İhsan Oturmak Açık Stratejiler Dizisi
Öktem Aykut
Resimlerinde, tamamen kendisine has bir figüratif ifade yöntemi geliştirmiş olan İhsan Oturmak, can alıcı toplumsal konuları birer varlıkbilimsel ve fenomenolojik sorun olarak ele alır. Kendi ifadesi ile, Beden ile tin’in birlikteliği canlının varlığı ile ilgili ise düşünce ve teknik de yapılan işin niteliğiyle ilgilidir. Oturmak'ın resim tekniği, özellikle insan bedeninin temsili ve ışık kullanımına mahsus tercihleriyle ayrışır. Türkiye'de kimlik ve sınıf tartışmalarıyla ilişkili açmazları resimsel bir ifade ile berraklaştırırken, bu açmazları toplumsal ve kültürel yüklerinden arındırıp, tartışmaların insan ve varlık odaklı bir dilde ifade bulmalarını sağlar. Bu, birbirini besleyen düşünsel ve teknik marifetler kadar; geç moderniteye mahsus sıkışık sorun yumaklarını göğüsleyebilecek bir cesaret ve keskinlik de gerektirir. Bu vasıflar, Oturmak'ın yapıtını günümüz insanlık durumuna dair sevecen ve doğrudan bir tavır ile kuşatır.
Açık Stratejiler Dizisi'ndeki eserler, toplumdaki disiplin mekanizmaları nezdinde ortaya çıkan rol dağılımını merkezine alır. İzleyen, terbiye eden, yargılayan gözler kime aittir? Arayan, yoklayan, cezalandıran eller kimindir? Oturmak, Açık Stratejiler Dizisi'nde, izleyen gözler ile cezalandıran ellerin toplumda nasıl tesis olduğunu ve bunların mekan örgütlenmeleri ile zamana hükmedişlerini, yerleşik rol dağılımlarını sorgulamamıza imkan veren senaryolar içerisinde tartışmaya açıyor. İki polis birbirinin üzerini aradığında, güç ilişkileri anbean nasıl kurulup bozuluyor? Birbirine silah çekmiş kolluk kuvvetleri, izleyende hangi hissi uyandırıyor? Kafa kafaya çarpışmış lüks arabaları camdan izleyen biçare gözler, kayıtsızlıkla suçlanabilir mi? Pert olmuş bir ambulans ya da itfaiye aracı bizi niye hayal kırıklığına uğratır? Bedenini aranmaya hazır etmiş şekilde teslim olmuş insan suretleri birer heykele dönüştüğünde, biricikleşir mi anonimleşir mi?
Oturmak'ın hem resimlerinde hem de heykellerindeki bedenler, toplumsal sorunları cisimleştirirken aynı zamanda birer puta dönüşür. Böylece sorunlar hem anlaşılır, kabul edilir ve elle tutulur bir somutluk ve yakınlık arz eder; hem de tekilleşir, özgünleşir. Günümüz Türkiye'sine mahsus sahneler, Açık Stratejiler Dizisi'nde, küresel insanlık durumuna dair varoluşsal sorunları özetler, onları bireylerin bedeninde somutlaştırır. Bu sorunları çözmek ve bu bedenleri yüklerinden özgürleştirmek üzere onları dönüştürmek mümkün müdür, yoksa sorunlardan kurtulmak için putları kırmak şart mı?