bende bir his uyandırması benim için çok önemli. Bu açıdan kadın sanatçı ve kadın meseleleri ilgimi çekiyor. Özgürlük ve eşitlik kaygısı da hem politik hem de feminist bakış açılarından önem verdiğim temalar.

Temadan bağımsız olarak bir de farklı mecra denemeleri ilgimi çekiyor. Sanatın çoğu zaman tuvale indirgenmiş olmasının yeterince sorgulanmadığını düşünmüyorum. Yaşam’ın heykeliyle eş zamanlı yaptığım bir erken dönem alımı da Erol Eskici adlı sanatçının tuval veya kâğıt yerine film şeritleri üzerine yaptığı “Kaygan Zeminler” adlı eseriydi. İki metre uzunluğundaki eski usul fotoğraf film şeritlerinin yan yana yapıştırıldığı bir zemine oturtulmuştu bu resim.

Claudia Comte

Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?

Ben ve ailem koleksiyonumuzu aile fertlerinin evlerine yayıp sürekli olarak yer değiştiriyoruz ve kendi depolarımızı kullanıyoruz. Bunun yanında, arkadaşım Dila Kabakçı’nın başlattığı Artfactory’nin sanat eserlerine özel tasarlanmış depolarındaki koşullar uzun süreli depolama için tabii ki daha ideal. Yakın bir zamanda bir planlamayla bu şekilde profesyonel depolamaya geçiş yapmakta yarar var.

Burçak Bingöl

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?

Sanat dünyasında farklı rollerde bulunmamın sonucu olarak hem Türkiye’de hem yurt dışında farklı pozisyonlarda pek çok arkadaşım var. Dolayısıyla sanatçısına göre benden daha fazla bilgiye sahip olabileceğini düşündüğüm biri varsa danışırım yoksa sanatçının geçmişine bakar, hakkında yazılmış eleştiri yazılarını da iyice tarar son kararı veririm. Bunun yanında annem eskiden beri sanat konusunda hep ilk fikrini aldığım kişi olmuştur.

Ayça Telgeren

“Eser almaktaki en önemli motivasyonlarımdan biri sanatçının üretiminden bir parça edinebilmek” 

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?

Satın aldığım eserlerin birçoğunu takip ettiğim galerilerin ve sanatçıların yeni sergilerinden veya sergi dışı üretimlerinden buluyorum. Instagram bu konuda yeni bir kanal oluşturdu. Sanatçılar da Instagram hesapları üzerinden kendi sergilerini veya yeni üretimlerini paylaşıyorlar artık. Dolayısıyla sanatçıların Instagram hesapları vesilesiyle de yeni eserlerden haberdar olup satın aldığım oluyor. Onun dışında okul ve iş tecrübelerimle senelerin birikimi olan arkadaş çevrem de benim için farklı bir kaynak oluşturuyor. Hem galeri hem de müzayede çalışanları arasında pek çok iş arkadaşı ve dostum var. Bu çevrelerde sürekli olarak ortak noktamız olan sanat ile ilgili konuştuğumuz için birbirimizin zevkleri ve ihtiyaçlarına da hâkimiz. Dolayısıyla bu şekilde de piyasaya çıkmayan veya henüz çıkmamış olan eserler ile ilgili de bilgiye sahip oluyorum.

Eser: Aras Seddigh

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?

İstanbul, Avrupa ve Amerika’daki başlıca galerileri yakından takip ediyorum. Bunun yanında, Aralık 2019’a kadar, beş sene boyunca VIP Temsilciliğini yapmış olduğum Art Basel tabii ki en yakından takip ettiğim fuar. Fuarların alım yapmanın yanında yeni sanatçı ve galerileri keşfetmek adına oldukça yararlı olduğunu düşünüyorum. Fakat son zamanlarda bir fuar enflasyonu olduğu da bir gerçek. Covid sonrası dijital ortama taşınan bu fuarlar da sergiler gibi uçağa binmeden rahatlıkla ulaşılabilir oldular. Benim gibi dijital ortamda sanat görmeye alışık olan ve yeni bebeğiyle mobilitesi düşmüş bir sanatsever açısından ev konforunda fuar ve sergileri gezebilmek Covid’in nadir yararlarından biri oldu. Platform olarak da Artsy ve Artnet’i neredeyse her gün kullanıyorum. Basın kanallarından da Artnews, Hyperallergic, Artforum, Frieze ve NYTimes’da sanat eleştirmenlerinin yazılarını düzenli olarak takip ediyorum. 

