Huma Kabakcı: “Bir eser almadan önce sanatçının pratiğini ve geçmişini bilmek benim için çok önemli”

Open Space’in kurucusu, ikinci jenerasyon koleksiyoner ve küratör Huma Kabakcı, ailesi sebebiyle doğduğundan beri sanatla iç içe olduğunu söylüyor. Huma Kabakcı ile koleksiyonunun tematik özellikleri, takip ettiği galeri, fuar ve platformlar, kurucusu olduğu Open Space, küratör kimliği ve daha pek çok şey üzerine sohbet ettik.

Yazar: Burcu Dimili

Arkadaki resim: Hayv Kahraman (Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz)

Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?

Ben doğduğumdan beri sanatla iç içeyim. Fark etmem zaman aldı çünkü bunu normal karşılıyordum. Dolayısıyla sanatla olan ilişkimin çok organik şekilde geliştiğini ve çocukluğumdan beri ailem tarafından tesir edildiğini söyleyebilirim.

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?

Rahmetli babam Nahit Kabakcı 1980’lerin başında resim toplayarak koleksiyonculuğa atıldı, ben ise 90 doğumluyum; ben doğduğumda 8-10 yıl olmuştu o başlayalı. O dönemlerde galeri de vardı; Atiye Sokak’taki Ramko Sanat Galerisi. Ufakken oraya çok gittiğimi hatırlıyorum, camın önüne oturur, gelen geçen insanları izlerdim. Sanatçılar da evimize çok gelirdi. Beraber otururduk. Dolayısıyla ikinci jenerasyon koleksiyoner olduğumdan dolayı, doğduğumdan itibaren diyebiliriz.

Resim: Gia Gugushvili (Fotoğraf: Korhan Karaoysal)

İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?

Rahmetli babam kendi alımlarında ve kararlarında beni çok dahil ederdi, dolayısıyla o eser alırken beraber alıyormuşuz gibi hissediyordum. Ancak kendim master’ımı yaptığım senelerde yurt dışında yaşayan sanatçılardan Shahpour Pouyan, Basim Magdy, Türk sanatçılardan ise Güneş Terkol, Lara Ögel, Nezaket Ekici’nin eserlerini almıştım. Babamın vefatından sonra yaklaşık 2-3 sene hiç alım yapmadım, bol bol sergi ve fuar gezdikten sonra temkinli bir şekilde alım yapmaya başladım.

“Koleksiyonu oluştururken coğrafi yaklaşmak yerine tematik ve kadın/erkek oranına bakmaya dikkat ediyorum”

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

İlk olarak babamın koleksiyonculuğu nasıl tanımladığı ile başlayalım. “Özel bir koleksiyon en az dört nesil devam etmeli” derdi ve bunu bir bayrak yarışı olarak tanımlardı. Koleksiyonun arkasındaki motivasyon öncelikle koleksiyona eklenen sanatçıları daimi desteklemek, koleksiyonu bir şekilde kamuya açmak (ya sergi ya da online websitesi yoluyla) ve bir yatırım gibi değil de daha uzun süreli, yaşam tarzı gibi bakmak. Ben şahsen koleksiyonu oluştururken coğrafi yaklaşmak yerine tematik ve kadın/erkek oranına bakmaya dikkat ediyorum. 2010’lardan bu yana koleksiyondaki kadın sanatçı sayısı daha çok arttı.

Susan Hefuna (Fotoğraf: Korhan Karaoysal)

Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var?

Koleksiyonda yaklaşık 850 kadar eser var. Koleksiyonda babamın almış olduğu sanatçılardan Ferruh Başağa’nın daha erken dönemi, Fahrelnissa Zeid, Komet, Mübin Orhon, Güçlü Öztekin, Ardan Özmenoğlu gibi sanatçılar yer alıyor. Benim sonradan eklediğim eserler ise daha çok kadın sanatçı ağırlıklı; Güneş Terkol, Burcu Yağcıoğulu, Meriç Algün, Lara Ögel, Hoda Towakol, Kader Attia, Etel Adnan, Almagül Menlibayeva ve Magda Skupinska gibi isimler koleksiyonumda yer alıyor.

Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?

Hepsinin ayrı manevi bir hikâyesi ve sanat tarihsel bir önemi var benim için.

Canan Tolon (Fotoğraf: Suat Eman)

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?

