Beni Sakla, 2022

Yakın zamana kadar aile hayatımızda ve evlerimizde büyük bir öneme sahip olan çeyizler teknolojinin gelişmesiyle değerini yitirdi ve sandıkların derinliklerine gönderildiler. Eski değerlerini kaybeden ve zamanla unutulan danteller, geçmişte evlerimizin önemli köşelerini, vitrinleri bizimle paylaşan objelerimizdi. Günümüzde çeyiz geleneğinin de geçmişteki önemini yitirmesi ile yerlerini fabrikasyon ürünlere bırakarak sadece hafızalarımızda yer edindi.

Geçmişle gelecek arasındaki bağ doğada da kendini çeşitli şekillerde var etmektedir. Doğada ki bitkilerin karmaşık yapısı iç içe geçmişliği bize zamanın kendi içerisinde ki değişimi çağrıştırır. Zaman içerisinde renkten renge giren otlar dallar ve çeşitli kaya parçaları kendi oluşturdukları kompozisyon ve karmaşa içerisinde bize geçmiş ve gelecek arasındaki bağı göstermektedir. Doğanın içerisinde dikkatimizi çekmeyen önem vermediğimiz otlar, kırık dal parçaları zaman içerisinde kendileri gibi unutulan danteller birleşti.

İnsan ve doğa arasında metropolleşmenin de etkisiyle kaos içeresinde devam eden bu ilişki doğadaki en küçük parçalarla, iç içe giren ve büyümeye çalışan, kuruyan, kırılan bu bitkiler ifade edilmektedir. Zaman içerisinde betonlaşan dünyamızda insanların birbirleri ile olan ilişkileri de iç içe giren otlar gibi kaos içerisindedir. Kendi var etmeye çalışan, arayış̧ içerisinde olan bireyler günümüzde sıkışmış, geçmiş ve gelecek arasında bir yer bulmaya çalışarak ve kendilerini ifade etme çabası içeresindedirler. Toprak üzerindeki fark etmediğimiz dikenli kurumuş ya da büyümeye yer arayan bitkileri üzerinde barındırarak yeni bir başlangıcı temsil eder. Unutulan ve değerlerini yitiren ve fark edilmeyen aslında baktığımızda bizi geçmişe götüren bu nesneler bir araya gelerek bize kendimizi ve etrafımızdaki değerleri sorgulamaya itmektedir.