Hayal Pozantı

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?

Bir eseri çıplak gözle görmek gibisi yok tabii ki ama artık sanat dünyası ağırlıklı olarak dijital ortamda. Ben de bu işe oldukça alıştım. Özellikle eserlerini daha önce sergi veya fuar ortamında görmüş olduğum bir sanatçının yeni eserlerini dijital ortamda gördüğümde onların gerçekteki görselliğini rahatlıkla tahmin edebiliyorum. Online alımlara daha önceden başlamıştım ama Covid sonrası, yani son bir senedir, aldığım her bir eseri online mecrada görüp aldım diyebilirim.

Chris Succo

“Bir eser tek başına görsel olarak ilgi çekici olabilir ama benim için ancak sanatçısıyla ve sanatçısının düşünceleriyle anlamlanır”

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?

Eser almaktaki en önemli motivasyonlarımdan biri sanatçının üretiminden bir parça edinebilmek. Üretim ise sanatçının düşüncelerinin ve araştırmalarının bir sonucu. Dolayısıyla tabii ki tanıyıp sohbet edip duyduklarımdan etkilendiğim bir eseri eve götürmenin keyif ayrı. Bunun mümkün olmadığı zamanlarda ise o kişinin söyleşilerini okuyup dolaylı yoldan tanımak benim için çok önemli. Bir eser tek başına görsel olarak ilgi çekici olabilir ama benim için ancak sanatçısıyla ve sanatçısının düşünceleriyle anlamlanır.

Rasim Aksan

Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?

Daha ilk zamanlardan beri eserlerin arkasındaki sanatçı ve kavramlara bakıp alım yapıyorum. Öğrendiğim ve farklı yaptığım bir nokta var ki o da beğendiğim sanatçıdan bir eser almak adına ilk karşılaştığım veya ilk alabildiğim eseri almamak. Geriye dönüp baktığımda “bu sanatçıdan eser almazdım” diyeceğim kimse yok ama “bu eseri seçmezdim” diyeceğim birkaç eser var. Sanat bilgim ise okuduklarım dışında NYU’da katıldığım “Global Sanat Yönetimi” programı ve sonrasında Sotheby’s’de tamamladığım “Güncel Sanat” master programı ile gelişti. Göz denilen şey ise gezip gördükçe sürekli olarak gelişiyor. Son yıllarda en çok değişikliğe uğrayan da bu “görme”nin şekli oldu. Azalan seyahatlere ters orantıyla artan dijital ortamda izlenen sanat aynı tadı vermese de dünyanın her bir tarafından sanatı evinin rahatlığında görmeyi mümkün kılıyor. Neredeyse her serginin ve fuarın online olarak da yayımlanmasıyla birlikte ben her gün hiç görmediğim kadar farklı kanaldan sanatı görür durumdayım.

Eylül 2016’da Art Nivo’da Selen Sarıoğlu Süloş’un kürasyonunu gerçekleştirdiği sergiden

Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi?

En son uzun süredir takip ettiğim Amerikalı bir fotoğrafçının eserini dijital ortamda görüp satın aldım. Daniel Gordon isimli sanatçı, önceden fotoğrafladığı görselleri ve kâğıtlardan eliyle iki boyutlu olarak biçimlendirerek oluşturduğu aranjmanlarını tekrar fotoğrafladığında hacimlerini tamamıyla yitirmiş, göz yanıltıcı boyutsuz mekânlar ortaya çıkarıyor. Benim seçtiğim eser de karantina döneminde yaptığı bir seriden, gündelik yaşamı yansıtan bir iş. Yine karantina döneminde Molly Greene adlı bir genç sanatçının eserini aldım. Kendisi son zamanlarda Amerika’da özellikle dikkat çeken figüratif resimdeki güncel sürrealizm akımının en genç temsilcilerinden. Bu sanatçıyla ilgili özellikle ilgimi çeken Yale Üniversitesi’nden Çevre Bilimi ve Botanik üzerine master ve PHD sahibi olup, bu birikimini resme aktarması. Daha sanat tecrübesinin çok başlarında ama ileride çok farklı yerlere gelecek bir sanatçı olduğuna inanıyorum.

