Öner Kocabeyoğlu: “Koleksiyonerlik müthiş bir öğrenme arzusu, sonsuz ve doyumsuz bir tat gibi”

Papko Dış Ticaret’in kurucu ortağı ve koleksiyoner Öner Kocabeyoğlu, koleksiyonerliğin insana kazandırdığı şeylerin başında disiplinin geldiğini söylüyor. Kocabeyoğlu ile koleksiyonunun ana dinamiklerinden takip ettiği mecralara, bugüne kadar koleksiyonunun sergilendiği etkinliklerden genç koleksiyonerlere tavsiylerine pek çok konu üzerine sohbet ettik.

Röportaj: Burcu Dimili

Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız? İlk aldığınız eser hangisiydi ve eserde sizi yakalayan şey neydi?

Sanat yoğun iş tempom içinde benim için rahatlatıcı, öğretici, geliştirici ve kurtarıcı oldu. İşlerim eskisi kadar yoğun olmasa da hâlâ bu hislerle sanata sarılmak iyi geliyor doğrusu. Sanatla bir dost sayesinde tanıştım, ilk aldığım eseri bir müzayededen edindim. Küçük kırmızı bir Selim Turan tablosu hayatımın akışını değiştirdi diyebilirim. Eseri sadece beğeni ile aldım, sanırım kırmızı ve küçük oluşu beni cezbetmişti. Daha sonra sanatçıyı ve dönemini araştırdım. Beni asıl etkileyen de bu oldu. Çünkü modern Türk resminin -maddi manevi tüm zorluklara rağmen- neredeyse tüm başyapıtlarının bu dönemde üretildiğini gözlemledim. Döneme olan ilgi ve merakım arttıkça diğer sanatçıların eserlerini toplarken buldum kendimi.

İlk sıra soldan sağa: Selim Turan, Selim Turan, Nejad Melih Devrim, Nejad Melih Devrim, Mübin Orhon; Orta sıra 4 eser soldan sağa: Nejad Melih Devrim, Hakkı Anlı, Mübin Orhon, Selim Turan; 3.sıra soldan sağa: Mübin Orhon, Mübin Orhon, Selim Turan, Mübin Orhon; Bir sonraki duvar soldan sağa: Ardan Özmenoğlu, Albert Bitran, Ara Güler, Nejad Melih Devrim; Heykeller: Arik Levy, Seyhun Topuz, Ilgın Kahyaoğlu

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?

Bence koleksiyonerlik serüvenim 2011 yılının Mart ayında yaptığımız büyük sergi (XX. Yüzyılın 20 Modern Türk Sanatçısı) ile başladı. Hâlâ da soluksuz devam ediyor. Müthiş bir öğrenme arzusu, sonsuz ve doyumsuz bir tat gibi.

Nejad Melih Devrim, İlhan Koman, Mübin Orhon, Seyhun Topuz, Ilgın Kahyaoğlu
Soldan sağa: Mübin Orhon (2 eser); Adnan Varınca (üstten aşağı 3 eser), Fikret Mualla, Nejad Melih Devrim, Fahrelnissa Zeid(üstten aşağı sıralama), Fikret Mualla(üstten aşağı 3 eser) Hakkı Anlı, Adnan Varınca, Fikret Mualla, Adnan Varınca, Komet, ( soldan sağa sıralama ); Sağ duvarda Ara Güler; Karşı duvarda Nejad Melih Devrim, Taner Ceylan, Fahrelnissa Zeid; Heykeller (önden arkaya): Seyhun Topuz, Ilgın Kahyaoğlu(bank üzerindeki), Arik Levy
Adnan Varınca

“Koleksiyonerliğin insana kazandırdığı şeylerin başında disiplin geliyor bence”

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Koleksiyonerlik bir tutkunun tezahürü, peşine düştüğünüz objeleri elde etme gayreti, kimisi için terapi görevi görür. Koleksiyonerliğin insana kazandırdığı şeylerin başında disiplin geliyor bence. Kişi ilgilendiği konunun derinlerine iniyor bilgi ediniyor, beynini deşarj etmek, gündelik hayatın baskısından kurtulmak istiyor.

Koleksiyonerlik sayesinde birçok kişiyle iletişim kurabilir ve ortak zevklerinizin olduğu insanlarla fikirlerinizi paylaşabilirsiniz. Tabii müthiş bir sabır ve özen istiyor, neticede esas olan koleksiyonların maddi değerinden ziyade bizim o eserlere verdiğimiz değer.

