Neslihan Karaağaç: “Kendimi hiçbir zaman koleksiyoner olarak görmedim, ben bir sanatseverim”

Kopaş Kozmetik Sanat Direktörü ve koleksiyoner Neslihan Karaağaç, eser ile ilk görüşte bağ kurmasının şart olduğunu söylüyor. Karaağaç ile takip ettiği sanatçılardan koleksiyonunun motivasyonlarına, genç koleksiyonerlere tavsiyelerinden kendisi için önemli olan kriterlere dek uzanan pek çok konu hakkında konuştuk. 

Röportaj: Burcu Dimili

Hermann Nitsch

Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız? Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?

Çocukluktan itibaren seyredilen tiyatrolar, gezilen sergiler, koştur koştur girilip ışıklar kapanmadan yerimize oturmaya çalıştığımız klasik müzik konserleri hepsi sanatın bir çocuğun ruhuna yavaş yavaş sızmasına katkıda bulundu aslında.

Ama sanatı ve tüm dallarını ayrı ayrı hissetmeye başlayıp, özellikle resim yapmayı içselleştirip yaşamaya başlamam çok uzun yıllar sonra oldu. Çok kıymetli hocalarla, çok keyifli atölyelerde çalışmalarımın başlaması; daha çok kitap okumayı, daha çok sergi ve fuar gezmeyi beraberinde getirdi. İsviçre’deki Art Basel ve sadece o an beni çektiği için ufak ufak aldığım her eser bu yolculuğun ilk adımlarını oluşturdu.

İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi? 

Fotoğraf sanatçısı Michal Macku’nun eseri, aldığım ilk yabancı işti ve hâlâ en sevdiklerim arasındadır. İlk yerli eserim de Adnan Turani’dendi.

“Kendimi hiçbir zaman koleksiyoner olarak görmedim, ben bir sanatseverim”

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

İlk zamanlar bir eseri almam için sevmem yeterliydi. Daha sonra kendi ressamlık serüvenimde tecrübelendikçe satın alma motivasyonlarım da değişmeye başladı.
Eserini beğendiğim sanatçıların nelerden beslendikleri, neleri haykırdıkları, nasıl yol aldıkları, atölyeleri, dünyaya bakışları hepsi önemli olmaya başladı. Kendimi hiçbir zaman koleksiyoner olarak görmedim, ben bir sanatseverim.

Jorinde Voigt

Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?

Evimin duvarlarına astığım tüm eserleri belli aralıklarla değiştirmeyi seviyorum. Evimle depom arasında iki üç ayda bir trafik yaşanıyor. Hepsini çok severek aldığım için onlar ile yaşamak, gelen misafirlerim ile paylaşmak istiyorum.

Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor? Örneğin salonunuzda, çalışma odanızda, yatak odanızda ya da çocuk odalarınızda hangi eserler yer alıyor?

Mesela şu anda Sterling Ruby, Gabriel Orozco, Jorinde Voigt, Yun Hyong-keun ve Fahrelnisa Zeid’in eserleri beni evde karşılıyor. Yağlı boya tablolarım ağırlıklı olsa da değişik malzemelerin bir araya geldiği çalışmaları da çok seviyorum. Siyah beyaz fotoğraf aşığıyım bu arada. Yusuf Sevinçli favori sanatçılarımdan. Alex Prager’dan Erdal İnci, Idrıs Khan, Shadi Habib Allah‘a kadar uzanan güzel bir video seçkim var.

Zeid

“İlk görüşte bir bağ kurmam şart 

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?

Eser alırken danıştığım danışmanlar, çok güvendiğim galeri sahipleri oldu ama ağırlıklı kendi araştırmalarım ile gelişen iç sesimi dinledim. İlk görüşte bir bağ kurmam şart.

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? 

Ağırlıklı yurt içi, yurt dışı galeri ve fuarlardan satın alımlarımı gerçekleştirdim. Bir ara ülkemizde de önemli yer tutan müzayedelerden de faydalandım.

Gabriel Orozco

“İşleri ile bana yoldaşlık eden sanatçıları tanımak hep çok keyifli oldu” 

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?

