Güzin Gürel: “Bir esere harcanan zamana, emeğe ve kabiliyete hayranlık duyuyorum”

Gayrimenkul Uzmanı Güzin Gürel koleksiyonerliğe başlamadan önce sanatın ulaşılmaz olduğunu düşünüğünü söylüyor. Kendisini bildi bileli de sanatın içinde olduğunu ekleyen Gürel ile seçkisinde yer alan isimlerden özel hikâyelerine, takip ettiği platformlardan genç koleksiyonerlere tavsiyelerine pek çok konu üzerine sohbet ettik.

Yazar: Burcu Dimili 

Arkadaki resim: Devrim Erbil

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?

Kanıma giren Zerrin Ulusman oldu. Yelkenli ile Atlantik Okyanusu’nu geçerken aynı ekipteydik. Koleksiyonerliğin ve sanatın ulaşılmaz olduğunu düşünüyordum. Zerrin bunun doğru olmadığını, erişilebilir sanatın mümkün olduğunu gösterdi. Kırklı yaşların başında koleksiyonerliğe adım attım, atış o atış.

İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?

İlk aldığım eser Devrim Erbil’di. Renkler ve çizgilerin karmaşasından oluşan bütünlük çok etkileyiciydi.

“Kendimi bildim bileli sanatın içindeydim”

Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir? Sanatla nasıl tanıştınız?

Çok klasik olacak ama kendimi bildim bileli sanatın içindeydim. Babam karikatüristti. Tam bir 68 kuşağı. Sanat çevresiyle iç içe büyüdüm. Gerçi o zamanlar bunun farkında bile değildim, Burhan Doğançay benim için “Burhan Abi”, Tunç Tüfekçi “Tunç Abi”, Savaş Dinçel ve Altan Karındaş “Savaş Abi” ve “Altan Abla” idi. Onlar sohbet ederken bir köşede sıkıntıdan patlar veya yaramazlık yapardım. Ahhh şimdiki aklım olaydı…

Belkıs Balpınar , Yelda Kullap

“Bir esere harcanan zamana, emeğe ve kabiliyete hayranlık duyuyorum”

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Bir esere harcanan zamana, emeğe ve kabiliyete hayranlık duyuyorum. Aynı şiir gibi, herkesin bildiği duyguları, herkesin bildiği kelimelerle, hiç kimsenin anlatamadığı gibi yazmak. Bence sanat budur, ister klasik materyal ister yeni medya olsun özgünlük, ruh ve esere yansıyan samimiyet baş ölçütüm.

Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var? Eserlerin dağılımı evin bölümlerine göre nasıl konumlanıyor? Örneğin salonunuzda, çalışma odanızda, yatak odanızda ya da çocuk odalarınızda hangi eserler yer alıyor?

Koleksiyonumda 60 sanatçının eseri var. Birkaç istisna olsa da genellikle her sanatçıdan bir eser almayı tercih ediyorum. Ansen, Bahar Oganer, Ozan Oganer, Mustafa Karyağdı, Derya Geylani, Pınar Baklan, Murat Palta, Yiğit Yazıcı, Belkıs Balpınar, Caner Şengünalp…

Şehir içindeki evimizin salonunda daha ziyade İstanbul temalı eserler var. Büyükada’daki evimizde ise alt kat çoğunlukla kadın sanatçıların eserleriyle canlanıyor.

Tematik diyebileceğim tek oda küçük kızımın ki (gerçi artık küçük de değil). Uykuyu ve korku filmlerini çok sever. İkisini aynı anda nasıl gerçekleştirdiği hepimiz için hâlâ muamma. O yüzden şehirdeki odası canavarlı eserlerle, adadaki ise uyku temalı eserlerle dolu.

Ansen, Ozan Oganer

Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?

Benim için her birinin hikâyesi heyecan verici ve özel. Bir eseri beğenmekle başlayıp edinmeye giden süreç ve sonunda karşısına geçtiğinizde duyduğunuz heyecan ve mutluluk hepsini değerli ve özel kılıyor. Yine de iki eserden bahsetmeden geçemeyeceğim; ilki Azime  Sarıtoprak’ın eseri “Aman Hari”. Evimize her gelen resmin önüne geçip kendine bir karakter buluyor, hatta bazen “yok o sen değilsin şusun, ben de buyum” diye tatlı atışmalar oluyor. İkincisi de Makbule Ayaz’ın resmi. Biraz önce de dediğim gibi kızımın yatak odasında. Her kim o odaya girse on dakika sonra mışıl mışıl uykuya dalıyor, ben de gidip üstünü örtüyorum. Şimdiye kadar hiç şaşmadı.