Koleksiyoner ile toplayıcı arasında fark var. İlk başta hoşunuza gideni topluyorsunuz ancak koleksiyonun bir mantığı var, bir zaman sonra topladıklarınız bir şey ifade eder hâle geliyor ve sizi anlatıyor. Koleksiyoner azın ne kadar çok olduğunu fark eder hâle geliyor, bu anlayış hayatına da yansıyabiliyor. Bir sürü insan ve bir sürü şey olmasındansa az ve öz olsun. Size bir şeyler katabileceklerle yola devam edeceğiniz bir felsefeye dönüşebilir.

Koleksiyonun ana omurgası Paris Ekolü Türk Sanatçıları, Fikret Mualla, Abidin Dino, Avni Arbaş, Mehmet Güleryüz, Komet, Alaettin Aksoy, Ergin İnan, Yüksel Arslan, Ömer Uluç, Fahrelnissa Zeid, Nejad Devrim, Albert Bitran, Hakkı Anlı, Selim Turan, Mübin Orhon, Ferruh Başağa, Adnan Çoker, Burhan Doğançay, İlhan Koman ve Koray Ariş diye özetleyebilirim. Son yıllarda da koleksiyon üç ayrı yönden devam ediyor.

Soldan sağa: Fahrelnissa Zeid, Kutluğ Ataman, Elif Uras, Antony Gormley, Elif Uras, Hakkı Anlı, Selim Turan, Helmut Newton, Santiago Villanueva; Yerdeki eserler: Tayfun Serttaş, Fahrelnissa Zeid, Tayfun Serttaş

Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var?

Sayılarla çok ilgilenmiyorum nicelikten çok nitelik önemli, sayılar bana matematiği çağrıştırıyor. Sanatın matematikle yakından bağı olduğunu düşünmüyorum. Ama koleksiyonda 200 sanatçının 2000’e yakın eseri mevcut.

İlk olarak 1940-1960 yılları arasında doğan sanatçılardan yaptığım seçkiler ki bunlar: Alev Ebuzziya, Seyhun Topuz, Azade Köker, Canan Tolon, Kemal Önsoy, Bedri Baykam, İrfan Önürmen, Ahmet Elhan, Asım İşler.

İkinci olarak 1960 ve sonrası doğmuş genç sanatçılarımızdan: Ramazan Bayrakoğlu,Taner Ceylan, Yeşim Akdeniz, Güçlü Öztekin, Leyla Gediz, Mehtap Baydu, Elif Uras, Gülay Semercioğlu, Haluk Akakçe, Leyla Gediz, Ebru Uygun, Seçkin Pirim, Ansen, Murat Pulat, Ardan Özmenoğlu, Burcu Perçin, Yaşam Şaşmazer, Erinç Seymen, Ahmet Duru, Alpin Arda Bağcık, Gülşah Bayraktar, Kavachi, Buğra Erol, Yuşa Yalçıntaş, Ahmet Doğu İpek, Burcu Yağcıoğlu, Şeyda Cesur, İbrahim Resnelli, Mehtap Baydu, Çağatay Odabaş, Alp Sime, Deniz Aktaş, Gökhan Baltacı, Gözde İlkin, Nilbar Güreş, Rasim Aksan, Sadık Arı ve Serkan Demir.

Üçüncü olarak da dünya çapında önemli yabancı çağdaş sanatçıların eserlerini koleksiyonuma eklemeye devam ediyorum: Fernando Botero, Tony Cragg, Antony Gormley, Julian Schnabel, Peter Halley, Andreas Gursky, Sarah Morris, Anselm Kiefer, Susan Hefuna, Wim Delvoye, Jasquez Villegle, Jannis Kounellis, Anselm Reyle, Santiago Villanueva, Arik Levy, Jose Luis Puche, Oleg Dou, Shepard Fairey, Yigal Özeri, Johan Creten, Hans Op De Beeck.

Soldan Sağa: Taner Ceylan, Ansen, Tony Cragg, Seyhun Topuz, Mübin Orhon, Alev Ebuzziya

Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?