Dediğim gibi, koleksiyonu özetlemem gerekirse tematik gitmeyi yeğliyorum çünkü bu global ve multikültürel dünyada o kadar değişik yerlerden geliyoruz ki… Bunu kendi ailemin kökenlerini de katarak söylüyorum ve sırf coğrafi olarak bakmama taraftarıyım. Koleksiyondaki eserler en son müze sergilerinden olan Pera Müzesi’ndeki sergide tematik odalar biçiminde düzenlendi. Bir oda hafıza odasıydı; hafıza üç ayrı ufak başlığa ayrılıyordu. Kimlik meselesi ve formlar vardı, bir de modernite. Ama koleksiyonun tümüne baktığım zaman 1950’lerden bu yana Türk ve Türki Cumhuriyetler, artı bir miktar Ortadoğu diyebileceğimiz bir kısım var.

Ardan Özmenoğlu (Fotoğraf:Korhan Karaoysal)

Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?

Daha çok Londra ağırlıklı yaşadığım için Londra’daki evimin duvarları daha sık değişiyor veya yeni parçalar ekleniyor. Fakat, koleksiyondaki eserlerin çoğu İstanbul’da evde (in-house bir depoda, belli bir nem ve ısıyla saklanarak) yer alıyor.

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?

Rahtmetli babam en son müze müdürü Doktor Tayfun Belgin’le çalışırdı, ben de yaklaşık 2017’ye kadar onunla çalışmaya devam ettim. Royal College of Art’taki küratörlük üzerine programımı bitirdikten ve Open Space’i kurduktan sonra kendim devam ettirmeyi tercih ettim.

Duvardaki eserler (soldan sağa doğru) Magda Skupinska (iki ufak resim), Berndnaut Smilde, Thea Gvetadze
Fahrelnissa Zeid (Fotoğraf: Suat Eman)

“Bir eser almadan önce sanatçının pratiğini ve geçmişini bilmek benim için çok önemli”

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?

Genelde önceden araştırma yapmış, tanımış olduğum sanatçıların eserlerini almayı tercih ediyorum. Bir eser almadan önce sanatçının pratiğini ve geçmişini bilmek benim için çok önemli.

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?

Takip ettiğim galerilerden birkaçı: Galerie Krinzinger, Sfeir-Semler Galerie, Lawrie Shabibi, Richard Saltoun, Ballon Rouge Collective, Pi Artworks, The Pill, Pilot Galeri ve .artSümer. Fuarlardan Art Basel, Frieze, Fiac başta gelmek üzere Paris Internationale, Art Brussels ve Arco Madrid’i takip ediyorum. Platformlardan ise zamanım oldukça Artsy ve Kolekta’yı takip etmeye çalışıyorum. Bienaller ve uluslararası sergilerden Documenta, Venedik Bienali, İstanbul Bienali’ni takip etmeye dikkat gösteriyorum.

Ayrıca dünya sanat haberlerini, sanatçıları ve yazarları Artnet, Art Forum, Frieze, Hyperallergic, The Art Newspaper gibi basılı ve online platformlardan düzenli olarak okuyorum.

Tomur Atagök (Fotoğraf: Korhan Karaoysal)

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?

Bence günümüzde dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışını değiştirdi -tabii bir yere kadar-  fakat dijital üzerinden esere bakmak  gerçek hayattaki deneyim gibi değil. Ne kadar da online bakıp görsem de fiziksel eseri görüp, tartışıp, detaylarını inceleyince içime daha çok siniyor. Bir eseri online mecrada rezerve ettirip, yüzyüze gördükten sonra aldığım oldu.

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?

Benim için en önde gelen kriterlerden biri ama çok nadir olsa da bazen ne yazık ki çok bayıldığım bir eserin arkasında itici bir karakter de olabiliyor.

Solda: Gia Gugushvili. Sağda: Nejad Melih Devrim (Fotoğraf: Suat Eman)
Nejad Melih Devrim (Fotoğraf: Suat Eman)

“Devletin çağdaş sanata az veya hiçbir desteğinin olmadığı bir ülkede sorumluluk özel koleksiyonlara kalıyor”

Koleksiyonunuzu sergilediğiniz zamanlar oluyor mu, bu konuda görüşleriniz neler?

Bence şahsen devletin çağdaş sanata az veya hiçbir desteğinin olmadığı bir ülkede sorumluluk özel koleksiyonlara kalıyor. Bir müze veya galeri alanı açacak gücü olmayanların online veya hatta çeşitli sergilere ödünç eser vererek koleksiyonunun bir bölümünü açması mümkün. Koleksiyonumuzun %90’u web sitemizde yer alıyor, dolayısıyla uluslararası ve Türkiye’de sergilerde yer almasına hep açığım. Koleksiyonun sergilendiği zamanlar oldu; Pera Müzesi’nde sanat tarihçisi Esra Aliçavuşoğlu ile birlikte küratörlüğünü üstlendiğim sergi bir koleksiyon seçkisiydi, 2010’da ise Ruhr ve Pecs 2010 kültür başkentleri kapsamında üç müze sergimiz oldu.