Resimler: Bahar Oganer, Azime Sarıtoprak. Dresuarın üzerindekiler : Cem Sağbil, Derya Geylani, Rosy Maçaro

“Mümkün olduğunca değişik alanlarda eser almaya dikkat ediyorum”

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?

Çağdaş ve genç sanatçılardan oluşan bir koleksiyonum var. Kadın sanatçılara pozitif ayırımcılık yaptığımı da bu röportajda itiraf edeyim.

Önceleri yağlı boya resimlere yönelmiştim. Daha sonra sanatın farklı materyellerini keşfettim, cam, dokuma, c-print, seramik  gibi. Şimdi mümkün olduğunca değişik alanlarda eser almaya dikkat ediyorum.

Pınar Baklan

“Depolamak pek bana göre değil, eserlerle birlikte olmayı seviyorum”

Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?

Eser yerini bulduysa değiştirmiyorum. Bazen yerini bulana kadar duvarlar, raflar arası seyahatler olabiliyor tabii. Depolamak pek bana göre değil, eserlerle birlikte olmayı seviyorum. Mekânın fiziksel büyüklüğü ile ilgili kısıtlamalar olunca elimde mezura ile boş duvar arıyorum. Şimdilerde annemin evini ölçüyorum.

Cins

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?

İlk başlarda ve hâlâ Zerrin Ulusman’a çok güvenirim ve danışırım. Ayrıca iki kızım da yurt dışında sanat okudular. Onların, özellikle yeni medya konusunda, fikirlerine ve yönlendirmelerine saygı duyuyorum. Evrimsel olarak boynuz kulağı geçiyor, kabul etmek ve değer  vermek gerek.

Yiğit Yazıcı

“Eser beni seçiyor”

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?

Eserlere tek bir kanaldan ulaşmıyorum. Galeriler, fuarlar, online siteler, Instagram hepsi bir bütün. Bir kapı diğer bir kapıyı açıyor.

Eseri benim seçtiğim konusunda ciddi şüphelerim var sanırım, hatta eminim eser beni seçiyor. Bazen ilgimi çeken bir resmi veya eseri görmeye gidip başka birinin önünde saatlerce durduğum, sonuçta birine niyetlenip diğerini aldığım da çok olmuştur.

Ömer Faruk Yaman

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?

Şehrin koşturmacasında her sergiyi, her etkinliği takip etmek mümkün değil. Bu yüzden Kolekta, Lebriz gibi siteler çok yardımcı oluyor.

Kübra Boy, Esma Burcu Havası, Damla Yalçın ,Begüm Mütevellioğlu, Adnan Turani , Caner Şengünalp
Üstteki çini Kübra Boy. Alttaki seramik Esma Burcu Havası
Yukarıdan aşağıya: Begüm Mütevellioğlu, Damla Yalçın, Caner Şengünalp

“Eskiden ulaşılmaz olan her şey artık elimizdeki telefonlarda”

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?

Kesinlikle değiştirdi. Öncelikle sanatın, koleksiyonerliğin uzamsal ve zamansal kısıtlamalarını kaldırdı. Artık evimizden başka bir şehirdeki galeriyi, müzeyi, sanatçıyı takip etme şansımız var. İlgimizi çeken sanatçılarla, galerilerle birebir temasa geçme olanağımız doğdu. Tüm dünya parmaklarımızın ucunda. Eskiden ulaşılmaz olan her şey artık elimizdeki telefonlarda.

Genellikle alacağım eseri birebir görmeyi tercih ederim. Yine de online mecrada görüp aldığım hayli eserim var. Hepsi de çok beğendiğim, içime sinen işler oldu. Artık şansım mı, gözüm mü, yoksa ikisi birden mi, bilemeyeceğim.

Ertuğrul Ateş, Deniz Toraman , Asanni ( Gülin Algül)

“Bir eser aldığınızda sadece bir obje sahibi olmuyorsunuz. Sanatçının zamanını, emeğini ve ruhunu da evinizde konuk ediyorsunuz.”

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?