Tabii ki hepsinde büyük küçük ayrı bir hikâye var benim için. Ama unutamadığım bir anıyı aktarayım kısaca: Paris’te bir tablonun peşine düşmüştüm. Tutkum beni sürekli bu hafiyeliğe zorluyordu, ileri yaşta bir çiftin evinde bulunan Mübin Orhon’un büyük ebatlı sayılabilecek bir eserini almak üzere konuşmuştuk. Gidip tabloyu görüp, ödemesini yapıp alacaktım. Yaşlı çiftin evine gittik. Saint Germain’deki eve girer girmez tabii ki salondaki tablo ile göz göze geldim. Fotoğraflardan çok daha canlı ve güzeldi. Doğrusu çok heyecanlanmıştım ama çift özür dileyerek satmaktan vazgeçtiğini, o tabloyu satmakla hayatlarından bir şey eksileceğine, bunun onları çok kötü etkileyeceğine inanıp vazgeçmişlerdi. Hem sevindim hem de çok üzüldüm. Onların esere olan bağlılığı beni çok etkilemişti. Çay ikram ettiler, teşekkür ettiler beni de onore edip tutkumun peşinden ısrarla gitmemi söylediler.

Karşı duvar Mübin Orhon, Mübin Orhon’un sağ ve solundaki siyah heykeller Seyhun Topuz, önündeki çanakların hepsi Alev Ebuzziya, niş içerisindeki eserler ve Alev Ebuzziya çanakların yanındaki eser Elif Uras, niş üzerindeki eser Rasim Aksan, nişin sağındaki eser Ardan Özmenoğlu

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?

Özetle 1938 sonrası Türk modern resminin “Paris Ekolü” olarak adlandırılan döneminin sanatçılarını içine alan üretimler koleksiyonun ana omurgasını oluşturuyor. Bu dönemden resim ve heykeller oldukça fazla yer alıyor. Daha sonra da Türk çağdaş sanatçıları ve günümüz çağdaş sanatçılarını ekledim koleksiyonuma. Ayrıca birçok uluslararası sanatçı da var.

Soldan üstten aşağıya doğru; Hakkı Anlı, Adnan Varınca, Fikret Mualla, Fikret Mualla, Adnan Varınca, Komet, Fikret Mualla, Komet, Nejad Melih Devrim, Avni Arbay, Hakkı Anlı, Fikret Mualla, Alaaddin Aksoy, Nejad Melih Devrim
Fahrelnissa Zeid

Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?

Evde çok değişiklik yapmam. Zaman zaman yeni eserleri de eve asar seyrederim. Her eserle bir süre yaşamayı isterim ve mümkün olduğunca da bunu yapıyorum. Daha çok Nişantaşı’ndaki Papko Art Collection’da değişiklikler yapıyorum. İçinde bulunduğumuz dönem bitince güzel bir sergi yapacağım.

Soldan sağa: Ara Güler (2 eser) , Ahmet Doğu İpek, Alp Sime, Seçil Büyükkan, Emin Altan, Nejad Melih Devrim; Heykeller (soldan sağa) : Seyhun Topuz, Serkan Demir, Selen Tokgöz

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?

Hayır almıyorum fakat karakter olarak az konuşan çok dinleyen biriyim. Sanat konusunda da bütün fikirlere ve desteklere her zaman açık oldum. Sonunda kendi bildiğimi ve seçtiğimi yaparım o ayrı ama iyi bir dinleyici ve takipçiyim.

Soldan sağa: Özgür Can Taşçı, Mübin Orhon, Serkan Demir, Nilbar Güreş, Erkan Şakar

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?

Bütün galerileri takip ediyorum diyebilirim. Fuarlardan özellikle Frieze, Art Basel, Fiac, Armory takibimde. Her zaman beğeni çok önemli benim için daha sonra bilgi dağarcığımla süzüp eserin bana verdiği hisse bakarım. Bunlar birleşince koleksiyonda yerini alır.

Soldan sağa: Ahmet Doğu İpek, Alp Sime, Seçil Büyükkan, Emin Altan, Deniz Pasha; Heykeller : Serkan Demir, Selen Tokgöz
Soldan sağa: Nilbar Güreş, Erkan Şakar( sol duvar ) Julian Schnabel, Susan Hefuna ( karşı duvar) Ahmet Doğu İpek, Alp Sime, Seçil Büyükkan, Emin Altan, Deniz Pasha 
Soldan sağa duvar: Seçil Büyükkan, Emin Altan, Deniz Pasha, Bora Aşık, Gizem Akkoyunoğlu, Özgür Can Taşçı, Tansu Köse; Heykeller önde arkaya: Serkan Demir, İlhan Koman; Karşı duvarda: Mübin Orhon; Sağ duvarda: Erkan Şakar, Gözde İlkin

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?