Solda: Heinz Mack. Sağda: Gülsün Karamustafa (Fotoğraf: Suat Eman)

Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak 10 sanatçı önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?

Aslında Kolekta üzerinden takip ettiğim sanatçı 10’u aşkın ama bir seçki yapmam gerekirse:  Berkay Tuncay, Bora Akıncıtürk, Burcu Yağcıoğlu, Burçak Bingöl, Damla Yalçın, Elif Uras, Ergin Çavuşoğlu,         Fatma Bucak, Güneş Terkol ve İz Öztat.

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Yabancı sanatçılardan Larry Achiampong, Ingrid Berthon-Moine, Adelaide Damoah, Paloma Proudfoot, Hoda Towakol, Hajra Wahid, Rafal Zajko’yu bu sıralar yakından takip ediyorum. Türkiye’de yaşayan sanatçılardan Larissa Araz, Hera Büyüktaşçıyan, İz Öztat, Erinç Seymen ve Lara Ögel’in işlerini takip ediyorum. Yurt dışında yaşayan Türk sanatçılardan ise Bora Akıncıtürk, Luna Ece Bal, Merve İşeri ve Jennifer İpekel’in işlerini takip etmeye çalışıyorum.

Radhika Khimji

Volkan Aslan resimleri, Ferruh Başağa (1962), ve üstekki eser Natalya Nesterova, heykel Akif Askerov, alttaki büyük fotoğraf kolajı Ramin Haerizadeh

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Acele etmemelerini, alım yapmadan önce bir esere neden bağlandıklarını anlamalarını, bir sürü sergi gezip sanatçı, galerici veya gezdikleri arkadaşlarıyla deneyimlerini tartışmalarını tavsiye ederim. Herkesin ayrı bir zevki var, neyi sevdiğini ve neyle zaman geçirmek istediğini ancak kişi kendisi bilebilir. Trendlerden uzak durup kalplerinin sesini dinlemeleri en iyisi.

Open Space’in kurucusunuz. Bize platformun misyonu ve hedeflerinden bahsedebilir misiniz?

Deneysel bir sanat platformu olan  Open Space’i 2014 yılında Londra’da kurdum. Open Space’in hedefi yeni yaratıcı uygulamaları desteklemek ve sanatta diyaloğu beklenmedik alanlarda sürdürmek. Kuruluşundan bu yana Delfina Foundation, Block Universe Performans Festivali ve İKSV gibi çeşitli kurumlarla iş birlikleri yaptıktan sonra Open Space’in yıllık programını net bir sanat organizasyonuna dönüştürdüm. Pandemi ile birlikte gelen bir sürü belirsizlikle beraber temmuz sonu itibariyle Open Space’i yeniden değerlendirmek için dondurdum, yakın zamanda fiziksel aktivitelere devam etmeyi umuyorum. Ancak şimdilik Open Space’in bir parçası olarak, çeşitli sanatçılara bir platform vermek adına “10 Minute Interviews” adlı bir söyleyişi serisi kurdum, onu devam ettiriyorum.

Polaroid fotoğraflar: Brigid Berlin
Heinz Mack (Fotoğraf: Korhan Karaoysal)

“Kendimi ikinci jenerasyon koleksiyoner olarak tanımlamayı tercih ediyorum”

Bugüne kadar birçok projede küratör olarak görev aldınız. Koleksiyoner ve küratör kimliğiniz birbirini nasıl besliyor? Küratöryel çalışma pratiğinizi nasıl tanımlarsınız?

Öncelikle kendimi hep ikinci jenerasyon koleksiyoner olarak tanımlamayı tercih ediyorum, dolayısıyla koleksiyonu ben başlatmadığım için koleksiyoner kimliğimin olduğunu söyleyemem. Koleksiyonu ve babamın bana bıraktığı bu armağını devam ettirme isteğim kesin. Küratör kimliğim ise seneler boyu süren sanata olan ilgimle başlayan, Londra’daki eğitimimle devam eden, bir yandan da koleksiyona profesyonel bir şekilde yaklaşabilmem için giriştiğim bir şey. Küratöryel ilgim daha çok kadın kimliği, güncel sosyo-politik ve multidisipliner diyalogları kapsıyor.

Neonlar: Ardan Özmenoğlu. Heykel: Rahmi Aksungur (Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz)

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.