İşte bu en önem verdiğim konu. Bir eser aldığınızda sadece bir obje sahibi olmuyorsunuz. Sanatçının zamanını, emeğini ve ruhunu da evinizde konuk ediyorsunuz. O sanatçının bir parçası sizinle yaşamaya başlıyor. Bu durumda en azından nezaketen sanatçı ile temasa geçmek şart diye düşünüyorum. Bende eseri bulunan çoğu sanatçı ile birebir görüştük, tanıştık. Geri kalanları ile de pandemi sonrası kahveleşmek  üzere sözleştik. Her birini hem sanatçı hem de insan olarak tanımaktan büyük mutluluk duydum. Umarım karşılıklıdır.

Kat’ı : Melike Kılıç. Televizyonun sağında Saliha Yılmaz ve Başak Kademoğlu

Koleksiyonerliğe başladığınızdan beri zevkleriniz nasıl değişti? Sanat bilginiz nasıl gelişti ve güçlendi? Ayrıca o dönemden şimdiye sanat dünyasında nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?

Zevkler gördükçe, keşfettikçe gelişiyor, genişliyor. Farkındalık arttıkça öğrenme isteğiniz de artıyor. Daha çok araştırıp daha çok okuyorsunuz. Sanat tarihçisi veya sanat felsefesi uzmanı değilim o yüzden sanat alanındaki değişimler hakkında yorum yapmaya kendimi yetkin bulmuyorum.

Makbule Ayaz

Son aldığınız eser bilgisini bizimle paylaşabilir misiniz? Bu eserde sizi yakalayan şey neydi?

En son kızım biriktirdiği parasıyla Mustafa Karyağdı’nın bir eserini aldı. Koleksiyonunun ilk parçası. Zamanı geldi, ayrı eve çıkmayı düşünüyor. Giderken de yeni evinde aile evimizden tanıdık bir sima götürmek istedi. En sevdiği tablolardan biri Mustafa Karyağdı’ya ait olunca da ilk misafiri o oldu.

Mustafa Karyağdı, Sezgin Malkoç

Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak sanatçılar önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?

Elçin Acun, Burçak Bingöl, Ahmet Rüstem Ekici, Güler Güçlü, Candaş Şişman, Gönül Nuhoğlu, Can İncekara, Pınar Yoldaş, Şenay  Ulusoy, Evren Sungur.

Haluk Özden

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Bu aralar radarımda Buket Savcı, Win-ju, Gaye Ateş, Setenay Alpsoy , Artsrun Apresyan, Kadriye İnal var.

Mehmet İçöz

“Kalbinizin götürdüğü yere gidin”

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Öncelikle sanata aşina olsunlar. Bilmediğiniz bir şeyin yoksunluğunu hissetmezsiniz. Ama gördükçe alışırsınız, bir süre sonra da eksikliğini duyarsınız. Koleksiyonerlik tam da bu noktada başlar. Artık erişilebilir sanat var, bütçenizi zorlamadan edinebileceğiniz, ruhunuza, evinize kat be kat değer kazandıracak eserlere erişim olanağınız var. Sanat eserlerinin yatırım aracı olduğu da doğrudur. Ama benim tavsiyem: “Kalbinizin götürdüğü yere gidin”. Ben öyle yaptım. Pişman değilim.

Ayşen Karakaya, Nihan Bostancıoğlu, Mandalina Rossa

Ayrıca yakın zamanlı başka projeleriniz varsa sizden dinlemek isteriz.

Orta vadeli birkaç planım var. Uzun zamandır beni heyecanlandıran ve düşündüren iki konu var. İlki sokak sanatı (street art). Kafamızın içinde binbir konuyla dalgın dalgın yürürken veya bir yerlere koştururken aniden karşımıza çıkan sanat eserlerinin verdiği şaşkınlık ve mutluluk paha biçilmez. Bir ruh hâlinden başka bir ruh hâline geçiveriyoruz. Gerek İstanbul’da gerekse yurt dışında elimde harita, grafiti avına çok çıkmışlığım var. İkincisi de eserleri alıp dört duvar arasına koymanın ne kadar doğru olduğu. Eseri sadece kendimize ait yapmak bencillik olmaz mı? Güzelliği ve sanatı paylaşsak, farkındalık yaratsak, görünür kılsak daha iyi olmaz mı? Bu iki konuyu birleştirince ortaya tek bir çözüm çıkıyor: Evin dışına duvar resmi ve heykel koymak. Orta vadeli planım bu. Zaten evde de başka duvar kalmadı.

Azime Sarıtoprak , Elif Naci
Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.