Bütün galerileri takip ederim. Hem burada hem yurt dışında. Platformlardan ise Artsy, Hyperallargic, Daily Art Fair, Judith Benhamou Report takip ettiklerim arasında.

Nilbar Güreş

“Değişime ve adaptasyona açık olma zamanı”

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?

En temel özelliği insanları bir araya getirmek olan kültür sanat alanı zor bir dönemden geçiyor olsa da yeni ve yaratıcı çözümler bulunuyor çünkü sanatsız olmaz, sanat duygusal bir ihtiyacı karşılar.

Bu dönemde online sergiler, canlı atölye ziyaretleri, online sanat sohbetleri, müzelerin koleksiyonlarını tanıtma programları, küratör konuşmaları ve seminer etkinlikleri hayatımıza girdi. Ancak ben, sanat eserleriyle kurulan fiziksel ilişkinin yerini sanal ilişkinin tam anlamıyla tutabileceğini düşünmüyorum. Görmek ve dokunmak hissedebilmek için çok önemli bence
Ama tabii sanal sanatın avantajları da var; seyirci istediği sanatçıya, sergiye, konsere kolaylıkla ulaşabiliyor. Online olarak daha çok paylaşımda bulunan sanatçıların eser üretim serüvenini takip edebiliyor ve tabii bu konu üzerine daha çok düşünebiliyor.

Bundan sonra dijital platformu aktif ve iyi kullanan galeriler ve sanatçılar göz önüne çıkacaklar. Yeni sanal müzeler hizmete sunulacak. Değişime ve adaptasyona açık olma zamanı. Üretmek değil ama sergilemek noktasında sanatçılar için değişiklik olacak. Evlere kapanılan bu dönemde şifa gene sanatla olacak, virüs sanatı öldüremez.

Soldan sağa: Mehmet Güleryüz, Julian Schnabel, Wim Delvoye, Burhan Doğançay, Hans Op De Beeck

“Virüs sanatı öldüremez”

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?

Sanatçıyla tanışmayı önemsiyorum. Çünkü eserin sanatçının bilinç dışını temsil ettiğini düşünüyorum. Freud’a göre yazar ve ressamlar bilinçli düşünmeyi bırakarak kelimelerini ve fırçalarını çalıştırır. Bu şekilde bilinçaltını harekete geçirdiğine ve sonuç olarak en derinde yatan his ve duygusunu ifade eden kelime, renk ve şekillere ulaştığına inanır. Temel fikir, hayal gücünün kaynağının bilinçaltı olduğu ve yaratıcılığın en üst seviyelere çıkması için ona ulaşılması gerektiğidir. Ben bu fikre katılıyorum o yüzden hayatta ise ve ulaşabiliyorsam sanatçı ile tanışmayı, eseri daha iyi hissetmek adına önemsiyorum.

Soldan sağa: Wim Delvoye, Julian Schnabel, Susan Hefuna, Kavachi
Soldan sağa: Kavachi, Wim Delvoye, Jose Luis Puche
Wim Delvoye, Julian Schnabel, Susan Hefuna,Kavachi

Koleksiyonunuzu sergilediğiniz zamanlar oluyor mu, bu konuda görüşleriniz neler?

Koleksiyonumdan derlenen “1940-2000 XX. Yüzyılın 20 Modern Türk Sanatçısı” isimli sergiyi santralistanbul’da 10 Mart-19 Haziran 2011 tarihleri arasında sanatseverlerin beğenisine sunduk. 2014 yılında Prof. Dr. Marcus Graf’ın küratörlüğünde “by Marcus Grafisimli sergiyi Papko Art Collection’da sergiledik. Aynı ismi taşıyan bir de sergi kitabı hazırladık. 2015 İstanbul Bienali kapsamında yine Marcus Graf küratörlüğünde “by Marcus Graf-II “adlı sergiyi sanatseverlerin beğenisine sunduk ve Papko Art Collection’da, 38 sanatçının eseri sergilendi.

2016 ve 2017 yılında Papko Art Collection bünyesinde koleksiyondaki çeşitli sanatçılardan ve yeni alımlardan oluşan bir seçki sanatseverlerle buluştu. 18 Eylül-15 Ekim 2018 tarihleri arasında Artweeks@Akaretler’de “Hüzünlü ve Huzursuz” sergisini yaptık, burada 30 sanatçının eseri sergilendi.