Joe Reihsen

Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak sanatçılar önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?

Kolekta’da farklı galerilerden pek çok iyi sanatçı var, dolayısıyla birkaç isim vererek diğerlerine haksızlık etmek istemem.

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Zamanla azalmadan artan bir sanatçı takip listem var. Ne yazık ki yeni sanatçı keşfettiğim hızda satın almam mümkün olmuyor. Koleksiyonumda olan ve olmasını istediğim sanatçıların çalışmalarını yakından takip ediyorum. Yurt dışında olmam, müşterilerimin çoğunun da yabancı olması dolayısıyla odak noktam bu sıralar daha çok yabancı sanatçılara kaymış olsa da bizim sanatımızın daha çok desteğe ihtiyacı olduğunun bilinciyle iki taraflı alım yapmaya özen gösteriyorum.

Nevin Aladağ

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Okumak, gezmek, görmek ve tekrar okumak… Kendilerini hazır hissettiklerinde de iyi galerilerle temasa geçip onlarla yaptıkları diyaloglar sonucunda alımlarını gerçekleştirmeleri. Daha önce bahsettiğim gibi edisyonlu veya küçük boyutlu eserler de büyük ve pahalı eserler kadar değerli, dolayısıyla başlangıç için çok uygunlar. 

“Sanattan kazandığım parayı yine sanata yatırıyor olmamla bir nevi sanat dünyasının döngüsünün mini çarklarından biri olduğum da söylenebilir”

Bir sanat yazarı ve sanat danışmanı olarak bu iki kimliğinizi koleksiyonerliğinizle nasıl bir paralellikte sürdürüyorsunuz? Birbirlerini nasıl besliyorlar?

Hepsi birbirinin içine geçmiş durumda. Bir sergi gördüğümde o sergiyi yazı konusu edebildiğim gibi bir koleksiyoner olarak eser satın alabilirim ya da koleksiyonuna uyacağını düşündüğüm danışanlarımla paylaşabilirim. Danışanlarım için saatlerce okuyup araştırma yapmak benim için işten çok keyif olduğu için şanslıyım. Sanattan kazandığım parayı yine sanata yatırıyor olmamla bir nevi sanat dünyasının döngüsünün mini çarklarından biri olduğum da söylenebilir.

Ansen

Ortak kurucusu olduğunuz Cultureist’ten bahsedebilir misiniz?

Cultureist’in misyonunu daha en başından Türkiye’deki sanat kurumlarına destek toplamak olarak belirledik. Türkiye’de sanata verilen devlet desteği yok denecek kadar az. Bir avuç şirketin katkıları ve koleksiyonerlerin alımlarıyla desteklenen sistemdeki fonlar yeterli değil. Kaldı ki bir dolar’ın TL’ye çevrilince etkisi katlanarak artıyor. Dolayısıyla yurt dışından ne kadar yardım toplasak kârdır mantığıyla yola çıktık. Pırıl ve Igno Van Waesberghe adlı arkadaşlarımla geliştirdiğimiz fikir benim New York’a geri taşınmamla gerçek oldu. Yıllar önce Doha’daki New York Times Art Conference’ta konuşmacı olarak tanıdığım ve NY sanat dünyasının içinde olan mimar Koray Duman’ı da dahil etmemle birlikte faaliyetlerimize başladık. Henüz iki senelik olan geçmişimizde İstanbul Bienali ve Salt’ın araştırma fonlarına katkıda bulunduk. Gelecek senelerde New York’taki takımızı kuvvetlendirip zamanla yaptığımız yardımların boyutunu ve sayısını da arttırabilmeyi hedefliyoruz.

Ayrıca yakın zamanlı başka projeleriniz varsa sizden dinlemek isteriz.

Daha çok genç olan Cultureist’i kuvvetlendirmek en öncelikli projem. Bu yolda yönetim kuruluna yeni isimler alıp New York’taki danışma kurulumuzu büyütmek de ilk hedefimiz.

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.