İşleri ile bana yoldaşlık eden sanatçıları tanımak hep çok keyifli oldu. Ve yapabildiğim sürece bunu yapmaya özen gösterdim. Bir sanatçı ile kısa süreli de olsa sohbet imkânı bulabilmek, sanat sevgisini pekiştiren bir olay bence. Ama asla sanatçıdan direkt iş almadım. Bunun yanlış olduğuna inanıyorum.

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?

Dijitalleşme ile dünya tabii ki küçüldü. Her şey bilgisayarımızda ya da telefonumuzda ama görerek bir iş almayı hiçbir şeye değişmem.

Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?

Yaşamaya devam ettiğim sanat yolculuğunda; bana en keyif veren eser alımlarını Özyeğin Üniversitesi adına Üni-Art projesi kapsamında gerçekleştirdim. Üniversitede okuyan genç öğrencileri kendi dönemlerinin genç sanatçıları ile buluşturdum. 120’den fazla, farklı disiplinlerdeki sanatçılar; üniversite koridorlarında, kantinlerinde, bahçede öğrenciler ile yaşamaya başladı. Ve her sene yeni eserler gelerek büyüyen ve gelişen bir projeye dönüştü. Sevgili Ayşecan Oktay Özyeğin’in katkıları ile Türkiye’de ilk kez örnek olacak farklı bir çalışmada, sanatın birleştirici gücünü tecrübe etme imkânım oldu.

O günlerden bugüne aynı hızla olmasa da eser alımlarım devam etti. Ama tabii ki gelişen ve değişen ruh hâlimle yıllar içinde kıymet verdiğim değerler ve eser alımındaki sebeplerim de değişkenlik gösterdi. Hele bu yaşadığımız pandemi süreci ile de sanatın ihtişamlı dünyası, kendi payına düşen olumsuz etkiler ile mücadele etmek zorunda kaldı. Ama bu süreç beni çok beğendiğim Starling Ruby ile buluşturdu. Son aldığım bu eser pandemi dönemine denk geldi.

Hans Hartung

Koleksiyonunuzu sergilediğiniz zamanlar oluyor mu, bu konuda görüşleriniz neler?

İlk günden bugüne hiç değişmeyen ne var derseniz; eserlerimi herhangi bir yerde sergileme fikri. Bu konu hiç gündemimde olmadı. Evimde sık sık değiştirdiğim ve hepsine yer vermeye çalıştığım eserleri; misafirlerimle, ailemle paylaşmak bana yeterli oldu.

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Genç koleksiyoner arkadaşlarıma tavsiye vermek değil de onlarla tatlı tatlı sohbet etme imkânı bulsam, öncelikle bunun bir sevda olduğunu söylerdim. Sevdikleri kişiye vermeleri gerekli olan sevgi ve saygıyı, burada da tüm paydaşlara vermeleri gerektiğini belirtirdim. Başta sanatçı; eseri, galerisi, onu saklamak için tuttuğunuz depocusu, taşıtacağınız nakliyecisi… Herkesin korunduğu bir ortamda ancak sanat ve sanatçı ayakta kalabiliyor.

Şu anda tüm insanlığın bir sürü konuda çektiği acıların başlıca sebebi bence bu. Kendi çıkarlarımızı her şeyin ve herkesin üstünde gören bakış açıları… Ve tabii ki bu dünyayı tanımak için kendi araştırmalarını yapmalarını söylerdim. Başka akıllarla bu yolculuk hiçbir zaman sağlıklı yürümez. Bu konuda söyleyecek daha çok şey var ama şimdilik bu tatlı sohbeti fazla yormak istemiyorum. Demek ki bu konularda biraz dertliyim. 🙂

Yun Hyong-keun

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Sohbetimizi sevdiğim ve takip ettiğim sanatçıların bir kısmı ile kapatmak isterim: Dokoupil, Sarah Morris, Ghada Amer, Zeynep Kayan.

Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak sanatçılar önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?

Aslı Çavuşoğlu, Ardan Özmenoğlu, Ahmet Doğu İpek.

Sanatın kısıtlanmadığı, baltalanmadığı, sanata ve sanatçıya daha çok sahip çıkılan güzel günlerde görüşmek dileğiyle.

Dokoupil
Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.