5 Mart-1 Nisan 2019 tarihleri arasında Artweeks@Akaretler’de “Modern” sergisini gerçekleştirdik. Paris Ekolü’nden 13 sanatçının eserine yer verildi. 3-22 Eylül 2019 tarihleri arasında Arweeks@Akaretler’de sanatçı Ardan Özmenoğlu, 35 sanatçı arkadaşının yer aldığı, neon ışık cümlelerinden oluşan “Absürt” sergisini sanatseverlerin beğenisine sundu. Bunun yanı sıra, ulusal ve uluslararası birçok müzeye koleksiyondan sergilenmek üzere ödünç eser veriyorum.

Tony Cragg, Anselm Reyle
Tony Cragg

“Sanat dünyası ve aktörleri daha özgün ve biricik olmaktan gittikçe uzaklaşıyor”

Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?

Zevklerim de tutkularım da çok değişmedi, eserlerde malzeme farklılığı beni çeker oldu. Video sanatı sevmeme ve izlemekten büyük keyif almama rağmen koleksiyonuma girmedi şimdilik. Fotoğrafla ilgileniyorum, az da olsa fotoğraf biriktirmeye başladım. Edisyona karşı bir hassasiyetim var. Unique eserler tercih ediyorum. Tuval eserlerin ağırlıklı olduğu bir koleksiyona sahip olmanın bunda etkisi büyük sanırım.

Sanat dünyası içine teknolojiyi de alarak yeni bir evrim geçiriyor. Gerek üretim gerek sergileme bunların hepsi değişiyor. Sanata ulaşım hiç olmadığı kadar hızlı ve kolay. Bence biricik eser üretimi azaldı. Özetle daha çok birbirine benzeyen, andıran eserler var. Sanat dünyası ve aktörleri daha özgün ve biricik olmaktan gittikçe uzaklaşıyor.

Ömer Uluç, Mübin Orhon, Abidin Dino, Mehmet Güleryüz; Heykeller : Gamze Boz Sülüşoğlu, Hans Op De Beeck

“Unique eserler tercih ediyorum”

Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi?

Hans Op De Beeck’in “Blossom Tree” adlı eseri. Rüzgara rağmen çiçeklerini aynı güzellikte üstünde taşıyan, onları dökmeme direnci gösteren bir ağacı temsil eden bronz heykel, bana tüm güçlüklere rağmen güzelliğinden hiçbir şey kaybetmeden savaşan güçlü bir kadının dimdik duruşunu çağrıştırıyor.

Soldan sağa doğru: Burhan Doğançay (4 eser), Ömer Uluç (2 eser), Hans Op De Beeck, Elifcan Şık

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Gözde İlkin, Alp Sime, Kavachi, Emre Kapçak, Ahmet Duru, Arik Levy, Johan Creten, Hans Op De Beek gibi isimleri sayabilirim. Bazılarını son sergilerinden, galeri koleksiyonlarından bazılarını da mezatlardan aldım. Takip etmeye de devam ediyorum.

Ahmet Duru

“Yeni koleksiyonerler sanat ve zanaat arasındaki farkı iyi anlamalı”

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Önce beğeni, şu anda vakit bol incelesinler çalışsınlar, online gezsinler, görmek istediklerini gidip görsünler. Yeni koleksiyonerler sanat ve zanaat arasındaki farkı iyi anlamalı bence. Zanaat; öğrenim, tecrübe, ustalık işidir, maddi çıkar söz konusudur. Sanat ise fayda gözetmez, sanat eseri biriciktir. Sanatta yaratıcılık esastır, sanat insanın kendisini ifade etmesine yaratıcılık özelliklerini geliştirmesine olanak sağlar.

Soldan sağa: Karin Kneffel, Peter Halley

Ayrıca yakın zamanlı başka projeleriniz varsa sizden dinlemek isteriz.

Her şeyden önce içinde bulunduğumuz sürecin bir an önce bitmesini ve normale dönüşü sabırsızlıkla bekliyorum doğrusu, sonra yeni projeler gelecektir. Ben de bu süreçte planlayarak proje üretmeye devam ediyorum.

Deniz Aktaş
Ardan Özmenoğlu
Tayfun Serttaş
Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.