Eser alırken estetik kaygılardan ziyade kavramsal kaygılarının daha belirgin olduğunu dile getiren Eren Kaynak, daha çok figüratif ve toplumsal gerçekçiliği ele alan işlere yöneldiğini söylüyor. Bir sanat eserinin ‘biricik’ olması gerektiğini düşünüyor ve herkesin bildiği, aldığı ya da almaya çalıştığı popüler işlerden uzak bir yerde durmaya çalıştığını ifade ediyor. Eren Kaynak ile Anadolu Hisarı’nda yer alan Pembe Yalı Restaurant’ta sergilediği eserleri eşliğinde koleksiyona dair bir sohbet gerçekleştirdik.
Röportaj: İdil Bilge / Mayıs 2025

Sanatla nasıl tanıştınız? Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir?
Doğrusu ailemle beraber yaşadığım dönemde ne kendi evimizde ne de herhangi bir akrabamızın evinde kayda değer bir sanat eseri görmedim, gördüysem de farkındalığım o dönemde olmadığı için belki de gözden kaçırdım. Sanatla olan ilk tanışmam Amerika’da okurken Metropolitan Museum of Art ziyaretimle başladı.

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?
2022 yılında eşimin evimize tablo alma isteği ve oğlumun resme ilgili olduğunu fark ettiğim zaman başladı. Sonrasında aldığımız eserin önünde oturmaktan, onu izlemekten çok keyif aldığımı fark ettim ve bu şekilde bu yolculuğa başlamış oldum. Üniversite yıllarımdan itibaren her zaman kitap okuyan, araştıran biriydim fakat sanata dair açıkçası o kadar da ilgim ve bilgim yoktu, kendimde bunun eksikliğini hissettiğimde okumaya başladım, öğrendikçe, okudukça, izledikçe, müzeleri gezdikçe ilgim arttı ve şu an hayatımın çok önemli bir bölümünü oluşturuyor.

İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?
İlk aldığım eser az evvelde belirttiğim gibi eşim Müge Kaynak’ın isteği olan Ahmet Oran’a ait bir eserdi. Aslında başlangıç niteliğinde oldu benim için, asılı olduğu odada oturmaktan, izlemekten çok keyif almıştım.
Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir?
Koleksiyonerlik farklı bir olgu, kaynaklarda da belirtildiği üzere bir yaratılış özelliği. Bazı insanlar için belli bir eşiği geçtikten sonra olmazsa olmaz bir davranış, adeta bir karakter motifi. Benim içinse şöyle başladı; ilkokuldayken kırtasiyedeki bütün kalemleri, silgileri alırdım mesela nedensizce, hayatımın belli dönemlerinde belli şeylerin koleksiyonları yaptım, yapmaya da devam ediyorum. İfade edebileceğim en kolay haliyle, bir eserin alım sürecinde, çerçevesini yaptırmaktan tutun da eve asılırken duyduğum heyecan o sevdiği kalem ve silgileri biriktiren çocuğun mutluluğundan farklı değil. Bu işin eğlenceli bir diğer kısmı ise dünyayı sanatla anlamak.

Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?
Benim estetik kaygılardan ziyade kavramsal kaygılarım daha belirgin. Eserini alacağım kişinin özgeçmişine mutlaka bakıyorum, hangi okuldan mezun, nerelerde sergi yaptı, uluslararası deneyimi var mı, herhangi bir müzede eseri var mı, hangi kurum tarafından temsil ediliyor gibi soruların cevapları da önemli benim için. Buna karşın bağımsız sanatçıları da gözden kaçırmamaya dikkat ediyorum.

Koleksiyonunuzda yaklaşık kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var?
Koleksiyonumda 87 tane eser var Güneş Terkol, Dennis Scholl, Elif Özen, Burcu Gökçek, Onur Kaymak, Serdar Şencan, Deniz Aktaş, Adam Lupton, Burak Ata, Ilgaz Gürün, David Martirosyan, Hamid Yaraghchi, Özge Akdeniz, İbrahim Özsözgün, Zeynep Abacı, Toygun Özdemir, Ece Haskan, Defne Hadiş, Eda Duru Çetin, Mustafa Pancar, Ali İbrahim Öcal, Mevlüt Akyıldız, Kübra Su Yıldırım, Şant, Kemal Özen, İdil İlkin, Kerim Tıp, Sinan Orakçı, Rei, Matt Hansel, Mustafa Horasan, Resul Aytemür, Meltem Sarıkaya, Şevket Sönmez, Emin Turan, Mustafa Boğa, Yalçın Bulut, Tayfun Gülnar, Baver Doğanay, Tifak Arslan, Rojbin Ekinci, Seda Oturmak, Sidar Baki, Selman Sincar, Beşir Bayar, Semra Çelik, Mesut İkinci, Gülsün Karamustafa, Komet, Kemal Önsoy, Neşet Günal, Özdemir Altan, Ekrem Yalçındağ, Ahmet Oran, Yalçın Gökçebağ, Kadir Ablak, ismini unuttuğum varsa kusuruma bakmasın lütfen.

Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?
Mustafa Boğa’nın koleksiyonumda olan eserini gördüğüm an çok şaşırmıştım çünkü oğlumun portresini sipariş etsem ancak o kadar çizebilirdi, gördüğüm an alacağımı biliyordum.

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?
İlk zamanlar daha çok figüratif ve toplumsal gerçekçiliği ele alan işlere yöneliyordum, şu anda da yönümü çok değiştirdiğimi söyleyemem ancak dağarcığım genişledikçe sanırım koleksiyonum da eklektik bir bütünlük kazanmaya başladı.
Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?
Evimde, iş yerimde, ofisimde sürekli eserleri değiştiriyorum. Herhangi bir tarih aralığı vermek zor açıkçası, astığım günden beri salondan indirmediğim eser de var, 2-3 ay da bir değiştirdiklerim de var, rotasyon yapmak hoşuma gidiyor.

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?
Yardım almaya karşı değilim. Zaman zaman görüşünü aldığım sektörden dostlarım var ama gideceğim yeri bilmemek ve kaybolarak öğrenmek önceliğim.
Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?
Sergiler, fuarlar, sosyal medya fikir veriyor tabi. Karar aşamasında da daha önceden de belirttiğim gibi sanatçının neler yaptığı, nasıl bir yoldan geçtiği önemli. Eser seçimine geldiğimde, evet bu bilişsel bir süreç ancak bilişsel bir süreç olduğu kadar dürtüsel de bir süreç, dürtülerime kulak vermeyi ihmal etmiyorum.

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?
Son zamanlarda yurt dışında çok galeri takip ediyorum, iletişime geçiyor, ziyaret ediyorum. Yurt içinde sadece CI, Art Weeks, BASE’i takip ediyorum, galeri olarak özellikle şu galerinin tüm sanatçılarını beğeniyor ve takip ediyorum diyemem,koleksiyonuma katmak istediğim iş daha çok yönlendirici oluyor, deyim yerinde ise bir galeri fanatizmim yok.

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?
Dijitalleşme bence çok kolaylaştırdı. Online görüp aldığım eserler çok oldu, mümkün oldukça çıplak gözle görmeye çalışıyorum ancak görmeden aldıklarımla ilgili de bir pişmanlık yaşamadım.
Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?
İlk zamanlarda çok önemsiyordum bunu, şu an aynı şeyi söyleyemem çünkü güçlü bir sanat eseri onu yapandan bağımsız da kendini anlatan bilen bir şey aslında.

Okuyuculara yakın takibe alınacak 10 sanatçı önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?
Beğeni çok subjektif bir kavram, fakat soruya cevap vermemiş olmayayım, yakından takip ettiğim sanatçıları beşi ülkemizden geri kalanı uluslararası olarak ayırayım. Deniz Aktaş, Gizem Akkoyunoğlu, Özge Akdeniz, Onur Kılıç, Uğur Güler, James Mortimer, Dennis Scholl, Matt Hansel, Adam Lupton, Kylee Dunn.

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?
Onur Kılıç, Uğur Güler, Gizem Akkoyunoğlu son dönemde işlerini en beğendiğim sanatçılardan. Koleksiyonumda bu röportajı verirken 3’üde yok ama yayınlanana kadar olur belki. Yabancı sanatçıları son dönemde daha çok takip etmeye başladım.
Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?
Daha önce hiç sanat eseri almamış birine şunu söylemek isterim; ‘sanat eserinden kazanç elde etmek ya da sanat eserini bir yatırım aygıtı gibi görmekten uzak durmaları’ ilk tavsiyem olurdu. Bu işi bir profesyonelin meslek olarak yapıp, kendine bir gelir oluşturması için yürüyeceği yolun çok uzun ve meşakkatli olduğunu düşünüyorum.
Genç koleksiyonerlere tavsiyem ise, her şeyden önce neyi sevdiklerini keşfetsinler, sergilere, müzelere gitsinler, eleştirileri okusunlar, gözleri zamanla gelişecek, böylelikle beğenileri kendileri için daha anlamlı bir yöne doğru gidecek. Sanatta ‘moda’ olan akımlardan ben uzak durdum, bu tavsiye olur mu bilemiyorum. Sanat tarihini bilmek çok önemli, o zaman işler, resimler daha anlamlı geliyor. Bir eseri okumak entelektüel donanım kazandıkça gelişiyor. Bir de bence en önemlisi bir sanat eseri ‘biricik’ olmalı, herkesin bildiği, aldığı ya da almaya çalıştığı popüler işlerden uzak bir yerde durulmalı.
Şahsen ben bir alım yaparken aldığım eserin hem plastik hem de kavramsal olarak katmanlı olmasına dikkat ediyorum. Sanatçı atölyeleri gezmek, eserlerin üretim süreçlerine tanık olmak ve sanatçıyla sohbet etmek de faydalı oluyor.


Sanat dışında, bugünlerde kendi kişisel ne tür projeleriniz var?
Ülkemizin durumu hepimizin malumu, bu dönemde herhangi bir yeni proje üretmeye, yeni bir şeyler yapmaya şahsen çokta hevesli değilim, var olana sahip çıkabilmenin değerli olduğunu düşünüyorum. Öte yandan ülkemizin halini mercek altına alan sanatçılara destek olmak önceliğim.